Fransa’da Nicholas Sarkozy’nin cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında Türkiye ile olan ilişkilerde gerginliğin yeniden ivme kazandığını söylemek olasıdır.
Türkiye’ye karşı gösterilen bu durumun düşmanca olduğunu söylemek istemiyoruz. Ancak genel görüntünün bu olduğunun kamuoyunun genel kanısı olduğu biliniyor.
Türkiye’nin AB’ne üyelik görüşmelerinde otomatiğe bağlanmış gibi karşı çıkışlar yaşanıyor. Tam üyeliği Türkiye’ye uygun görmeyen Fransa’nın ‘ayrıcalıklı ortaklık’ türküsünü çığırmaya başladılar.
Bununla da yetinmediler.
Anayasa değişiklikleri ile Türkiye’nin önünü tıkamayı göze aldılar. Son olarak da Akdeniz Birliği safsatasının arkasına saklanarak Türkiye’yi oyalıyorlar.
Aynı Fransa, Rum ve Ermeni yanlısı tutum ve davranışları ile de tıkaç görevini üstlenmiş gibi bir hava estiriyor. Her iki yönetimle de ilişkilerini sıcak tutuyor. Rum yönetimi ile imzaladıkları askeri işbirliği antlaşması ile yaşanan gerginliğin yükselmesini sağladılar.
Böyle bir anlaşmayı imzalamış olmaları her türlü iyi niyetten uzak bir davranıştır.
Tüm bu yaşananları yok sayan Fransa, şimdilerde Nato’nun askeri kanadına dönebilmek için hazırlık yapmaktadır. Bunun için de Türkiye’den veto kartını kullanmamasını istemektedir.
Fransa, General De Gaulle’ün 1960’lı yıllarda cumhurbaşkanı olduğu dönemde, Yunanistan ise Kıbrıs Barış Harekatı’nı protesto etmek için Nato’nun askeri kanadından çekilmişlerdi. 12 Eylül dönemindeki yöneticiler, karşılığında herhangi bir istekte bulunmadan veto kartını kullanmamışlar ve Yunanistan’ın dönüşüne izin vermişlerdi.
Nedeni sorulduğunda ise Amerikalı bir generalin sözü senet olarak sunulmuştu. Aradan geçen sürede bu senedin de bir değerinin olmadığını yaşayıp öğrenmiş bulunuyoruz.
Uluslararası ilişkilerde generallerin sözleri bir işe yaramadığına göre, şimdi yapılması gerekenlere bakmak durumundayız. Fransa’daki Türkiye karşıtlığının kısa sürede sona erdirilebileceğini düşünmüyoruz. Çünkü Marsilya kentinde Ermenilerce yaptırılan ve Türklerin barbar olduklarını simgeleyen anıt bulunmaktadır. Daha sonraları benzerleri diğer kentlere de dikilmiştir.
Marsilya kentindeki anıt 1970’li yıllarda, kısa süreli de olsa diplomatik krizin yaşanmasına neden olmuştu.
Rahmet ve saygı ile andığımız Hasan Esat Işık işgüderlik görevinden ayrılıp Türkiye’ye dönmüştü. Yapılan tüm ısrarlara karşın görevine dönmediği unutulmamıştır.
Bu onurlu duruşu yeri geldiğine inandığımız için sizlerle paylaşmış bulunuyoruz.
Şimdi doğru oturup doğru konuşmak durumundayız. Bizlerin Türk ulusu olarak barbar olmadığımızın Fransa tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Dikilmiş olan barbarlık anıtları da yerinden sökülmediği sürece, veto kartının uygulanması gerekiyor.
Nato toplantıları 03 – 04 Nisan tarihlerinde Fransa’da yapılacaktır. Bu nedenle de siyasetçilerin Fransa’nın dönüşü konusunda gereken duyarlılığı göstereceklerine de inanmak istiyoruz. Fransa bir süre daha bekleyebilir diye de düşünüyoruz.
Bu arada İsrail’in Kara Kuvvetleri Komutanından talihsiz bir saldırı geldi. İçeriği konusunu buraya almak istemiyoruz. Kıbrıs’ın işgal altında olduğunu söylemiş olması kendisini haklı çıkarmayacağını bilmektedir. Bu nedenle söylediklerini saldırı olarak tanımlıyoruz.
Yine Bay komutanın çok iyi bildiğine inandığımız bir hususu da sizlerle paylaşmak istiyoruz. Kıbrıs Rumları adada kendilerinden olmayan Türkleri soykırımdan geçirmek için plan yapmışlardı. Türkiye’nin müdahalesi sonrasında bu soykırım önlenmiştir. Öyle değil mi Bay komutan…
Önümüzdeki aylarda Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yerel ve genel seçimler yapılacaktır. Konuya ilişkin çalışmalar son hızla sürdürülüyor. Seçimlerin coşkusuna kapılarak sorunların da göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılacak olan seçimler öncesinde, siyasetçilerin gerginlik politikalarını sergilediklerini söylemek olasıdır.
Dünya dengelerini değiştirmeye aday olan ekonomik sıkıntılar ne yazık ki konuşulmuyor.
Siyasetçilerden beklenen ise bu konudaki görüşlerini netleştirmeleridir.
Kıbrıs’ta yoldaşların, toprak ve mülkiyet konusunu görüştükleri biliniyor. Konuya ilişkin olarak sizlerle paylaştığımız görüşlerimizde ısrarlı olduğumuzu yinelemek istiyoruz.
SEVGİ ile kalınız…