MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kandır -ma -ca
Ahmet Göksan
YAZARLAR
31 Ekim 2009 Cumartesi

Kandır -ma -ca

“Türkiye için hayati olduğu kadar şeref ve haysiyet meselesi olan Kıbrıs Davası, Türkiyesiz hiçbir zaman halledilemez ve edilmeyecektir”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Kıbrıs’ta oluşturulmaya çalışılan yeni ortaklık devletinin yapısında, dönüşümlü başkanlık söylemi öne çıkarılıyor. Rum basınında yer alan haberlerde ısrarla “Kıbrıslı Türkler” söylemine vurgu yapılıyor.

Bu olgu öne çıkarılırken “Bizi bir Kıbrıslı Türk mü yönetecek?” sorusuna yanıt arandığına tanık oluyoruz.

Başkan ve yardımcısını Türklerle Rumların birlikte seçmesi yaklaşımı kesinleşmiş gibidir. Daha ileri gidilerek Türk ve Rum siyasi partilerinin olası bir seçimde ortaklık yapmaları konuşuluyor.

Olmayacak dua gibi görünse de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Kıbrıs Türklerini ozmosis dedikleri yöntemle bu şekilde devre dışı bırakmak mı istiyorlar ne…

Rum kesimindeki bu tartışmalar, parlamenter sistem mi yoksa başkanlık sisteminin mi daha doğru olacağı tartışılırken gündeme de taşınıyor. 20 Ekim 2009 günlü Politis gazetesinde Kiriakos Cambazis yazısında parlamenter sistemi savunuyor.

Gerekçesinde ise, “Ülkemizdeki tüm siyasetçiler Türkiye – Yunanistan ve Büyük Britanya gibi parlamenter sisteme sahip ülkelerde öğrenim gördüler” diyor.

Bu yöntemle de siyasi eşitliğin sağlanacağından söz ediliyor olması ise doğru bir yaklaşım değildir. BM kararlarına yansıyan tanımlamalarda siyasi eşitliğin aynı etnik yapıdaki kişiler arasında olanaklı olduğu belirtiliyor. Kaldı ki egemenliğin olamayacağı bir siyasi eşitlik, bu yeni yapılanmada soykırım tehdidi içermektedir.

Gelinen bu noktada Kıbrıslı Türkler olgusu, Rumların çıkarlarına hizmet etmek için ortalık yere atılmış mıdır ne…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına görüşmelere katılanlar, “yürütmenin nasıl seçileceği konusunda anlaşamadıklarını” vurgulamaktan geri durmadılar. Endişelerin ve kuşkuların masaya taşındığı noktada, uzlaşmayı dağların arkasında mı bulacağız…

Şimdi sormak durumundayız. Görüşme masasında oturmanın kim veya kimlere yararı olacaktır? Yoksa Türkiye’nin AB üyeliği sürecine katkı vermek için oturuluyorsa zamanın boşa harcandığı gerçeğini vurgulamak istiyoruz.

Büyük bir tantana ile genişleyen veya genişletildiği öne sürülen AB, günümüzde kendi güzel canının kaygısına düşmüştür. 2004 yılında üyeliğe alınmış olan eski doğu bloku ülkeleri şimdilerde Uluslararası Para Fonu ile Dünya Bankasının kapısında adeta dilenciliğe itilmişlerdir. Vaat edilen AB refahının bu ülkelere uğramadığı ortalık yere çıkmıştır. AB heveslilerine duyurmak istiyoruz.

AB’nin Türkiye’ye ilişkin son raporunu dengeli ve düzeyli bulan siyasetçilerin de bu gerçekleri bildiklerine inanıyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerin normalleşmesinden söz edilirken, mendil büyüklüğündeki ülkenin Türkiye’nin önüne çıkardığı engellerin de artık onlar tarafından da görülmesi gerekmektedir. Bu engellerin perde gerisinde görünerek, ortak hareket ediyorlar mı ne…

“Bu gün müzakerelerle neyi çözmeye çalışıyoruz. O zaman Türkiye eğer Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirirse biz ne yapıyoruz? O zaman görüşmeye hiç gerek yok. O zaman Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliğini yeniden tesis edelim ki, Türkiye’den istenen budur ve bu iş bitsin. Bu görüşmeleri AB niye destekliyor” diye konuşan siyasetçinin masadan kalkması gerekiyor mu ne…

Geçtiğimiz haftanın sonunda bir dizi programa katılmak ve görüşmelerde bulunmak için adaya en yakın nokta olan Mersin’de idim. Bölgedeki kurumlarla kuruluşlarda ve köylerde yaptığımız konuşmalarda Anadolu’nun sesini bir kez daha dinleme fırsatımız oldu.

Her düzeyden insanlar, konu Kıbrıs’a geldiği anda, “Kıbrıs’tan asla vazgeçmeyiz” diyorlardı. Bu güvence geleceğe olan umutlarımızı diri tutmamızın nedeni olmaktadır.

Bu inançta olan insanların görüş ve düşüncelerinin aksine dağılma sürecindeki AB uğruna Kıbrıs’ın feda edilmeyeceğine de inanmak istiyoruz. Siyasetçilerin halkın isteklerini duymaları gerekiyor mu ne…

Yüce Atatürk’ün Anadolu’nun güzel insanlarının kanlarını dökerek kurdukları Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 86. yılını en içten duygularımız ve inançla kutluyoruz. Bu inançla sonsuza dek yaşatacağımızın da sözünü veriyoruz.

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 GÖKTÜRK
 5 Kasım 2009 Perşembe 17:58
KIBRIS IN CUMHURBAŞKANI TALAT KKTC KURULDUĞU GÜN AĞLAMIŞ KAHRETMİŞ YANİ RUM DOSTLAINDAN AYRILDIĞI İÇİN ÖNCELİKLE BU İHANET MİHRAKLI ARKADAŞLARI UZAKLAŞTIRIP ÇÖZMEK LAZIM, KANDIRMACA BUNLARIN BAŞIMIZDA OLUŞLARI
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi