İnsanlar arasında kin, nefret ve düşmanlık tohumları saçmak için söz taşımak nemmamlıktır.İnsanın yaratılışı ile taban tabana zıt olan söz taşıma, manevî bir hastalıktır. Bu hastalığın yüksek boyutlara ulaşması, kişide insanlık diye bir şey bırakmaz.
Cemiyetin huzuru, toplumun refahı insanlar arasında karşılıklı sevgi ve saygının tesisine bağlıdır. Gönül Hakk’ın nazargâhı, kalp aşkın dergâhıdır. Kalpler, sevgiyle, muhabbetle kazanılır. Sevgi, gönülde şulelendikçe muhabbet meydana gelir.
İnsanlar arasında nifak tohumları saçanlar, hayatı zindana çeviren hasta ruhlu, insanlıktan nasibini almamış talihsizlerdir.
İnsan daima doğru ve dürüst olmalı, ikiyüzlü olmamalıdır. Mevlâna’nın dediği gibi içi dışından parlak; olduğu gibi görünen ve de göründüğü gibi olan mert insanlar toplumun temel nizamını oluşturur.
Şimdilerde doğruyu söyleyecek, hakikatin yanında yer alacak insanlar azdır. Söz taşımayı meslek edinen fitne ve fesat çıkarmaktan zevk duyan insanlık müsveddeleri pirim yapmaya devam etmektedir.
Gönülleri fethetmek, sevgi meşalesini kalplerde tutuşturmak, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamak için iki yüz taşıyan nemmamlara (söz taşıyanlara) fırsat vermemek gerekiyor. Peygamberimiz (S.A.V):“Aranızda söz getirip götürenler oldukça dualarınız kabuledilmez.” Çünkü en büyük fitne, söz taşımaktır.
Tek taraflı mahkeme olmaz. Bu bakımdan Kuran-ı Mu’ciz ül Beyan asrımızın tehlikeli bir hastalığı haline gelen nemmamlığa yüz yıllar ötesinden ne güzel reçete sunuyor: “Ey iman edenler, size bir fasık haber getirdiği zaman araştırınız, olur ki,bilmeyerek bir kavme zulme-dersiniz de yaptığınıza pişman olursunuz.”Hucurat Suresi’nin 6. ayetinin tefsirine bakılırsa hadisenin mahiyeti daha iyi anlaşılacak, Kuran’ın ışığı yolumuzu aydınlatacaktır.
Bu gün kardeşlerin arasını açan, her türlü kötülüğe sebep olan, ocakları batıran, aileleri paramparça eden nefis hastalıklarının tedavisi, Kuran’ın hayat bahşeden soluklarında ve sevgili Peygamberimizin örnek hayatında bir güneş gibi apaçık görülmektedir.
İyiye ve güzele hasret kalan asrın insanına manevî reçeteler şifa dağıtacaktır. Gönül gönüle olmak, sevgiyle kaynaşmak, hak ve hakikatte birleşmek ve hakkı hâkim kılmak insan hayatının saadeti olacaktır.
Maddi hastalıkların doktoru, reçetesi olduğu gibi manevi hastalıkların da çaresi, doktoru vardır.
İşte reçete, işte huzur, işte mutluluk:
Kuran-ı Muciz ül Beyan: “Agâh olun, dikkat edin! Kalplerin mutluluğu Allah zikrindedir.”Rad (28)