MENÜ
Erzurum 17°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
İlişkilerin Yunancası  - 2 -
Ahmet Göksan
YAZARLAR
29 Mayıs 2010 Cumartesi

İlişkilerin Yunancası - 2 -

“Kıbrıs’ın barış içinde yaşaması, Türk askerinin Anamur’da beklemesi ile değil, Kıbrıs topraklarında dolaşmasıyla mümkündür”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Yunanistan’a yapılan çıkarmaya 60 adedi gazeteci olmak üzere 320 kişinin katıldığı biliniyor. Ziyaretin Yunanistan’ın ekonomik sıkıntılarla boğuştuğu bir döneme rastlaması oldukça anlamlıdır. Her türlü olumsuz Yunan yaklaşımlarına karşın Türkiye bir kez daha yardım elini uzatmaktadır. Yapılan çıkarmayı doğru algıladıkları zaman bu yardımın gerçekleşeceğini düşünüyoruz. 

Türk olmanın özelliği düşene vurmamaktır. Ki Yunanistan İ – Kinci Paylaşım savaşı sırasında da açlıkla boğuşuyordu. Türkiye Cumhuriyeti, kısa süre öncesine kadar “Anadolu’yu işgale gelmiştiniz ne haliniz varsa görünüz” demedi diyemedi. Gemiler dolusu Kızılay yardımlarını açlıktan kırılan Yunan halkına göndermekte hiçbir sakınca görmedi.

Bu konuda yapılan yardımları Kıbrıs Türk Kültür Derneği olarak kitaplaştırmış bulunuyoruz. Birinci baskısı kısa sürede tükenen kitabın yeni belgelerle genişletilmiş olan 2. baskısını yapmak üzere hazırlıklarımızı sürdürmekteyiz. Yayımladığımız zaman sizlerle de paylaşacağız.

Gerçekleştirilen çıkarmaya karşın can alıcı konuların dolaptaki dolmalar gibi bekletildiğini söylemek istiyoruz. İlişkilerin daha iyi bir noktaya taşınmasından hiçbir kimsenin rahatsızlık duymayacağı biliniyor. Özellikle Kıbrıs konusunda yaşanan sıkıntıların ilgi alanı dışına itilmesi veya ittirilmesi anlaşılır gibi değildir.

Kıbrıs’taki uyuşmazlığın çözümüne ilişkin olarak ortalık yere atılan 4’lü görüşme önerisinin kabul edilmemesi yukarıdaki yargımızın kanıtı oluyor. Bu önerinin bir bacağının eksik kaldığı için kabul görmediği de söylenebilir. Eksik kalan kısmın söylenmeden kabul edilmemesi, Yunanistan’ın duruşunda herhangi bir esnemenin olamayacağının ayrı bir göstergesidir.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarına göre İngiltere’de taraflardan biridir. Üstelik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de garantörü olan bir ülkedir. Bunun ötesinde adanın fiilen 3’e bölünmesini sağlamış olan bir ülke konumundadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rum Yönetimi ve Egemen İngiliz Üsleri üçlü bölünmüşlüğün göstergesidir.

Adı geçen anlaşmalar uluslararası toplum tarafından da kabul edilen anlaşmalardır. AB’nin kirli burnunu sokarak Rumları bünyeleri içine alması ile kurulan bu denge dinamitlenmiştir. Bunun ötesinde Fransa’ya da askeri bir üssün verilmesi ile dengenin üst alt olduğunu gören gözler görüyor.

İmzalanan 21 adet anlaşma, sıradan iyi niyetin bir göstergesidir. Başka bir şekilde değerlendirmede bulunmak olanaksızdır. Çünkü Ege, On İki Ada, 12 mil Kıta sahanlığı, FIR Hattı ve benzeri konular Kıbrıs gibi buzdolabındaki dolmalara dönüştürüldü.

Kıbrıs uyuşmazlığı konusundaki çabalarını kendi hanelerine artı puan olarak yazmak istemeleri bütün ilişkileri etkilemektedir. Bu noktada da Yunanistan, uyuşmazlığı kendi konusu değilmiş gibi AB’ne havale ederek ayrı bir zemin kazanmıştır. Bu konudaki başarılarını kabul etmek durumundayız.

“El ele yeni bir barış destanı yazılacak” diye konuşan siyasetçinin, Yunanlıların Megali İdea ilkesinden vazgeçtiklerine ilişkin bir açıklama yapması gerekmektedir. Tek taraflı olarak ortalık yere konulan iyi niyetin bir işe yaramayacağı yakın bir zaman sürecinde görülecektir.

Batı Trakya’daki Türk Vakıflarının Yönetimi için bir valinin atanması geçtiğimiz Ekim ayında yapılan seçimler öncesinde yürürlüğe girmiştir. Bu uygulama tıpkı İngilizlerin 1900 yılında Kıbrıs’ta yaptıkları uygulama ile bire bir örtüşmektedir.

Atanan vali Türk Vakıflarına ait mülkler konusunda tek sorumlu olarak görev yapmaktadır. AB ülkelerinde böyle bir uygulamayı yapmak her halde olanaklı değildir. Buralardaki vakıflar Kıbrıs’ta olduğu gibi Batı Trakya’daki Türklerin de tapu senetleridir.

Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik olma çabalarını da hız kesmeden devam ettiriyorlar. Lozan Anlaşmasında Patrikhanenin statüsü uzun tartışmalar sonrasında belirlenmiştir. “Bu tanım, ecdadımızı rahatsız etmemiş, beni de rahatsız etmiyor” değerlendirmesi, karşı tarafın kozlarını güçlendirmeye yaramasının ötesindedir.

Görüşmeleri yürüten taraflar bu ziyareti çıkarma olarak değil tarihi bir buluşma olarak algılayıp değerlendiriyorlar. “Ege’de bomba yüklü uçaklar istemiyoruz. Tatbikat yapılacaksa bombasız uçsunlar istiyoruz”. Söylemine de katılıyoruz. Buna karşın “Biz Yunanistan’la dost muyuz düşman mıyız” sorusuna da yanıt arıyoruz…

SEVGİ ile kalınız…

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi