MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İnandırıcı-lık
Ahmet Göksan
YAZARLAR
24 Ekim 2009 Cumartesi

İnandırıcı-lık

“Biz benliğimizi kurtarmak, hakkımızı almak için ortaya atılıyoruz. Eğer birleşir, tek bir kale haline gelirsek o zaman gelişmemiz, uğraşmamızla isteklerimizi elde edebileceğiz”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Türkiye’nin AB ile yürütmekte olduğu müzakereleri etkileyecek her türlü engelleme çalışmalarını yapmak bazı ülkeler için adeta kural haline getirildi. Almanya ve Yunanistan’da yapılan seçimler öncesinde başlatılan karşı duruşlar ivme kazanarak devam ediyor.

Almanya’da hükümet kurabilmek için başlatılan görüşmelerde tek bir konuda uzlaşının sağlandığı bildiriliyor. Türkiye’nin AB üyeliğini engellemek konusunda izlenecek yöntem konusu tek başlık oluyor. Önerilen, ucu açık bir çözüm. Olmadığı takdirde ayrıcalıklı ortaklık öne çıkarılıyor.  Bu yaklaşım ve bakış karşısında pes sözcüğü çok hafif kalıyor mu ne…   

Seçim alanlarında ayakları tozlanmış olan Bay Yorgo Papandreu, bir toplantıya katılmak üzere İstanbul’a geldi. Bay Yorgo, Dışişleri Bakanı olarak geldiği İstanbul’da Ahmet Davutoğlu ile 25 dakika görüşürken, Fener Rum Patriği Bartelemeos ile bir saati aşan sürede görüştü. Yapılan bu görüşme süreleri bile, Türkiye’ye gösterilen ilgi ve dostluğun göstergesi oluyor mu ne…

Bay Papandreu’nun iki adet şapkasının olduğu ise bir başka gerçektir. Buraya gelirken Başbakan şapkasını ülkesinde bırakarak geldiğinin bilinmesi gerekmektedir. Ülkeler arasında yapılan görüşmelerde olağanüstü bir durum olmadığı takdirde görüşmelerin o ülkenin başkentinde yapıldığını anımsatmak istiyoruz.

Eski bir bakan arkadaşının mezarını ziyaret ederek zeytin dalı bırakmış olmasının abartılmasını da anlamış değiliz. Bu hareketi doğal sınırları içerisinde insani bir yaklaşım olarak değerlendirmek gerekiyor.

Yunan Birliği Partisi’nin de başkanı olan Bay Papandreu’nun, kendisine yardımcı olarak sabıkalı birisini seçmiş olması rastlantı ötesi bir durumdur. 1915 yılında Anadolu’yu işgal etmek üzere gelen Yunan Ordusunun komutanı olan General Teodoros Pangalos, aynı adı taşıyan torununu seçmiştir.

Torun Dangalos, affedersiniz Pangalos, Türkiye’yi bölebilmek için saldıran ayrılıkçı başını koruyup kolladığı için suçüstü yakalanmıştır. Yaptığının bedeli, bakanlıktan alınarak kendisine ödetilmiştir. Türkiye’yi o günlerde yönetenlerin, uluslararası alanda yapmaları gerekenlerin hiçbirini yapmadıkları da unutulmamıştır. Yunanistan açısından dostluk denen nesne, bu tür kişilere aradan geçen kısa zaman aralığında önemli görevler vermek oluyor mu ne…

Yunanlı önde gidenlerin sıklıkla söyledikleri, “Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyoruz. Ama Türkiye’nin AB değerleri bağlamında komşuların uluslararası haklarına uymasını bekliyoruz” söylemleri inandırıcı ve anlaşılır olmaktan çıkmaktadır.

Mendil büyüklüğündeki ülkeyi ziyaret eden Bay Papandreu’nun bu ziyareti sırasında Türkiye – AB ilişkilerini öne çıkardı. Önde gidenlerle birlikte yaptıkları değerlendirmelerde, AB üyeliğinin Türkiye’ye ve Kıbrıs Türklerine karşı nasıl kullanabilecekleri ve ne tür engelleme çalışmaları yapacaklarını masaya yatırdılar.

Rum ve Yunan basınında yer alan, bu zaman diliminde olası bir çözüm öncesinde izlenecek yöntemin de konuşulduğu yer alıyor. 2004 yılındaki Annan’ın belgesinin oylanması sırasında izlenen yöntemin, yeni dönemde de izlenmesi düşüncesinin genel kabul gördüğü duyuruluyor.

Yine bu görüşmelerde “Kıbrıslı bir çözümden” söz edilmektedir. Tek egemenlik ve tek kimlik diye sunulmakta olan bu çözümün olamayacağını onlar da çok iyi bilmektedirler. Böyle bir düşüncenin düş bile olamayacağının unutulmamsı gerekiyor.

İsrail’le Araplardan tek bir ulusu oluşturmak olanaklı olursa, Kıbrıs Türkleri ile Rumlarından da Kıbrıslı bir çözümü çıkarabilmek için daha uzun süre fırıncı çıraklığı yapmaları gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Bu yaklaşım ve bakış saçmalık ötesi bir durum oluyor mu ne…

Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gideni, “Türk tarafının kabahatli olması sonucunda bir çözüm olmaması durumunda ise uluslararası bir kampanya başlatarak, uluslararası toplumun suçluyu belirlemesi ve önlemlerini almasını isteyeceklerini” söylüyor. Büyük devlet adamı İsmet Paşanın söylemi ile “hadi canım sende”…

Aradan geçen uzun zaman diliminde, kendi iç düzenlerini kuramamış olan AB, Birleşik Amerika Devletleri gibi bir yapılanmanın çalışmalarını yürütüyor. Bu nedenle motor ülkelerin kendi adamlarını bu makama seçtirmek için kıyasıya mücadele vermektedirler.

Birleşik Amerika Devletlerini perde gerisinde yönetmekte olduğu savı öne çıkarılan Bay Tony Blair, bu makam için biçilmiş kaftandır. Irak saldırısı öncesinde Tony’nin İngiltere adına yaptıkları ve dünyayı nasıl kandırmayı başardığı belleklerdeki yerini korumaktadır. Balığı fazla yemeyen her kesimden kişiler bunları unutmamışlardır. Bu nedenle Tony’nin hakkının yenmemesi gerekmektedir. Anadolu’da “Bundan iyisi Şam’da kayısı” diyorlar mı ne…

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi