“Başpiskopos II. Hrisostomos’un, ‘Ada’nın her yanında çan sesleri duyulmadıkça, Yunan bayrakları dalgalanmadıkça barış olmaz’ sözleri bir papazın hezeyanı değildir. Bu sözler ‘ulusal dava’ dedikleri bir davanın halka duyurulması, bu davadan vazgeçilmeyeceğinin ilanıdır ”.1979
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Ekonomik açmazla boğuştuğu öne sürülen mendil büyüklüğündeki ülke, uluslararası enerji merkezi olma çalışmalarını sürdürüyor. İsrail’e ait Noble Enerji Şirketi ile başladıkları bu yöndeki çalışmalarını diğer ülkelerin şirketleri ile yürütüyorlar. Konuya ilişkin olarak anlaşma imzalamadıkları ülke kalmadı gibi görünüyor. Şu sıralarda anlaşma yapamadıkları Filistin yönetiminin ülkelerindeki konumunu yükselttiler. Bu yöndeki çalışmalarını, bölge dengelerini korumak adına iyi uyguladıkları şeklinde okumak da olasıdır.
The Economist gazetesinde yer alan bir değerlendirmede, bulunan doğalgazın Türkiye üzerinden aktarılması olasılığının güçlü olduğu görüşü ortalık yerlere atıldı. Benzer görüşleri diğer yayın organlarında görüyoruz. Adadaki uyuşmazlık çözümlenmeden bu türden görüşlerin ortalık yerlere bırakılıyor olması müşteri kızıştırmanın ötesinde bir anlam içermiyor.
Diğer yandan da Türkiye’ye; “Senin garanticilikten doğan hakların vardır. Sesini çıkarmazsan sana da buradan pay verebiliriz” diye mesaj veriyorlar. Böylece olası tepkisinin azaltmasını sağlamak istiyorlar. Bu davranışı ortalık yerlere koydukları bir oyun olarak okuyoruz.
The Economist’in değerlendirmesinde; “Kıbrıslı Rumların doğalgazından, gelir elde etmeleri için 15 yıl beklemeleri gerekiyor. Doğalgazı sıvılaştırma terminali üzerinden ihraç etmeyi planlıyorlar. Ancak kreditörler, çok daha çabuk ve ucuz olan Türkiye’ye boru hattı döşenmesi seçeneği konusunda ısrar edebilir. Bu da Kıbrıslı Rumların zor yutacağı bir şey…” görüşünü öne çıkarıyor. İskoçya Royal Bank tarafından hazırlanan bir raporda; “Büyük doğalgaz rezervleri sayesinde Kıbrıs’ın Euro bölgesindeki en iyi ülkelerden biri olabileceği” görüşü savunuluyor.
AB, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu diye bilinen üçlü= Bazıları bunlara Troyka diyor= doğalgazın pazarlamasına yönelik olarak ortak karar üretemedikleri biliniyor. Buna karşın Rum Ortodoks Kilisesi’nin papazbaşısı Bay II. Hrisostomos, “Kıbrıs halkına ekonomik ve ulusal açıdan yarar sağlayacaksa, Avrupa için, doğalgaz boru hattının, Türkiye’den geçmesi olanaklı olabilir” görüşünü açıklıyordu. Kendi çıkarları ile örtüştüğü noktada papazbaşının izin verilebileceğini söylemesi sonrasında kimse bu konuda aykırı görüş açıklayamaz.
Mendil büyüklüğündeki ülkeyi yönetenlerin gözlerini doğalgaza dikmeleri son derece doğal bir yaklaşımdır. Çünkü Kıbrıs adası ile Lübnan ve İsrail arasındaki bölgenin doğalgaz rezervleri bakımından dünyanın en parlak bölgesi olduğu kabul ediliyor. Aynı şekilde İsrail’in sıklıkla Gazze’ye saldırmasının temelinde yatan olgu, bölgede zengin doğalgaz yataklarının bulunmasıdır. Adı geçen ülke yönetiminin, İsrail ile petrol ve doğalgaz çıkarmak için ortak konsorsiyum kurma çalışmalarının da sürdürmekte olduğunu kaydediyoruz.
Kıbrıs’taki yavrusundan geri durmamakta kararlılık gösteren Yunanistan ananın, Ege’de tek taraflı petrol ve doğalgaz aramaya hazırlandığı bildiriliyor. Atina’ya cami yapılması konusunda açıklamalarda bulunan Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras, iki hafta içinde Yunanistan’ı çevreleyen denizlerin kıta sahanlıkları dış sınırlarını belirleyen koordinatları onaylatmak amacıyla BM’e tek yanlı olarak başvurmaya hazırlanıyor. To Vima gazetesinde yer alan haberde başvurunun gerekçesi olarak “Suriye ve Kürt meselesi ile boğuşan Türkiye’nin yeni bir cephe açma riskine girmeyeceği” görüşünü öne çıkarıyor.
Birleşik Amerika Devletleri Kıbrıs’ta çözüm için fırsatın seçimlerden sonra doğmasını bekliyor. Tek çözümün “Kurtuluş” olduğunun türküsünü çığıranlarla hangi çözümün olası olabileceğinin değerlendirilmesinin iyi yapılması gerekiyor. Her koşulda konuşan görüşünü açıklayan Bay II. Hrisostomos; “Bu ada Helen ve Hıristiyansa bu mutlak surette kilise sayesindedir. Biz kilise olarak Kıbrıs meselesine, vatanın özelliğine dar çerçeveden bakmıyoruz, çok geniş açıdan bakıyoruz. Çünkü anavatan Yunanistan olmadan Kıbrıs hiçbir şey yapamaz” diye konuşuyor.
Kişilerin değişmesine karşın Rumlarla ve Yunanistan’ın Türkiye üzerindeki emellerinin değişmediğine tanık oluyoruz. Siyasetçilerin de konuya ilişkin olarak ortak noktada buluşarak, izlenecek politikalar konusunda bir araya gelmeleri gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…