“Türk her şeye tahammül edebilir. Fakat milliyet ve şerefine tecavüz edilmesine asla”
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Son yıllarda yüksek öğretim kurumlarının sayısında artış olduğu biliniyor. Devlet üniversitelerinin yanı sıra özel üniversitelerin sayısında adeta patlama yaşanıyor. Siyasetçiler bu patlamayı farklı şekilde algılayıp değerlendiriyorlar. Rahatsızlığın temelinde patlamaya koşut olarak niteliğin düştüğü kaygıları öne çıkarılıyor.
Buna karşın ayrıntılarda bazı güzelliklerin yaşanmakta olduğunu da söylemek olasıdır. Sıklıkla katıldığımız bu toplantıları ve tanık olduklarımızı sizlerle paylaşıyoruz. Toplantılarda gençlerin Anadolu’nun güzel insanlarının duygu ve düşüncelerini paylaşıyor olması güvenimizi pekiştiriyor. Ülkemizin geleceği açısından onur ve mutluluk duyduğumuzu söylemek istiyoruz.
Bu etkinlikler genel içersinde resmi kurum ve kuruluşlar tarafından düzenleniyordu. Geçtiğimiz haftanın üç gününü çok farklı olarak öğrencilerin düzenlediği etkinliğe katılarak yaşamış bulunuyoruz.
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Topluluğu “Hariciye Haftası” düzenlemişti. Topluluğun 15. kuruluş yılına ulaştığını sizlerle de paylaşmak istiyoruz. Aradan geçen zaman diliminde görev yapmış olan gençlerimizi bu çalışmaları nedeniyle kutlamak istiyoruz.
Bu çalışmalarını bayrak yarışı olarak almak durumundayız. Üniversite yönetiminin de bu sürede gösterdiği engin hoşgörü ile 15. yıla ulaşıldığı gerçeğini de kabul etmek gerekmektedir.
Kuruluşlarının 15. yılında diğer ülke sorunlarının yanı sıra “Kıbrıs”ın konuşulması bizleri ziyadesiyle mutlu etmiştir. Kıbrıs uyuşmazlığının gözlerden uzak tutularak unutulması veya unutturulması çalışmalarının yapıldığını da belirtmek istiyoruz. Gençlerin bu düşünceye meydan okur gibi Kıbrıs’ı konuşmak istemeleri her türlü takdirin üstündedir.
Oturumlara katılarak sordukları sorularla konuların açılmasına katkı veren öğrencilere de teşekkür borcumuzun olduğunu düşünüyoruz. Uluslar Arası İlişkiler Topluluğu örneğinde olduğu gibi yapılan benzer çalışmalar, öğrencilerin özgüvenlerinin pekişmesini sağladığını düşünüyoruz.
Konuşmamızda Yunanistan’ın bağımsızlığını 1821 yılında kazandığını belirtmiş bulunuyoruz. Bunun üzerine Kıbrıs Rumları kendilerini Yunanistan’a ilhak etmek çalışmalarını başlattılar. Aradan geçen zaman diliminde bu çalışmalarına devam ediyorlar. Şimdilerde adada sürdürülen çözüm görüşmelerinde sonuç alınamamasının temelinde, Rumların bu yaklaşımlarının yattığına da vurgu yapmış bulunuyoruz.
Kıbrıs adası 1571 yılında Türkler tarafından fethedildiği günlerde ortalık yerlerde Yunanistan diye bir devlet ve ülke yoktu. Bu nedenle adanın tarihsel süreç içerisinde Yunan egemenliğinde kaldığı savları temelden yoksun bir değerlendirmedir. Ortalık yere sürülen bu yalanlara karşın sonuna kadar mücadele etmek gerekmektedir.
“Türkiye İsveç İlişkileri” konusunda konuşan İsveç’in Ankara işgüderi Christor ASP, ağırlıklı olarak AB’nin bilinen beylik görüşlerini yineledi. Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki en büyük engelin Kıbrıs uyuşmazlığı olduğu görüşünü yineledi. Konuya ilişkin olarak Ek Protokolün mutlaka TBMM’nce onaylanması gerektiğini öne sürdü.
Sayın işgüder’e teşekkür ederek ülkesindeki gelişmeleri 1964 yılından günümüze dek sürekli olarak izlediğimizi belirttim. Nedeni ise, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücündeki görevli iki İsveçli subayın Kıbrıs Türkleri için yaptıkları hizmetleri olduğunu söyledim. Bu subaylar, 1964 yılında Kıbrıs Türklerine silah taşıdıkları gerekçesi ile tutuklandıklarını ve yargılandıklarına dikkat çektim. Bu subaylar yaptıkları savunmalarında, “Parçalanmak üzere olan Türklere yardım yaptıklarını” söylüyorlardı.
AB’ne alınan mendil büyüklüğündeki ülkenin yöneticileri, “Kıbrıs Türklerini parçalamak üzere saldıranlar olduğunu” belirterek konuya ilişkin olarak bilgisinin olup olmadığını sorduk. Kıbrıs Türklerine etnik temizlik uygulayanların Avrupa birliğine üye alınarak ödüllendirildiğinin altını çizdim.Net yanıt veremediği gibi kaçamak yanıt verdiğini öğrenciler belirtiyorlardı.
Kıbrıs adasının önemine 1937 yılında, “Efendiler; Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece, bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için önemlidir” diyen Yüce Atatürk’ün açtığı aydınlık yolda yürüyen gençleri birkez daha kutlamak istiyoruz. Özverili çalışmalar ile örnek olan, Mustafa KUL, Tunç DEMİRTAŞ ve Aysun AKMAN’ı kutluyoruz.. Başarılarının sürekli olmasını diliyoruz.
SEVGİ ile kalınız…