MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Yılın Sonu
Ahmet Göksan
YAZARLAR
31 Aralık 2009 Perşembe

Yılın Sonu

 

            “1931’de atıldığım bu mücadelede halkımın benden beklediği görevleri en dürüst bir biçimde yerine getirmenin huzuru içindeyim”

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Tarihteki yerini alması için 2009 yılını geride bırakmış bulunuyoruz. Kısaca bu yılı değerlendirdiğimiz zaman, iyi bir yıl olduğunu söylememiz olanaklı değildir. Koca bir yılı, düş kırıklıklarının yanı sıra umutsuzluğun kol gezdiği bir yıl olarak değerlendirmek olasıdır. Ulusal ve dini bayramlarımızın dışında yaşadığımız kısa dönemli mutlulukları bu değerlendirmemizin dışında tutuyoruz.

Yeni bir yıla da çözülemeyen bölgesel sorunların yanı sıra çatışmaların devam ettiği bir ortamda giriyoruz. İçeride işsizliğin kol gezdiği, ailelerin bu olgu ile adeta akraba oldukları gerçeği ile yüzleşmiş bulunuyoruz. Bu nedenlerden ötürü bölgemizde ağız tadı ile yeni yıla giremeyenlerin sayısının bir hayli yüksek olduğu biliniyor.

Çözdük çözüyoruz diyerek Kıbrıs konusunda da arpanın boyu kadar bile yolun alınmadığı görülmüştür. Çözüm için 2009 yılının sonunu ısrarla işaret edenlerin bile umutsuzlukları görülmeye değer doğrusu. Kahve sohbetleri ile sorunu çözmeye çalışanların geçmişte yaşattıkları hüsran unutulmamıştır. Benzer bir yöntemin yeniden denenmek isteniyor olması, aldatmaca oluyor mu ne…

Kıbrıs Türklerinin çözüm konusunda kafalarının karışık olduğunu söylemek olasıdır. Yaşanmakta olan belirsizlik kafa karışıklığının birincil nedenidir. AB’nden estirilmek istenen hava, kafa karışıklığının tuzu biberi olmaktadır. Önümüzdeki Nisan ayında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu kafa karışıklığının ortalık yerden kaldırılması gerekmektedir.

Görüşmelerin Ocak ayından itibaren yoğunlaştırılarak sürdürüleceği duyuruluyor. 2009 yılında olamadı bari 2010 yılında çözüm olsun yaklaşımı ile çözüme ulaşmak baştan yanlıştır. Yanlışla başlanan görüşmelerin yanlışlarla sona ereceği başlamadan görülmesi gerekiyor mu ne…

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Bay Downer’in, 15 aydan bu yana yapılan görüşme sürecinde “istikrarlı bir gelişmenin” sağlandığını duyururken, tek ayak üzerinde duruyor mu idi ne…

            Bay Hristofyas’ın ortakları olan DİKO ve EDEK’in bile görüşmelerin yoğunlaştırılmasına karşı oldukları biliniyor. Konuya ilişkin olarak Rum basınında t-onlarca haber ve değerlendirmeler yapılıyor. Bay Downer’in bu haberleri biliyor olmasına karşın istikrarlı bir gelişmeden söz etmesini biriken gazın alınması olarak almak gerekiyor mu ne…

DİKO ve EDEK’in önde gidenlerinin “Federasyon konusunu Ulusal Konsey’de görüşmediklerini, halka da böyle bir bilgilendirmenin yapılamayacağını veya yapılmaması gerektiğini, çünkü böyle bir şeyin kaosa neden olacağını savunuyorlar”. 17 Aralık 2009 günlü Politis gazetesinin “Görüş” köşesinde yayınlanan bu değerlendirmeyi doğru okumak gerekiyor. Tüm baskı, istek ve niyete karşın Kıbrıs Rumlarının çözümden yana olmadıkları kendiliğinden bir kez daha ortalık yere çıkmış oluyor mu ne…

Yunanistan’ın iflas bayrağını çekmiş olması sonrasında sıranın İspanya, Portekiz, İtalya ve Baltık ülkelerinin de aynı sonla karşılaşacağı olgusu güncelliğini koruyor. AB bölgesindeki bu ülkelerin ekonomideki payının %25’lerde olduğu, bu nedenle de fazla önemsenmemesi gerektiğinin havası basılıyor. Bu nedenle AB’nin geleceği konusunda korkuya gerek olmadığının türküsü çığırılıyor…

AB’nin böyyük patronu olan Almanya’da da işlerin düzgün gitmediği görülüyor. 2010 yılında sistemin yeniden alt üst olacağı olasılığı konuşuluyor. İşsizliğin artacağı ve tüm sektörlerde sıkıntı yaşayacak olan Almanya’nın kendi sorunlarını aşabilmek için boğuşması son derece doğaldır. Merhemi olan kel gibi başına sürecek merhem arayacak mı ne…

AB projesinin bitmekte olduğunu sıklıkla yineliyoruz. Avrupa Parlamentosu Liberal Grup Başkanı Guy Verhofstadt, AB’nin etkinlik yitirdiğini, önemli müzakerelerin yapıldığı masalardan dışlandığını, bu gidişle de ekonomik ve siyasi çöküşün hızlanacağını belirterek, AB projesinden vazgeçmenin belki de “gerçekçi bir seçenek olacağını” söylüyordu.

AB’nin saygın isimlerinden olduğu bilinen Bay Verhofstadt’ın Belçika’nın başbakan eskisi olduğunu da anımsatmak istiyoruz. Kendi ülkesinin bölündüğü bir ortamda AB’nin “siyasi bir federasyon” haline getirilmesini tüm olumsuzluklara karşın istiyor. Aksi halde AB’nin sesinin artık duyulmayacağını söylüyordu. Onlar AB’nden vazgeçmenin hazırlıklarını yaparlarken, bizlerde müzakere başlıklarını açıp kapatırken AB’nin ruhu bile kalmayacak mı ne…

Yılın bu son yazısında dünyanızı karartmak ve gelecek konusunda sizlere umutsuzluk aşılamayı doğru bulmuyoruz. Çevremizde yaşananlar bizleri istemesek de böyle düşündürüyor. Buna karşın Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceklerinin aydınlık olacağını vurgulamak istiyoruz. Birbirimizle didişmeden, çekişmeden bunu sağlamamız olanaklıdır.

Sağlıkla geçecek nice güzel yıllarda buluşmayı diliyor ve istiyoruz…

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi