MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Algılama Zorluğu
Ahmet Göksan
YAZARLAR
30 Kasım 2009 Pazartesi

Algılama Zorluğu

“Temiz ve cesur Türk köylüsü, her köyde bir çiftçi birliği vücuda getiriniz ki toprağınızı, suyunuzu ve ağacınızı himaye edebilesiniz”

                                                                                                                 Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Konuşmaya yeni başlayan çocuklar, çevrelerinde yaşanan olayları farklı olarak algılamaya başlıyorlar. Yine bu dönemde, öncelikle yakın çevrelerinde olan aile büyüklerine öykünmelerinin de başladığı kabul ediliyor. İlkokula başlandıktan sonra olayları ve çevreyi algılamanın farklılaşmakta olduğu bilim insanlarınca genel kabul görüyor.

Ülkelerdeki sorunları ve sıkıntıları çözebilmek için daha serinkanlı değerlendirildiğinde çözüme ulaşabilmek kısa sürede olanaklı olacaktır. 1950’li yılların sonlarına doğru İ – Kinci Paylaşım savaşı sırasında yaşanan acıları biraz olsun dindirmek adına Avrupa’da bir araya gelen bazı ülkeler günümüzde AB diye ortalık yerdedir.

Bu kuruluş, aradan geçen zaman diliminden günümüze dek sürekli olarak bukalemunun renk değiştirdiği gibi adını değiştirdiğini de kaydetmek durumundayız. Bunun yanı sıra oluşturdukları kurum ve kuruluşların da adını değiştirdiler. 27 üye ülkeyi içinde barındıran AB, fiilen bitme noktasına hızla yaklaşmaktadır. Brüksel çevresinde varlığını kanıtlamaya çalışmaktadır.

Brüksel’deki lahana tarlalarının genişliğinden olacak bazı uluslararası kuruluşlar da burada bulunmaktadır.  Bu ortamda Belçika diye bir ülkenin bütünlüğünden söz etmek olanaklı değildir. Valonlarla Flamanların ayrı özerk yönetimlerini oluşturduklarının da unutulmaması gerekmektedir.

Bu durumda olan ülkenin en önde gidenlerinden olan Bay Herman van Rompuy’u AB’nin başına seçtiler. Birleşik Amerika Devletlerine öykünerek yapılan bu seçim, kötüye gidişi durduramayacaktır. Türkiye karşıtlığı test edilip onaylananlar bu seçim sonrasında zillerini takıp ortalık yerde gerdan kırıyorlar. Kedi bile olamayan bu birliğin cenazesinin artık ortalık yerden kaldırılması gerekiyor mu ne…

Kişisel görüşlerinin ötesinde oluşturulacak olan ortak politikaları izleyeceğini söyleme gereğini duyan Bay Rompuy’un, “Türkiye Avrupa’nın bir parçası değildir ve asla da olamayacaktır. Avrupa’da geçerli ve aynı zamanda Hıristiyanlığın temel değerleri olan evrensel değerler Türkiye gibi büyük bir İslam ülkesinin katılımıyla canlılığını yitirecektir” yaklaşımı biliniyor. Bu söylem, işitme ve duyma zorluğu çekenlere ders veriyor gibi oluyor mu ne…

Brüksel’deki lahana tarlalarında üretilen saçmalıklardan yola çıkanlar, Kıbrıs’ta Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ni oluşturmak istiyorlar. Türk varlığının adadan uzaklaştırılması, göçe zorlanması bu yapı ile olanaklı olacak mıdır ne…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 26. kuruluş yıldönümünde konuşan siyasetçiler, “AB mi Kıbrıs mı diye seçenek karşısında kalırsak Kıbrıs diyeceğiz” diyordu. Söylemini daha ileri bir boyuta taşıma gereğini duyduğu anlaşılan bu siyasetçimiz, “Kıbrıs’ı versek bile AB daha başka şeyleri de isteyecek” diye yakınıyordu.

Kıbrıs diye konuşan sorumlu siyasetçinin kastının, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mi, yoksa kendini Kıbrıs Cumhuriyeti olarak gören Rumlardan mı söz ediyordu... Hareketli geçecek olan günlerden önce bu konunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor mu ne…

Gelinen bu noktada, adadaki İngiliz üslerinin konumunun da konuşulması gerekmektedir. Adadaki bu yapı konuşulmadan, barışı sağlamış olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin konumunun sürekli olarak tartışılıyor olması anlaşılır olmaktan çıkmıştır. Adada yasa dışı olarak bulunan Yunan askerleri ile Fransa’ya verilen üs de tartışılmalıdır, konuşulmalıdır…   

Hareketli günler, Ortodoks Kilise’sinin Türkiye aleyhine açtığı davalarla başlamıştır. Dinsel etkinliklerinin engellendiği, mülkiyet haklarının çiğnendiği gerekçesi açılan bu davaların arkasının da geleceği Kilise tarafından açıklanmaktadır. Kilise’nin bu yaklaşımı, yabancı olduğumuz bir konu değildir. Sıklıkla bu yola başvurmakta ve siyasetçileri yönlendirmektedir. Dinin siyasallaşması bu mudur ne…

Son günlerde hareketli günlerin başlaması ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadan çekileceği fısıltı gazetelerinin manşetlerinde yer bulmuş durumdadır. Böyle bir olasılığı düşünmek bile istemiyoruz. Bu olasılığın gerçekleşmesi adadaki Türklerin sonu olacaktır…

Bayramınızı en içten dileklerimizle kutlarız. Yaşamınızın bayram tadında geçmesini dileriz…

SEVGİ ile kalınız…

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi