MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bozuk Niyetliler
Ahmet Göksan
YAZARLAR
4 Aralık 2009 Cuma

Bozuk Niyetliler

“Siz ne kadar uğraşsanız da bu milletin ruhunu öldüremeyeceksiniz. Bir gün gelecek bu millet kendi maarif idaresine sahip olacak ve siz pişmanlık duygusu ile uzaklarda duracaksınız. Efendiler, sizlerden ne lütuf ne de fedakarlık dilenmiyoruz. Gün kadar açık ve aşikar olan hakkımızı talep ediyor, yüzümüze kapanan okulların kapılarını tekrar açılmasını istiyoruz. Biz de Anadolu çocuğuyuz, bizim de ebedi şefimiz Atatürk’tür”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Türkiye’nin izlediği çok yönlü gibi görünen dış politikadaki değişiklikler, bazı çevrelerde eksen değişikliği olarak değerlendiriliyor. Komşu ülkelerle sıfır sorun diye yola çıkılarak bazı açılımların yapıldığı biliniyor. Yapılan bu açılımların uzaklardan gelen önerilerle gerçekleştirildiği ne yazık ki genel bir kanıdır.

Bu uygulamaları, Yüce Atatürk’ün uyguladığı “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi ile örtüştüğünü öne sürenlere de rastlıyoruz. Ki uygulamalar bunun aksini kanıtlamaktadır. Uluslararası ilişkilerde karşılıklılık ilkesi birincil önceliğe sahiptir.

Bu esas dikkate alınarak, sorunların sıfır noktasına getirilmesi gerekmektedir. Aksi uygulamaların bir süre sonra hiçbir değerinin olmadığı kendiliğinden ortalık yere çıkacaktır.

Suriye ve Ermenistan’la yapılan yeni düzenlemelerde bu ilkenin dikkate alındığı konusunda bazı kuşkular oluşmuştur. Her iki ülkenin de Anadolu coğrafyasından toprak isteklerinden vazgeçtiklerine ilişkin olarak yapılan bir açıklamayı duyan veya bilen varsa bizlere de duyurabilir.

Yunanistan’la var olan sorunlar, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmak istendiği 1950’li yıllardan sonra ivme kazanmıştır. Aradan geçen zaman diliminde Yunanistan’ın bu isteğinden vazgeçtiğine ilişkin bir açıklamayı bulmak olanaksızdır. Son olarak 20 Ekim 2009 gününde hükümette iki adet şapkası olan Bay Yorgo Papandreu’nun Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi’ndeki konuşması ile bir kez daha kanıtlanmıştır.

Bay Papandreu, bu yaklaşımlarını “kararlılıkla sürdürülen dış politikanın hedefi” olarak duyuruyordu.

Bu aşamada Yunanistan’a gönderilmiş olan mektubu, iyi niyet jesti olarak görmek anlamsızdır. Çünkü karşı taraf duruşundan geri adım atmadığı gibi, her hangi bir yumuşama işaretini de ne yazık ki göremiyoruz. Bu mektubun çözüm çabalarına ivme kazandırmasını beklemek,  düş ötesi bir durum olarak almak gerekiyor mu ne…

2004 yılında, Kıbrıs Türklerinin kendi bindikleri dalı kesmesi ile bire bir örtüşen, Annan’ın belgesine evet demeleri bile Rumlarla Yunanistan’ın izledikleri politikalarında hiçbir değişiklik yaratmamıştır. Köy göründüğüne göre öncü aramaya yol gösterici bulmaya gerek yoktur. İyi niyet, iyi niyetten anlayanlara gösterilmesi gerekiyor mu ne…

Kıbrıs Türklerine evet demelerinin karşılığının verilmediği siyasetçilerce de sıklıkla yinelenmektedir. Haklı oldukları halde mağduriyeti ve sıkıntıları yaşamaya devam ediyorlar. Bu mağduriyetin bedeli, mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideninin çözüm adına dayattığı “tek ve bir egemenlik” değildir.

Olmamalıdır da…

Aralık ayına girdiğimiz bu günlerde 55 kere bir araya gelenlerin, dişe dokunacak bir çözüme ulaştıkları ortalık yerlerde yoktur.

Türk tarafı adına görüşmelere katılanların toprak ve mülkiyet konusunda bazı hususlarda anlaştıklarını açıklamaları, Rumlar tarafından anında reddedildi. Rum basınında konuya ilişkin t-onlarca haber olduğunu söylemek istiyoruz.

Bay Hıristofyas’ın son olarak katıldığı Kıbrıs Rum Ulusal Konseyi toplantısında bilinen hedeflerini ortalık yere koydu. AB üyesi ülkelere gönderdiği mektupta, Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, üyelik sürecini engelleyeceklerini söylüyordu. Kıbrıs Rum tarafının AB’den Türkiye’nin üyelik süreci ile Kıbrıs sorununu ilişkili hale getirecek bir yol haritası hazırlanmasını isteyeceklerini de açıklıyordu. 

Kanıt olarak yeniden Rum basınını gösterebiliriz.

Uzlaşılamayan diğer bir konunun garantiler ve güvenlik konusu olduğu biliniyor. Yaşanan acı deneyimlerden sonra Kıbrıs Türkleri, Türkiye’nin 1960 yılında elde ettiği garantilerin devam etmesinde haklı olarak ısrar ediyorlar. Rumlar ise AB’nde böyle bir uygulamanın olmadığından söz ediyorlar. Bu noktada İngiltere, ikircikli davranmayı sürdürüyor.

İngiltere’nin Avrupa Bakanı Chris Bryant bu konudaki soruya, “şu anda gündemdeki ilk konu Kıbrıs sorunu değil, Türkiye’nin Aralık ayında gerçekleşecek olan AB üyelik süreci değerlendirmesi arifesinde, Türkiye – Avrupa ilişkileridir” diyordu.

Bay bakan, adada bulunan iki adet üssümüzden size ne demek istiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi