MENÜ
Erzurum 17°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Çözümün Akıllısı
Ahmet Göksan
YAZARLAR
8 Mayıs 2010 Cumartesi

Çözümün Akıllısı

Biliyorum ki aşacağımız çok sarp ve çetin engeller vardır. Unutmayınız ki bizim neslimiz aşılmaz zannedilen yollarda yürüyerek gayesine varan bir millettir”.                                                                                            Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Rum basınından yapılan saldırılar, otomatiğe bağlanmış gibi boyut ve şekil değiştirerek sürdürülmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında başlayan saldırıların özü itibarı ile değişmediğini söylemek istiyoruz. Bu saldırılarda şaşırtıcı olmayan tek husus Türk tarafının uzlaşmaz olduğunun vurgulanmasıdır.

            Kıbrıs Rum kesiminde yapılan bir araştırmanın sonucu ilginç bulguları vermektedir. Rumların %70’i uyuşmazlığın çözümü amacı ile yürütülen müzakerelerden olumlu bir sonucun çıkacağına inanmıyor. Bunun yanı sıra %65’i, Kıbrıs Türkleri ile birlikte yaşamanın zor olacağını düşündüğünü ortalık yere koyuyor.

“2009 Kıbrıs Barometresi” araştırmasının sonuçları, Rum basınını da uğraştırıyor. Bu nedenden olacak en ucuz suçlama, “Kıbrıs Türklerinin uzlaşmaz olduğunun türküsünü çığırmak” oluyor. Ortalık yere çıkan bu sonuç bir anlamda pişirilmekte olan aşa su katmakla koşut oluyor. Birlikte yaşamanın neden zor olacağı gerçeği biliniyor. “İki halkın birbirinden farklılıkları, güven eksikliği, kötü geçmiş” olguları öne çıkıyor. 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılacak olan benzer araştırma da aynı sonucu ortalık yere çıkaracaktır. Sınırları güvence altına alınmış olan iki ayrı devletli çözüm şekli, ideal bir çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Her iki devletin kendi bölgelerinde egemenliklerini sürdürmelerinden neden rahatsızlık duyuluyor. Uluslararası toplum bu sorunun yanıtını çok net olarak vermek durumundadır.

Karşılıklı olarak birbirlerine güven duymayan, birbirinden farklılıkları olan halkları birlikte yaşamaya zorlamakta neyin nesi oluyor. Bu yaklaşım halkların çatışmasına zemin hazırlamanın ötesinde bir anlam içermiyor.

Bunun yanı sıra Avrupa basınında özellikle İngiliz basınında, adada var olan uyuşmazlığın 2010 yılı sonuna kadar çözülmesi gerektiğine ilişkin haberler son dönemde sıklıkla yer almaya başladı. The Economist dergisinin düzenlediği toplantıda konu,an siyasetçi, “Kıbrıs konusunu bu yılın sonunda çözmeyi hedefliyoruz” diyordu.

Ortalama bir insanın yaşam süresine denk düşen yıldır ortalık yere çıkarılan Kıbrıs uyuşmazlığının yılsonuna dek çözülememesi dünyanın da sonu olmayacaktır. Bu noktadan hareket edildiğinde uyuşmazlığın özünü de kavramak kendiliğinden ortalık yere çıkmış olacaktır.

Bunun ötesine geçerek 2010 yılı sona ererken yapılması düşünülen halk oylamasının gerekçesinin de şimdiden duyurulması gerekmektedir. Aksi halde Annanın belgesinin başına gelmiş olan, şimdilerde uluslararası toplumunda başına yeniden gelebilir. 

Mal mülk konusu çözümlenmeden adada kalıcı sağlıklı işleyecek ve inandırıcı bir barışa ulaşılamayacağı da bilinmelidir. Bunun yanı sıra yaşamsal önemde olan kazanılmış olan hakların pazarlığının da yapılmaması gerekmektedir. Geride bıraktığımız dönemde uzlaşıldığı söylenen konuların yeniden konuşulması ve tartışılması sonrasında halkın bilgilendirilmesi gerekiyor. Sulu havan kullanmaya hiçbir kimsenin hakkının olmadığını da söylemek istiyoruz.

Rum İçişleri Bakanlığı, adanın güneyinde bulunan Türklere ait arazilerin üzerine konut yapılmakta olduğunu açıkladı. Geçtiğimiz Şubat ayında yapılan açıklamaya göre yaklaşık sekiz bin civarında Rum’un Türklere ait araziler üzerinde yapılan evlerde oturmakta olduğunu belirtiyordu. Bu tür konutlarda oturanlara şimdilik kaydı ile tapu vermeyi düşünmedikleri aynı açıklamada yer alıyor.

Uluslararası toplumun, adada gerçek barıştan ve çözümden yana olan yaklaşımını tartışmasız olarak ortalık yere koymak gibi bir yükümlülüğü vardır. Kıbrıs Türklerinin egemenliği ve eşitliğinin kayıt altına alınması sonrasında, Rumları masada yakalamak olanaksız olacaktır. Rum tarafı masadan kaçmasın diyerek masada oturmakta anlamsızdır. Geride bıraktığımız dönemde Rumların masadan kaçmaması için verildiği söylenen ödünler, belleklerdeki tazeliğini korumaktadır.

Akıllı bir çözüme ulaşabilmenin yolu Rumları masada tutmak değildir. Bu olanaklı olamayacağına göre, Kıbrıs Türklerinin haklarını teslim etmenin zamanı geldi mi ne…

SEVGİ ile kalınız…

             [email protected]

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi