MENÜ
Erzurum 21°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Erzurum’un Kandilleri-Nurullah Baba
Abdurrezzak Türk
YAZARLAR
21 Şubat 2014 Cuma

Erzurum’un Kandilleri-Nurullah Baba

Nurullah Baba (Yattığı Yeri Söyleyen Şehit)

“Şehit, Allah katında diri olandır. Şehit çokluktan kurtulup Bir’i bulandır. Her şeyi çürüten topraklar, şehidi can diye saklar. Her şeyi yok edecek olan sur, şehidi emanet gibi korur.” (İskender Pala)
Büyük bir erkân-ıharp, kudretli bir kumandan olan Gazi Ahmet Muhtar Paşa, 93 Harbi’nde; altmış dört bin kişilik kuvvetiyle Rusların iki yüz bin kişilik kuvvetine karşı durmuştu. Zivn, Halyaz, Gedikler, Yahniler gibi her biri harp tarihimizi birer muzafferiyet halesiyle süslemiş olan bu şanlı galibiyetleri kazandıktan sonra düşmanın günbegün artan kuvvetine karşı bizimde gittikçe eriyen bir avuç kuvvetimiz Deveboynuna çekildi. Vaziyet ehemmiyetli bir hal almıştı. Burası da elden çıkarsa Anadolu’da Rusları durduracak ne bir damla kuvvet ne de dayanılacak bir müdafaa hattı var idi.
Erzurum, harbin yedi aydan beri olanca ağırlığını yüklenmiş, düşman dev cüssesiyle bir felaket çığı gibi şehrin üzerine kopmak üzere iken Erzurum’da gönüllü alayları teşkil edilerek hemen Deveboynu gediğini tuttu. Burada ki muharebede çok zayiat verildi. Kalanlar Erzurum’a çekildi. Silah depoları açılarak halka silah dağıtıldı. Halk, Erzurum esnafının fakir tabakası ile zengin ağalarının mühim bir kısmı her ne pahasına olursa olsun Erzurum’u müdafaa etmek azim ve kararını vermişlerdi. Halk önüne düşenlerin başında Memi Hoca, Attar Necip Efendi, Dikici Mehmet usta, Binbaşı Zühtü, Müftü Ali Efendi’nin torunu Ali Efendi, daha niceleri. Firdevs oğlu kışlasında Gazi Paşa’nın odasına girdiler. Paşaya bütün mahallelerin ittifak etmiş olduğunu ve içlerinden bizleri seçerek Paşa Efendimize gönderdiler. Biz onların elçisi ve onların ağzından söylüyoruz, dediler.
Yediden yetmişe kadar Erzurum ahalisi devlet düşmanıyla ölünceye kadar çarpışmaya hazır. Kanlı cesetlerimizle tabyalar kurulmadıktan sonra düşman bu toprağa giremez. Namusumuzu din ve devletimizi muhafaza etmek için analarımız bizleri bu günler için doğurdu. Canımızı bu gün için feda etmedikten sonra bizim müslümanlığımız nerde kaldı. Paşa bu sözlerden çok memnun kaldı. Memi Hoca’ya dönerek, “Hoca Efendi siz ne dersiniz.” Memi Hoca “Paşam cihat derim.” Hadi kazanız mübarek olsun. Paşa’nın yanından ayrılan heyet ahali içine karıştı. Her ağızdan çıkan tekbir sedalarını işiten kadınlar, çocuklar kapı ve pencerelere dökülmüşler ağlıyorlardı. Mukaddes heyecanlar içinde şahlanan bu ruhlar Aziziye harikasını doğurdu. Sabah ezanı ve peşine verilen salalarla, ihtiyarı, kadını, erkeği, eli silah tutabilecek olan on yaşından yukarı çocuklarıyla ahali kol halinde tabyalara doğru kuşatmayı kırmaya gidiyordu. Ellerinde silah olarak, tüfek, kılıç, mızrak, bıçak, balta, değnek, taş vardı. Bunların yanında, başlarında yeşil külah ellerinde teber, sırtlarına giydikleri hırka ile bu kahramanlar kafilesine iltihak eden dervişlerde vardı. Muhtemeldir bir dervişimiz, Mecidiye tabyası eteklerinde şehit düşen bir şühedamız.
Nurullah Baba; Gölbaşı semti, Kavak mahallesi Mecidiye sokakta bir evin odasında bulunan kabir, etrafındaki duvarların üzeri açılmış, giriş kısım bir demir muhafaza ile kapatılmış halde kabir halkın ziyaretine açılmıştır.

Mezar taşında:

Bismillahirrahmenirrahim-Şehit-Nurullah Baba-Ruhuna- Fatiha, yazılıdır.

Evin yerini arsa olarak alan Ali Bey’e ve hanımına rüyasında gözüken bir pir-i fani, temel kazılırken karşılarına çıkacak olan ve kıyafetiyle yatan kişinin Nurullah Baba olduğunu söyler. Bu rüyayı defalarca görürüler. Gerçektende temel kazınırken üzerinde taze şehit kanı süzülen elinde kılıcı olan bir naaş ile karşılaşırlar. Kılıcı almak istediklerinde şüheda kılıcını vermez. Durumu bitişikte bulunan Silah Bakım Fabrikasındaki rütbeli yetkililere bildirirler. Binbaşı rütbesindeki bir komutan gelerek silahını tekrar vermek kaydıyla ister alır. Sonradan şehide kılıcı iade edilerek dini usullere uygun olarak mezar kapatılır. Bunun üzerine hane sahibi mezarın etrafını çevirir ve ziyaretgâh haline dönüştürür.
Ev halkı, bu şehidin zaman zaman abdest aldığını ve namaz kıldığına şahit olduklarını ifade etmişlerdir. Nurullah Baba’nın ve bu şehrin her karış toprağını mübarek kanlarıyla bereketlendiren tüm şehitlerimizin ruhu şad makamları cennet olsun.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 ALİ KEMAL BİNGÖL
 4 Mart 2014 Salı 17:56
ABDURREZZAK BEY KARDEŞİM SİZDEN ALLAH RAZI OLSUN BÖYLE BİZİM ÖVÜNÇ VE İLHAM KAYNAĞIMIZ OLAN GEÇMİŞİMİZİ DEDELEREMİZİ ARAŞTIRIP BİZE HATARLATMANDAN DÖLAYI SANA SONSUZ TEŞEKKÜR EDERİM.RABBBİN ONLARDAN RAZI OLSUN BEZLERİDE ONLARA LAYIK EVLATLAR EYLESİN AMİN..
 Ayşe
 22 Şubat 2014 Cumartesi 15:49
Eş hele bir dağları örten karı; Ot değil onlar,dedenin saçları! Dinle:Şehid sesleridir, rüzgârı M.Akif ERSOY Hocam kaleminize,yüreğinize sağlık.Ayrıca İskender Pala'nın 'OD' adlı kitabı da güzel bir eser.Allah'a emanet olunuz.
 misafir
 21 Şubat 2014 Cuma 21:06
Allah bu temiz insanlara rahmet etsin.yatan kişinin abdest alması için 1 testi su bırakıldığını sabah nalınların ıslak olduğunu gez mahallesinde duymuştum.erzurumda şehitler çok.onların sayesinde biz varız.bizimde onların şehit olduğu davaya sahip çıkmamız gerekir.hocam Allah sizden razı olsun ben nurullah babayı duymamıştım. erzuruma geldiğimde inşallah ziyaret edeceğim.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi