MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çözümün Açılışı
Ahmet Göksan
YAZARLAR
17 Temmuz 2010 Cumartesi

Çözümün Açılışı

“Hür ve bağımsız bir toplum olarak yaşayacağız. Yeter ki her zaman yaptığımız gibi gerekli alanlarda tek vücut olarak hareket edelim”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Kıbrıs Barış Harekatının 36. yılına ulaşmamıza sayılı günler kaldı. Bu başarının bilincine varamamış olanlar, yaptıkları açıklamalarla kafalarda soru işareti yaratmakla kalmıyorlar. Halkın üzerine umutsuzluk tohumları da ekiyorlar. Aradan geçen bu zaman sürecinde etkin sorumluluk ve görev almış olanların tartışmaların odak noktasında olmaları, bir hayli düşündürücüdür.

            Rumların bu durumda duruşlarında herhangi bir esneme yaşanmazken, siyasetçiler çekirdeksiz incir üretebilmenin hesabını yapıyorlar. İçeride yaşamakta olduğumuz sıkıntılar adeta kısır döngüye dönüşmüş durumdadır. İç politikada başarılı olanların dış politik uygulamalarda da başarılı oldukları biliniyor.

 Böyle sıkıntılı süreçten geçilirken Anadolu coğrafyasında pay alabilmek adına uğraş verenlerin de olduğunun bilinmesi gerekiyor. Büyük törenler yapılarak başlatılan komşularla sıfır sorun uygulamalarının da modasının geçmekte olduğu görülüyor. Bu hususun yeni bir husus gibi sunulmuş olmasını doğru olarak kabul etmek olanaklı değildir. Her ülkenin komşusu olan ülkelerle iyi ilişkilerini sürdürmek gibi bir zorunluluğu vardır.

Avusturya’da yayımlanan Profil dergisine değerlendirmelerde bulunan Ermenistan düş işleri affedersiniz Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan, Ermenilerin Türkiye’den tazminat talep edebileceklerini kaydediyordu. Bay Nalbantyan, “Tüm dünyada o zaman mülkiyetini kaybetmiş olan Ermenilerin nesilleri var. Onlar, soykırımın tanınmış olup olmamasından bağımsız olarak taleplerini tatmin yönünde hukuki yolları deneyebilirler” diye konuşuyordu.

Cumhurbaşkanları Serj Sarkisyan ise, Türkiye Ermenistan ilişkilerinde normalleşme sürecinin başarısızlığından Türk siyasi liderliğinin isteksizliği ve muhtemelen Azerbaycan’ın baskılarını sorumlu olarak gösteriyor. Bay Sarkisyan, “Türkiye’nin komşularıyla ‘sıfır sorun’ politikası ‘sıfır sonuç’ verdi diye ekliyor. Geçtiğimiz aylarda Almanya’da katıldığı bir toplantıda Bay Sarkisyan, “Bizim girişimimiz neden başarısız oldu? Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmedi” diyerek suçlamalarda bulunuyordu.

Ermeni yoldaşlarından cesaret aldığı anlaşılan mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde olan Maraş bölgesinin kendilerine geri verilmesini istiyordu. Küçük boyunu aşarak, “Maraş’ın kendilerine geri verilmesine karşılık AB müzakere başlıklarından bazılarının açılmasına izin verebileceklerini” söylüyordu.

Bu küçük Bay, “Türkiye’nin katılım sürecinde kesintisiz ilerlemesine izin verilemez. Her zaman karşısında çözülememiş Kıbrıs sorununu bulacak” diyerek sopasını gösteriyordu. Bu küçük Bayın izlediği gerilim politikalarına kendi içlerinde tepkilerin oluşmaya başladığını da kaydetmek istiyoruz. Bu politikalara karşı çıkanlar, “Kıbrıs Rum tarafının sonu olmayan ve tehlikeli politikalar izlediğine” vurgu yapıyorlar.

Bu küçük Bay, çözüme ilişkin görüşmeler sürdürülürken ve yılsonuna dek çözüm beklentisine girildiği noktada, “İki bölgeli, iki toplumlu federasyon bize Makarios’tan kalan bir mirastır. Bu çözüm bayram yapılacak çözüm olmayacak, acılı çözüm olacak. İşleyebilir çözümde her şeyin saat gibi çalışacağı anlamına gelmiyor. Çözümün uygulamaya geçirilmesinde çok büyük sorunlar yaşayacağız” diye konuşuyordu.     

“Çözüm perspektifinden uzağız. Türk tarafı, müzakerelerdeki tavrıyla çözüm niyeti göstermiyor. Özellikle şu anda Eroğlu ile durum daha da zorlaşıyor” suçlamasında bulunuyordu. Utanmadan sonra doğduğundan olacak, “Ben çözümden yana değilim” diyemiyor.

Adada son günlerde ilginç gelişmelerin yaşanmakta olduğu kabul ediliyor. Bu ortamda bazı siyasetçiler, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde iş yaptırmak çölde su bulmaktan zor” diye değerlendirmelerde bulunuyorlar. 36 yıldır Anadolu coğrafyasından adaya borularla su getirebilmiş olsalardı bu şekilde konuşmayacaklardı diye düşünüyoruz…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yalnızca Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınmaktadır. Bunun ötesinde bazı ülkelerde temsilcilikleri vardır. Günümüzde Gazze ve Kosova için gösterilen ilgi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için gösterilmiş olsa idi, bunları konuşuyor olmayacaktık.

Bu konumda olan bir ülkenin deniz ve hava limanlarının özelleştirilmesinin isteniyor olması bir hayli düşündürücüdür. Geçitkale hava limanı bir süre önce özelleştirilmişti. Kısa süre sonra bu işlemin iptal edildiği biliniyor. Konuyu şikayet noktasına getirenlerin, iptal nedenlerini açıklamak gibi bir yükümlülüklerinin olduğunu unutmamaları gerekiyor mu ne…

Barış ve özgürlüğün tadına varmış olanların Barış ve Özgürlük Bayramlarını kutluyoruz. Nice uzun yıllarda kutlamayı istiyor ve diliyoruz. Bu günlerin yaşanabilmesi için canlarını feda eden şehitlerimizi de her gün artan bir saygı ve sevgi ile anmak istiyoruz.

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi