Ahmet Hoca Efendi 1922 yılında Merkeze bağlı Tebrizcik mahallesinde (Köyünde) dünyaya teşrif etmiş. Çevrede sevilen bir hoca olan babası, oğluna küçük yaşta hafızlığını tamamlattı. Arapça diline ait alet ilmini babası ve köyün imamı olan Hafız Hamdi Hoca’dan aldı. 1944-1947 yılları arası askerliğini ifa etti. Askerlik dönüşü Müftü Muhammet Sadık Efendi ve Sakıp Efendi’den dersler almaya devam etti. Oniki ilimde icazetini aldı.
Ahmet Efendi Mayıs 1954 yılında Aşağı Habib Efendi camiinde İmam Hatipliğe başladı. Bu sıralar İlk Okulu dışarıdan bitirdi. Vaazlık kursuna devam etti. Bu kursu başarıyla bitirerek vaazlık belgesi aldı. Daha sonra açılmış bulunan müftülük imtihanını da kazanınca Malatya il müftülüğü emrinde müftülük görevine atandı ise de bu görevi bazı ailevi nedenlerden dolayı reddedip eski görevine devam etti. Aşağı Habib Efendi, Hacı Cuma, Şafiiler, Mehdi Efendi, Caferiye, Tahta camilerinde, Cuma ve Ramazan aylarında halkı irşat sohbetleri yaptı. Boş vakitlerini kendi ve çevre mahallelerden gelen çocuklara Kur’an talimi yaptırdı. Ayrıca Sabah ve İkindi namazlarını müteakip, kendi camisinde temel İslami ilimler ve Arapça diline ait ilmi ders halkaları oluşturdu. Bu halkada merkeze ait Camii İmam ve müezzinlerinden, bugün Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde görevli olan pek çok akademik şahsiyet yer aldı.
Hoca Efendi’nin sohbetleri her yaştan ve her bilgi seviyesinden insanın istifade edebileceği türden ilmi, sade akıcı bir üslupta olurdu. Sohbetlerini dinleyen Halk bir diğer sohbetini kaçırmamak için, sohbet gününü iple çekerdi. Mehmet Akif Ersoy hayranı olan Hoca Efendi, sohbetlerini Akif’in dizeleriyle süslerdi.
Ahmet Hoca Efendi, disiplin ve düzen sahibi bir insandı. Mesela, evi dışında yemek, içmek, misafir ağırlamak gibi huyları yoktu. Her ikramını hanesinde yapardı, misafirini de hep evinde ağırlamıştır. Hoca Efendi de hayranı mucip bir fi-sebilillah görev aşkı vardı. Görevi süresince çok nadir izin kullanmış, yaz, kış, tadil, istirahat demeden talebe okutmuş ve zamanını asla boşa harcamak istememiştir. Duası “Ya Rab beni bu mihraptan uzak kılma, canımı bu mihrapta al.” Diye sürekli dua ederdi. En ağır hastalık dönemlerinde bile izin kullanmayıp, namazlarını mihrapta eda etmeye gayret etmiştir.
Vaazlarında Kur’an’ı baştan sona kadar hatmetmeyi amaçlamasına rağmen, 1985 yılında yakalanmış olduğu hastalık, ona bu fırsatı tanımadı. Ne kadar devam ettirmek istediyse de 28. Cüz’ün ortasında kalmış oldu. 6 Ocak 1988’de Rahmet-i Rahmana kavuştu. Asri mezarlıktaki aile kabristanına, hanımının yanına defin edildi. Evlatları mermerden güzel bir mezar yaptırmışlar. Kabri şerifini, damadı Hafuz-ul Kur’ra Murat Sefiloğlu ile birlikte ziyaret ettik. Mezar taşında:
Huvel Baki
El-merhum El-mağfur
El-muhtaç ila rahmeti
Rabbihil Gafur Hafuzül
Kur’an üstadül füzela
Aşağı Habib Efendi
Camii İmam Hatibi
Vaizi Ahmet Yazıcı Hoca
Efendinin Ruhi çun
El Fatiha
D. 1922 V.1988
Ruhu şad makamı cennet olsun.
Kaynakça: Hoca Efendinin oğlu- İlahiyatçı, Yar. Doç. Dr. Muhammet Yazıcı’nın vermiş olduğu bilgiler ışığında yazılmıştır.
BÜTÜN MÜSLÜMAN ÂLEMİNİN KURBAN BAYRAMINI TEBRİK EDER. MAZLUMLARIN KURTULUŞUNA VESİLE OLMASINI CENABI HAKTAN NİYAZ EDERİM.