MENÜ
Erzurum 17°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çabala – ma Kaptan
Ahmet Göksan
YAZARLAR
5 Şubat 2010 Cuma

Çabala – ma Kaptan

“Türk, hakkını elde etmek ve hürriyetine kavuşmak için engel tanımaz”

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki-Moon uzun bir aradan sonra Kıbrıs’a geldi. Geliş amacını “tarafları cesaretlendirmek” olarak açıklamıştı. Yaptığı görüşmeler sonrasında düş kırıklığını yaşadığını söylemek olasıdır. Uluslararası toplum olarak kabul gören BM’in Genel Sekreteri, “kalıcı çözümün, her iki toplumun da yararına olacağını” söylemekle yetindi.

            Düzenlenen ortak basın toplantısında, önemli bir ilerlemeden söz eden siyasetçinin açıklamalarını, içeriği boş bir açıklama olarak almak olasıdır. Önemli ilerlemenin hangi konularda olduğunun net olarak ortalık yere konması gerekiyordu. Yetki ve güç paylaşımı konusunda ilerlemenin sağlandığının açıklanmış olması ise inandırıcı değildir.

Yaşamsal önemdeki toprak konusu başta olmak üzere diğer konularda da net açıklama yapılmalı idi. Yapılan açıklama sonrasında da çözüm beklentisinde olanlar, büyük beklenti içine girmişlerdi. Böyle bir beklentiye girmiş olanlar, dağın fareyi bile doğuramadığı gördüler. Gelinen bu noktada, çözümün duvara toslandığını gösteriyor mu ne…

Ortalık yere çıkan gerçek ise, soruna çözüm bulmanın zor ve zamanı gerektiren bir uğraşıyı zorunlu kıldığı gerçeğidir. Yoğunlaştırılmış görüşmeler adı altında bile sorunun çözülemediğini gördüğüne inandığımız Ban ki-Moon, çözümün iki toplumun yararına olacağını söylemekle yetindi.

Kıbrıs sorunu elbette çözülmelidir. Ancak çözüm denen nesnenin her iki tarafında konuya ilişkin olarak iradeyi ortalık yere koyması ile olanaklı olduğu bir kez daha görülmüştür. Karşı tarafın gelinen bu noktada bile Talat’la yapılan görüşmenin yerine karşı saldırıya geçmiş olması çözümden yana olmadığının da bir göstergesidir.

Bununla da  yetinmeyen mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni “Kıbrıs’ın bütünleşmesini engelleyen Türkiye’dir” açıklaması, çözümden yana bile olmadığının kanıtı olmaktadır. “Bu yıl içerisinde bu işi çözmenin gayreti içerisinde” olduklarını söyleyen bazı siyasetçilerin, hangi dürtülerle böyle bir açıklamada bulunduğu anlaşılır bir husus olmanın da ötesindendir.

Adada çözüm öneremeyen uluslararası toplumu bu konuda acizlik içinde olmakla suçlamak istemiyoruz. Buna karşın çözümün adresi olarak AB’ni işaret ediyor bir havanın içine girmiş olması ise düşündürücüdür. BM’in geçmiş yıllarda ortalık yere koyduğu çözüm önerileri, AB’nin önereceği çözüm önerilerinden birkaç gömlek üstündedir. Bu önerilerde kısmen de olsa kabul edilebilir yönlerini bulmak olasıdır.

AB’nin doğrudan taraf olduğu bir  sorunu çözmesini beklemek, Kıbrıs Türklerini toplu ölüme ve yok olmaya itmekle koşuttur. Kıbrıs’ta Türk varlığını yok sayan çözüm yaklaşımlarını da kabullenmek olanaksızdır. Görüşme sürecinin uzamasını çözümün aleyhinde olduğunu veya olacağını söylemek inandırıcılıktan uzak olmakla koşut oluyor mu ne…

Kurulduğu 1948 yılından günümüze dek Kıbrıs Türklerinin adada kalıcı olması için çalışmalar yaparak duruş gösteren Kıbrıs Türk Kültür Derneği, 48. Olağan Genel Kurulu Ankara’da yapıldı. Geçtiğimiz Pazar günü yapılan toplantı sonrasında, Kıbrıs’taki görüşmelere ilişkin olarak bir bildirinin yayınlanması kabul edildi. Bildiriden bir bölümü sizlerle de paylaşmak istiyoruz.

“…1959-1960 Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla Türkiye’nin garantörlük haklarının mutlak surette korunması, bu garantörlük haklarının hiçbir şart altında pazarlık konusu yapılmaması, Kıbrıs Türklerinin 1950’li yıllardan itibaren yaşadıkları acı dolu dönemin tekrar yaşanmaması, güvenliğinin sağlanması mutlak hakları ekseninde “Türk Halkı” ve “Rum Halkı” olmak üzere iki halklı bir yapının korunması gerekmektedir. Ve bu pazarlık konusu yapılmamalıdır.

Büyük devlet olan anavatan Türkiye’nin garantörlüğü altında huzurlu, mutlu ve özgür yaşayan Kıbrıs Türkleri halktan topluma, toplumdan azınlığa ve azınlıktan da asimile edilerek yok edilmesine, Türk kimliğinin ortadan kaldırılmasına maddi kazançlar ileri sürülerek Kıbrıs Türklerinin kimsizleştirilmesi ve kimliksizleştirilmesine asla müsaade edilmeli; adil, kalıcı bir çözüm yolunda TBMM tarafından Kıbrıs Türkleriyle ilgili olarak alınan tüm kararlar göz önünde bulundurulmalıdır”.

Çözüm isteyenlere ve beklentiye girenlere saygılarımızla duyuruyoruz…

Bu ilkeler dışında Brüksel’de lahana tarlalarında da gezinenlerin önerileri doğrultusunda bulunacak olan çözümün kabulü, teslimiyeti çağrıştırıyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi