MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Eşitsizlerin Eşitliği
Ahmet Göksan
YAZARLAR
15 Ağustos 2009 Cumartesi

Eşitsizlerin Eşitliği

“Bir cemiyetin haklarını arayacak, tek veya birkaç şahıs değil, yine bütün cemiyet fertleri olmalıdır”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sınırlarının kesinleştiği 2. Barış Harekatı’nın 35. yılına ulaşmış bulunuyoruz. Mücahitler ve Anadolu’nun fidanlarının kanları ile sulanarak çizilmiş olan bu sınırlar, günümüzde tartışılmaktadır.

Bir yıla yakın süredir sürdürülen görüşmelerden de sonucun alınamayacağı gerçeği de ortalık yere çıkmıştır.

Yarım asra yaklaşan süreçte, kesin bir sonuca ulaşılamadığı bir kez daha netlik kazanmıştır. Son bir yıl içindeki görüşmelerden pek az konuda uzlaşma sağlandığı belli olmuştur. 1990’lı yıllarda, Gali fikirler dizisinde önemli oranda da uzlaşmanın sağlandığı biliniyor.

Bir yenilik olarak, üzerinde uzlaşıya varılanlarla varılamayan konular, alt alta yazılarak gelinen nokta kayda alınmaktadır. Uzlaşılan konuların eften püften konular olduğu da belli olmuştur. Ki bu konuların kısa bir süre sonra yapılacak olan yasal düzenlemelerle geri alınabilecek konular olduğunu söylemek durumundayız.

Toprak ve egemenlik konusunda ise hiçbir uzlaşının olmadığı hatta yakınlaşmanın bile sağlanamadığı kesinlik kazanmıştır. Bu aşamada neyin veya hangi konuların Aralık veya Ocak ayında referanduma sunulacağı da belirsizdir. Eğer yapılacaksa, baskın bir referandum olacağı kabul edilmelidir. Referandum öncesinde açıklık kadar dürüst davranılması da birincil konu olmaktadır.

Geleceğimizi yaşamsal önemde gördüğümüz noktada, bir oldubitti ile karşılaşmak istemediğimizi yinelemek durumundayız. Çünkü yapılacak olan referandumda, üzerinde anlaşılmayan konuların sözcük oyunları olarak sunulması tehlikesinin olduğunu vurgulamak istiyoruz. Annan’ın belgesi oylanırken Kıbrıs Türklerine kurulan tuzakların da unutulmaması gerekiyor.

Siyaseti yönlendirenlere bu konuda önemli görevler düşmektedir. Kısır çekişmelerle çekirdeksiz incir yetiştirmenin yöntemlerinin aranmaması gereken bir konumda olduğumuzun artık lütfen kabul edilmesi gerekiyor. Hiçbir siyasetçinin böylesi bir lüksünün olmadığını anımsatmak istiyoruz.

Konuya Türkiye’nin başkenti Ankara’dan baktığımızda gördüklerimiz bunlardır. Türkiye’de ise öncelikli sorun ve sıkıntılar öne çıkarılırken Kıbrıs konusunun sıralamada ilk dörde bile giremediğini üzülerek de olsa görüyor ve yaşıyoruz. Güneydoğu sorunu, Ermeni konusu, Ergenekon davası ve ekonomik sıkıntıların öncelikli olduğu açıklanıyor.

Var olma mücadelelerini Anadolu’ya göre şekillendirmiş olan Kıbrıs Türklerinin, sonunda devletlerini kurmayı başardıkları biliniyor. Gelinen bu noktadan geri bir adımın atılmayacağına veya attırılmayacağına inanmak istiyoruz.

Nedenine gelince…

Görüşmeleri ısrarla sürdürmekte olanların yaptıkları açıklamalar, kuşkuların artmasına da neden olmaktadır. Taraflardan biri, 2. turda en zor konunun “mülkiyet” olacağını söylüyor. Karşı taraf ise “yönetim ve güç paylaşımı” konusunda anlayış beklediğini söyleme gereğini duyuyor. Bu açıklamalara göre, tek egemenlik ve tek kimlik konusunda anlaştıklarını söylemeleri bir oyun mu idi ne…

Bu güne dek sürdürülmüş olan eşitsizler arasındaki görüşmelerde gelinen nokta artık belli olmuştur. Eşitsizlerin görüşmelerine devam etmeleri durumunda bir çözümün olamayacağını söylemek öngörü olmasa gerek. Çözümsüzlük bir anıt gibi karşımızda durmaktadır.

Oluşturucu devletin, eşit devlet olarak sunulması söylemleri büyük tehlikeleri içermektedir.

Kıbrıs Türkleri, 1960 yılında kabul edilen egemenliğin ve garantilerin olmayacağı bir çözümden yana olmadıklarını olası bir baskın referandumda kanıtlayacaklardır. Çünkü bu haklarını kan ve gözyaşı akıtarak sağlamış olmanın bilincindedirler. Bu duruşları da onların adadaki varlık nedeni olacaktır.

Aksi halde 1878 yılından beri sürdürdükleri mücadelelerini yok saymış olacaklardır. Siyasetçilerin de varlık nedenlerinin bilincinde olarak hareket edeceklerine ayrıca inanmak istiyoruz. Farklı seçenekleri var mıdır ne…

Kitapları yakarak karanlığa çağrı çıkardıklarını zannedenlerin, Işık Kitapevi’ne yaptıkları saldırıyı, insan tanımına giren herkesin kınaması gerekiyor. Uygun yerlerine de kına yaksınlar…

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi