MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kokulu Leylekler
Ahmet Göksan
YAZARLAR
22 Ağustos 2009 Cumartesi

Kokulu Leylekler

“Bu günün yavrusu, yarın bu adanın kaderini elleri arasına alacaktır. Ona emanet edeceğimiz bu vatan, ancak onun sağlam bir irade, sarsılmaz bir iman ve hiçbir tehlikeden yılmayacak azme sahip olması ile mümkün olabilecektir”.                                              

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Anadolu’nun güzel insanlarının imbikten geçirerek yaptıkları pek çok değerlendirme ve söyleminin olduğu biliniyor. Bu sözlerin günümüzde de geçerliliğini korumakta olduğu yadsınamaz. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bu sözleri nerede ise her olayda anımsamak zorunda kalıyoruz.

Leyleğin ömrünün laklakla geçmekte olduğu  söylemi bunlardan sadece bir tanesidir. Yine Anadolu’da pek çok işyerindeki duvarlarda “Az laf çok iş” sözleri yazılıdır. Böylece her sözcük ve anlatımda Anadolu insanının bilgeliğine de tanık oluyoruz.    

Bir yıla yaklaşan süredir adada yürütülen çözüme ilişkin görüşmeler, yukarıdaki tanımlarla bire bir örtüşmektedir. Bir yandan görüşmeler yapılırken, Rum siyasetçilerin sürekli olarak Türkiye’ye saldırdıklarına hep birlikte tanık olmuş bulunuyoruz.

Türk görüşmeci ise “aman masadan kaçan taraf olmayalım” yaklaşımını sergileyerek, sürekli olarak uzlaşı çabasında olduğunun görüntüsünü vermiştir. Bu yaklaşım, uzlaşı adı altında ödün mü veriliyor kuşkusunun oluşmasına yol açmaktadır.

Kıbrıs Rum tarafının Dışişleri eski bakanı Bay Nikos Rolandis, Rum tarafının yaklaşımını ağır bir dille eleştiriyor. Rum görüşmecileri, uzlaşmaz kişiler olarak suçluyor. Ki sorumlu olduğu dönemde uzlaşmacı tavırları sergilediği unutulmamıştır.

Bu konudaki görüşlerini sıklıkla yineleyen Bay Nikos Rolandis, son olarak geçtiğimiz Temmuz ayında Alithia gazetesinde yayımlanan açıklamasında “Kıbrıs’taki BM Barış Gücünün” durumunu ele alıyor.

“Barış güçleri her zaman var olmayacak. Birileri çıkıp da bize gerçeği söylediğinde sinirlenmemeli, söylenenleri şantaj olarak algılamamalıyız. Bu güne kadar sunulan 15 çözüm (60 yılda) planından en azından birini kabul etselerdi, bu gün Kıbrıs’taki durumun çok daha farklı olacağı” görüşünü dile getiriyor. Gerçekleri söylüyor mu ne…

Bay Hristofyas’ın da yine bu sürede ağzı hiç boş durmadı. Onulmaz bir hastalığa yakalandığından olacak, sürekli olarak Türkiye’yi suçladı ve saldırdı. Son günlerde yine müzakere sürecinin sıkı takvimler ve hakemlik içermediğinin altını çiziyor. 2009 yılı sonunda çözüm bekleyenin kendileri olmayıp, sokaktaki başkalarının olduğunun görüntüsünü vermenin ötesine geçiyor. Özellikle Aralık ayında yapılacak olan olası bir referandumdan da rahatsızlık duyduğunu gizlemiyor.

Konuşmasında, “Gerek Türk tarafı gerekse hem AB hem de bazı BM yetkililerinin, Kıbrıs sorununun çözümü için yürütülen doğrudan müzakerelerde Aralık ayına kadar anlaşmaya varılması ve çözümün referanduma sunulmasına değinmelerinin kendilerini rahatsız ettiğini” söylüyor.

Bu söylemleri ile leylek olduğunu kanıtlamak istiyor mu ne…

O zaman neyi veya neleri yapmalıyız sorusunun yanıtını da vermek durumundayız. Sıklıkla yinelediğimiz gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ekonomik olarak güçlendirmek gibi sorumluluğumuzun olduğunu belirtmek istiyoruz.

Ekonomik olarak güçlenecek olan devletimiz, güneydeki Rum Yönetimi ile rekabet etmeye başlayacaktır. Rumlarla Yunanlıların en fazla korktukları hususun bu olduğunun da unutulmaması gerekmektedir.

60 yıldır çözüme ulaşılamadığına göre daha kaç yıl bu masallarla ve laklaklarla zaman yitireceğiz. Karşı tarafın da bu gerçeği kabul ettiği noktada görevin öncelikle siyasetçilere düştüğü gerçeği ile yüzleşiyoruz.

Bu güne değin yaşanmış olan tüm olaylarda kullanılan ayakların bile kokmanın ötesine geçtiğinin de göstergesidir. Güzel ülkemin güzel olan tüm siyasetçileri, gelinen bu noktadan sonra daha ne kadar süre ile beklemeyi düşünüyorsunuz…

Göçmen kuşlardan olan leyleklerin, daha ılıman iklimlerdeki ülkelere gitmek üzere ülkemizden ayrılmakta olduklarını da anımsatmak istiyoruz.

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi