MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Ayaklı Kaz
Ahmet Göksan
YAZARLAR
13 Mart 2010 Cumartesi

Ayaklı Kaz

“Temiz ve cesur Türk köylüsü, her köyde bir çiftçi birliği vücuda getiriniz ki toprağınızı, suyunuzu, ağacınızı himaye edebilesiniz”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Kıbrıs Türkleri, adayların belli olması sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendiğini söylemek olasıdır. Adayların bir anlamda netleşmesi sonrasında başlayacak çalışmalarda, kişisel tartışmaların ötesine geçerek toplumun geleceğinin tartışılmasını diliyor ve istiyoruz. Geçmiş dönemlerde yapılan bu tür tartışmalardan toplumun zarar gördüğünün de unutulmaması gerekiyor. Seçime doğru geri sayım devam ederken Kıbrıs Türklerini bekleyen sıkıntıların konuşulmasında ısrarlıyız.

Geriye doğru sayım sürerken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı açıklandı. Karara göre Rumların, kuzeydeki mülkleriyle ilgili olarak açtıkları davalara, bundan böyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurulmuş olan Mal Tazmin Komisyonu inceleyip karara bağlayacak. Bu yaklaşımın doğru olmadığını kazın ayağının öyle sanıldığı veya söylendiği gibi olmadığını söylemek durumundayız.

Mal Tazmin Komisyonu, Kıbrıs Türklerinden oluşan veya oluşturulan bir komisyon değildir. AB’nin önerileri ve istekleri doğrultusunda oluşturulmuştur. Konuya işlerlik kazandırabilmek içinde geçmiş hükümetler döneminde yasası da çıkarılmıştır. Komisyonda AB’nin iki adet temsilcisinin de görev yapmakta olduğunun unutulmaması gerekiyor.

Bu güne değin 100 civarında Rum’a, bu komisyonun kararları uyarınca yaklaşık 65 milyon doların Türkiye tarafından ödendiğini de anımsatmak durumundayız.

Bilinen bu gerçekler konuşulmadan sevinç çığlıkları atılmasını ise üzüntü ile karşılıyoruz. Siyasetçilerin alınan bu kararı kendilerine göre yontarlarken, 05 Mart gününü ulusal bayram ilan etmedikleri kaldı. Komisyonun yapısı sevincimize engeldir. Anılan komisyonun kurulduğu günlerde yaptığımız bir değerlendirmede, “Mal Tazmin Komisyonu’nu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni AB’nin marifeti ile tasfiye edecek bir komisyon” olduğunu belirtmiş idik.

Nedenine gelince…

Yalnızca adanın kuzeyinde bulunan Rumlara ait olan mülkleri değerlendirecektir. Buna karşın adanın güneyinde bulunan Türklerin mülkleri ile Türk Vakıflarına ait olan mülklerin değerlendirilmesinden söz edilmemektedir. Bu hususun dikkate alınmadığı noktada, kuşkularımız daha da pekişmektedir.

AB’nin temsilcilerinin içinde bulunduğu bir komisyondan da Kıbrıs Türklerinin lehine kararların çıkmasını olası görmüyoruz. Güdümlü olan bu komisyonunun çalışmalarını bir iç hukuk yolu olarak görmek ise inandırıcılıktan uzaktır. Rum yönetiminin kendi halkının bu komisyona başvurmamalarını istiyor olması ise ayrı bir oyundur.

Anılan komisyondan alınacak olan bir kararın beğenilmemesi durumunda yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açabilme haklarının saklı kalacağını da kaydetmek istiyoruz. Her iki durumda da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafı zaman kazanmış olacak mı ne…

Siyasetçilerin bu kararı değerlendirirken, “Bu tarihi ve çok önemli bir karar. Yürüttüğümüz doğru politikanın zaferidir” diye algılanması anlaşılır olmaktan uzaktır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiyesini öngörecek olan uygulamalar zafer olamaz. Olmamalıdır da …

……………………………………………………………………

Ankara’da düzenlenen ve Kıbrıs konusunun tartışıldığı toplantılara adı ne olursa olsun katılmaya özen gösterdiğimiz biliniyor. Bu nedenle geride bıraktığımız haftanın sonunda bir strateji kurumunun düzenlediği konferansı izlemiş bulunuyoruz. Konuşmacıdan önce konuşan kurumun başındaki kişi, Kıbrıs sorunun 60 yıldır çözülemeyen tek uluslararası sorun olduğunu belirtiyordu. Bunun ötesinde aynı kurumda etkin görevi olduğu anlaşılan bir başka kişi ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kendi ordusunu neden kuramadığını soruyordu. Bu sorular karşısında kanımızın donduğunu söylemekle yetinmek istiyoruz. Cehalet ötesi bir durumla karşı karşıya mıyız ne…

Keçiören Belediyesi,  güzel bir konukseverliğe ev sahipliği yaptı. Sivil toplumun önerisini dikkate alan siyasetçiler, bu güzelliği yaşattılar. Keçiören Belediyesi ile Güzelyurt Belediyesi’nin kardeş şehir olmalarına ilişkin belgeye imzalar atıldı. Duygu yüklü bir imza töreni olduğunu belirtmek istiyoruz.

Atılan imzalar, anavatan yavru vatan birlikteliğinin güzel bir göstergesidir. Kıbrıs Türklerinin belediyeler düzeyinde yalnız olmadıkları da böylece kanıtlanmıştır. Bunun ötesinde hiçbir siyasetçinin konumu ne olursa olsun Kıbrıs Türklerini kendi kaderlerine terk etmeyecekleri inancı da bir kez daha pekiştirilmiş oldu.

İmzalar buz üzerine atılmadığına göre, her koşulda ulusal duruşu göstermek gerekiyor mu ne…

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi