MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Erzurum’un Kandilleri-Çamurlu’lu Hafız Muhammet Sıddık Efendi
Abdurrezzak Türk
YAZARLAR
28 Ekim 2013 Pazartesi

Erzurum’un Kandilleri-Çamurlu’lu Hafız Muhammet Sıddık Efendi

Hafız Muhammet Sıddık Efendi, 1921 yılında Erzurum’un Aşağı Yoncalık Mahallesi, Cennetzade çıkmaz sokakta ki baba evinde dünyaya teşrif etmiştir. Babası, (Taşkesenli Hacı Ahmet Efendi ve Ahmet Efendinin amcası oğlu olan Şeyh İbrahim Efendinin talebesidir. Asıl medrese eğitimini Taşkesen köyünde Şeyh İbrahim Efendinin yanında tamamlamış, hem medrese hem de tasavvuf eğitim icazetini Şeyh İbrahim Efendi den alarak onun iki halifesinden biri olmuştur. Şeyh M.Sırrı Efendi ve Yüzveren imamı Mehmet Efendinin medrese arkadaşı. Taşkesenli ailesinin büyük kavuklu hoca dediği, kızları Züleyha hanımla evlendirdiği) Nakşibendî şeyhlerinden Hacı Hasan Efendi, annesi Tivnikli Mazlume hanımdır. Hoca Efendi üç aylık iken annesi Mazlume hanımı, on bir yaşında da babasını kayıp ediyor. (1932)

       İlk eğitimine babasının yanında başlıyor. Yedi,  sekiz yaşlarında hafızlık eğitimine başlayan Muhammet Sıddık Efendi, hıfzını dokuz yaşlarında tamamlıyor. “Erzurum eski müftüsü rahmetli Sakıp Danışman Hoca Efendinin yetiştirdiği hafızlar listesinde ismini görüyoruz.” (1) Hafızlığını bitirdikten sonra, babası Hasan Efendinin vefatı üzerine hayatta olan üç üvey annesiyle birlikte (Lütfiye, Hünkâr ve Züleyha hanımlar), üvey annesi Lütfiye hanımın köyü olan Horasan’ın Çamurlu köyüne gidip yerleşiyorlar. O köyden, Lütfiye Hanımın yeğeni olan Hatice Hanımla evleniyor. Askerlik çağına kadar bu köyde kalıyor. Muhammet Sıddık Efendinin, Çamurlu’lu hafız olarak anılması bu yerleşimden dolayıdır.

      Askere gidiyor (Eskişehir, 1943-1947) dönüşü aynı köyde kısa bir süre kaldıktan sonra, bilahare baba evinin bulunduğu Erzurum’a dönüyor. Cennetzade çıkmazındaki evlerinin bir odasını, sübyana kuran eğitimi verme ve hafız yetiştirmeğe ayırıyor, büyük hizmet buradan başlıyor. Daha sonraları Mahallebaşı semtinde bir küçük dükkân alarak, bakkallık ve dükkânın ardiyesinde de hafız yetiştirmeye başladı. Muhammet Sıddık Efendi Mahallebaşından dükkân komşumuz sayılırdı. Pederim Hacı Hafız Sefer Efendi ile merhabaları vardı. Mahallebaşı’nda bakkal dükkânı var gibi idi. Görünüm öyle, Dükkâna girdiğinde, çay, şeker, kibrit, iplik iğne gibi şeyler vardı, daha fazlaca dünya malı yoktu. Ama iç kısımda ufak bir bölmesi (ardiye) mevcuttu. O küçük bölme Hafız yetiştirme fabrikası idi. Kendi dükkânının o küçük bölmesinde herhangi bir bedel gözetmeksizin yüzlerce Hafız yetiştirmiştir. İşte ticaretin büyüğü orada yatıyordu. En büyük sermaye… Bu dükkân, Çamurlu’lu Hafızın baba dostu, Rahmetli Müftü Solakzade Sadık Efendi, aynı zamanda döneminin ileri gelen âlim ve hoca efendilerin bir nevi buluşma yeri idi.

      Hoca Efendinin boş vakti yok gibi idi. Akşam namazını müteakip, sözde iş yeri kapanır, evin yolunu tutardı. Dükkândan Cennetzade de ki evine gidene kadar bile, bazen bir bazen iki hafızı birden dinlerdi. Bazı dostları eşlik ettiğinde, hem o dostu ile konuşur hem de her iki tarafında yürüyerek derslerini dinleten hafızların okumalarını takip eder, Yanlış okumalarında uyarırdı. Sanki beyni üçe, dörde ayrılmış, her bir bölüm kendisiyle ilgili olanı takip ediyordu. Bu güzel manzarayı seyretmek, şahsıma çokça nasip olmuştur. Seyri bile insanı hoş duygularla ihya ediyordu. Bu bir Lütfü İlahiydi.

      Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.v)’den gelen rivayetlerde Kuran’ın öğrenilmesi ve başkalarına öğretilmesi teşvik edilmiştir. “Sizin en hayırlınız Kuran’ı öğrenen ve öğreteninizdir.” H.Şerif

      Hazreti Peygamber (s.a.v) Efendimiz, hafızları Abese suresinde sözü edilen “Sefer-i kirama (Şerefli yazıcı meleklere) benzetmiştir ve hafızların cennette onlarla beraber olacağını müjdelemiştir.

      Ebu Hureyre (r.a) den rivayet edilen bir hadisi şerifte; Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdular; kıyamet gününde Kuran’ı Kerim gelir, şöyle seslenir.”Yarabbi, onu (Kuran sahibini) güzel elbiselerle süsle” Sonra ona keramet tacı giydirirler. Sonra yine şöyle seslenir; “Yarabbi onun süsünü arttır.” Sonra ona keramet elbisesi giydirilir. Sonra şöyle der; “Yarabbi ondan razı ol.” Allah da ondan razı olur. Sonra ona şöyle denir “Oku ve yüksel, okuduğun her ayetle senin hasenelerin artırılacaktır.” (2)

      Cennet mekân Muhammet Sıddık Efendi geri kalan bütün ömrünü hafız yetiştirmeye vakfetmiş olup çok sayıda Ehli Kuran ve huffaz yetiştirmiştir. Fesahat ve Belağat sahibi, latifeli ve güler yüzlü bir zat idi. Hayatı boyunca Allah için sevmeyi ve Allah için buğz etmeyi kendine düstur edinmişti. Son derece vefadardı. Evinde devamlı misafir bulundurur ve misafire hürmet ederdi. Sıkça hasta ziyaretlerine giderdi. Haberinin olduğu cenazelere, hafızlarıyla birlikte hatimler indirir, gittiği taziye evlerinde duasını yapar, değil maddi bir şey kabul etmek, çay dahi içmemeyi kendisine prensip haline getirmişti.

      1993 yılı Kurban Bayramında oğlu Hacı Hasan Nuri Beye, “oğul bu son kurbanımız, bundan sonra kurbanı sen kesersin. Bende Lokman Hekim Hastalığı var, çaresi…!” 26 Ocak 1994 yılı Berat gecesi, İnşallah beratını alarak Hakka yürüdü. Gaslini talebeleri Abdulkuddüs Hoca, Salih Karslı, Adnan Ergül ve Ali Yılmaz hoca efendiler yaptılar. Vasiyeti, (Babasının kabri daha önceleri Taşkesenli Ahmet Efendinin yan tarafında idi, oradan yol geçmesi üzerine, kendileri Asri mezarlığa nakil etmişti.) Asri Mezarlıkta babası Hacı Hasan Efendinin, mezarına, “Babamın kemiklerini bir torbaya koyup benim başucuma koyun. Beni de oraya defin edin.” Olmuştu vasiyeti yerine getirildi. Kabri şerifleri, mezarlığa girişte Solakzadelere yakın, Bingöl aile mezarlığının doğusunda, baba oğul koyun, koyuna yatmaktalar. Mezar yapılmamış, siyah sal taşlarla çevrili, metal bir tabela nişanı var. Düzenleme yapılırsa iyi olacağı kanaatindeyim. “Her kim Allah’la konuşmak isterse, Kuran okusun.” Şiarının adamı, hayatını devamlı Mevlayla sohbete ayırmış, büyük hasene sahibi, günümüzdeki hocalarımıza numunei imtisal olması dileği ile hadimül Kuran olan Muhammet Sıddık Efendinin ruhu şad makamı cennet olsun.

      Kaynakça: (1) Rıfkı DANIŞMAN-Erzurum Müftüsü Sakıp Danışman. S.60

                       (2) Sünen-i Tirmizi, C.5, S. 178

                      (3) Oğlu, Hacı Hasan Nuri Sanlı

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Burhanettin aydın
 22 Ocak 2023 Pazar 17:54
Rabbim bizleride onların izinden gidenlerden eylesin
 Burhanettin aydın
 22 Ocak 2023 Pazar 17:54
Rabbim bizleride onların izinden gidenlerden eylesin
 israfil bayındır
 7 Kasım 2013 Perşembe 09:20
Muhterem hocam, bu güzide şahsiyetlerin hayatları bizlere de ilham kaynağı olur inşallah..çok teşekkür ederiz..Hürmetlerimle...
 cevdet özkan
 5 Kasım 2013 Salı 15:29
sayın A.Rezak hocam Gönlümüzde çok büyük yeri olan merhun Hafız Muhammet Sıddık Hocamı kaleme almanız bizi ziyadesiye onurlandırmıştır Sizden Allah razı olsun kaleminize sağlık Merhum Hocamızında Ruhu Şad olsun
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi