MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
    Güz Yılanı
Ahmet Göksan
YAZARLAR
13 Şubat 2010 Cumartesi

Güz Yılanı

Rumların kafasında enosis çivisi çakılıdır. Bunun için sürekli olarak tehlikeli oyunlar içinde olacaklardır. Bunu böyle bilelim ve geçmişte olduğu gibi gelecekte de el ele verelim”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Son dönemde Kıbrıs’ta çok yönlü oyunlar oynanmaktadır. Bu güne değin gösterdiği duruşu gösteremeyen uluslararası toplumun düştüğü veya düşürüldüğü acizliği birlikte yaşıyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın durumuna getirilmiş olan uluslararası toplumun kendisini sorgulaması zamanı gelmiştir. Hatta geçmektedir.

Diğer yandan adanın bugünkü duruma gelmesi için her türlü desteği vermiş olan AB’nden sorunu çözmesini ellerimiz böğrümüzde bekliyoruz. Bu beklenti zamanı boşa harcamaktır. Kaldı ki kendi sorunlarının üstesinden gelemedikleri biliniyor. Parçalanmakta olan AB’nin üreteceği çözüm senaryolarının da inandırıcılıktan uzak olacağını yinelemek istiyoruz.

Brüksel’deki lahana tarlarında üretim yapmakla Kıbrıs sorununu çözmenin olanaksız olduğunun da artık görülmesi gerekmektedir. Yaşanmakta olan ekonomik kriz AB’nin temellerini dinamitlemektedir. Olayın ilginç yanı ise bu duruma düşürülmüş olan AB’nin hala daha güz yılanı gibi varlığını korumaya çalışmasıdır.

AB’nin önde gidenleri, Yunanistan hükümetinin kamu harcamalarını yakından izliyorlar. İflas bayrağını çeken Yunanistan’ın kurtarılması gerektiği inancı ve sıradaki İspanya, Portekiz ve Baltık ülkelerinin çöküşünü önlemeye çalışıyorlar. Yunanistan’daki sıkıntının domino etkisini yapacağı kuşkusu genel bir kanıdır.

Ekonomist Nouriel Roubini, “Yunanistan ve İspanya’da görülen ekonomik sorunlar Avrupa Parasal Birliği’nde bir kırılmaya yol açabilir” diyor. Böyle bir olasılığın yaşanmasının AB’ne zarar  verebileceği uyarısında da bulunuyor. Yunanistan’ın bütçe açığının AB ortalamalarının 4 katı üstünde olduğunu da kaydetmek gerekiyor.

Güz yılanı durumuna düşmüş olan Avrupa’daki tüm yapılardan otomatiğe bağlanmış gibi saldırılar devam ediyor. Son olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadan derhal çekilmesi gerektiği davullu zurnalı duyuruldu. Bu bayların İngiliz üslerinden söz etmiyor olmaları bir takıntı olmanın ötesine geçmektedir. Önümüzdeki hafta bu konuda daha geniş ayrıntılı olarak duracağımızı şimdiden duyurmak istiyoruz.

Kıbrıs’taki Rum basınında İngiliz üslerine ilişkin olarak bir süredir irdelemelerin yapıldığı biliniyor. Belirli aralıklarla konu gündeme taşınıyor. Yayınlarda üslerin boşaltılmasının ötesinde kalıcı olması yönü öne çıkarılıyor. Ekonomik sıkıntıların öne çıktığı noktada İngiltere’nin buradaki asker sayısını azaltacağı bile yazılıyor. İngiliz yönetimi ise bunun tersini söylüyor. Olayları bu kadar ters yüz edebilmek için Kıbrıslı Rum olmak gerekiyor mu ne…

Konuya ilişkin olarak Rum basınındaki haber başlıklarını sizlerin değerlendirmeleriniz için sunmak istiyoruz. Filelefteros; “Ekonomik nedenler İngilizleri değişikliğe itti”, Simerini; “Dikelya Üssü’nün değerinin düşürülmesi yeterli değil”, “Az personel, ancak statü değişmiyor”. Alithia; “İngiliz üsleri. Hiçbir şey için şamata”…

Yunanistan’da yayımlanan To Vima gazetesinin haberine göre ise, Amerikan yönetiminin Ege’nin statüsü konusuna el attığını yazıyor. Ege’nin statüsünü düzenleyen anlaşmaların yeniden gözden geçirilmesi öneriliyor. Amerikalılara göre iki ülke arasında bölgede süren sürtüşme, her iki ülkeye hem parasal hem de insani açıdan pahalıya mal oluyormuş…

Lozan Anlaşması ile başlayan süreç sonrasında 1932 yılında imzalanan Türk – İtalyan Anlaşması ve 1947 yılındaki Paris Anlaşması ile bu günkü statü belirlenmiştir. Komşularla sıfır sorun diyerek yola çıkılırken yapılan yazışmalar bazı kuşkuları da gelinen noktada beraberinde getiriyor mu ne…

Yine Amerikanın bu dönemde ortalık yere çıkması Lozan Anlaşmasını delmekle koşut oluyor mu ne…

Brüksel’deki lahana tarlalarında üretim yapıldığına inanan bazı siyasetçilerin sıklıkla buralara kadar gittikleri biliniyor. Buralarda görüşme yaptıktan sonra feyiz almış gibi açıklamalarda bulundukları ise bir başka gerçektir.   

Brüksel’i komşu kapısı yapmış olan bir siyasetçi, “Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin, dünya ile bütünleşmek ve AB’ne girmekten geçtiğini” söylüyordu. Bu sözleri söyleyen siyasetçinin uzaydan gelmediği kesindir. Adada son 60 yıldır yaşananlardan habersiz olmadığı da kesindir. Yukarıdaki sözleri için şapka çıkarmak gerekiyor. Bu siyasetçi algılama zorluğu çekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi