Televizyonun karşısındayım; içim ürpererek seyrediyorum: Güney doğudaki çatışmaları sahneleyerek dizi haline getirmiş bir kanalımızın böyle bir çalışması var. İşin içinden çıkamıyorum acaba bu çalışma,gerçekten hizmet mi, husumet mi veya yatıştırma mı kışkırtma mı yapıyor bir türlü seçemedim..!
Daha da önemlisi milli bünyeye ne getiriyor ve birlik beraberlikten ne götürüyor muhasebesi yapılmış mıdır bu işin bilemiyorum.
Ayrıca dizinin sosyolojik ve psikolojik boyutlarının ölçülmesi gerektiğine de inanıyorum..İnşallah yapılmıştır.Bu yüzden eğer konuyu yanlış değerlendirmişsem, bilinsin ki milletimizin birlik ve beraberlik hususunda olan hassasiyetimden kaynaklanıyor.
Kısacası bu yazıyı yazarken inanın ki çok düşündüm.
KANAYAN YARA
Hala kanamaya devam eden bir yaranın yeniden deşilmesi, şehit ailesi ile karşı tarafın ailesi üzerindeki etkisini düşünmek gerekmez miydi? Çocuklarının yaşadığı akıbetin yer aldığı bu diziyi seyreden aileler,acaba ne hale gelirler diye hiç düşündüler mi? Çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Küllenmiş ateşi yeniden alevlendirip tekrar tekrar yakmanın vebalı yok mu?
Şahsım itibarıyla daha uzun vadeli başka sakıncalar da düşünüyorum;Örneğin küçük çocukların bu diziyi izlemeleri halinde, geleceğe yönelik milli birlik ve beraberlik hususunda şimdiden kafalarına taraf ve düşmanlık düşünceleri yerleşmiş olmayacak mı?
Eğer olacaksa bu çalışma asla doğru değil..Çünkü bu çatışma;-Malazgirt'te Alpaslan la Diyojenin çatışması değil..-Çanakkale'de yedi düvele karşı kazandığımız asrın zaferi değil,-Sakarya'da verilen meydan muharebesi de değil,-Büyük zaferde Yunanlılara karşı yapılan savaş da değil..Bu savaş, bir millettin kendi çocukları arasında çıkarılan bir çatışmadır.
SAHNE KURGULARI ÜRKÜTÜCÜ..
Çocuğu Güneydoğuda asker olan aileler, tabii ki devamlı hassaslar..Dizi de genellikle;- Askerin veya ailesinden bir kimsenin gördüğü korkunç rüyayla başlıyor,-Annesini, babasını perişan bir vaziyette gösteriyor,-Diğer yakınlarının gözyaşı dökerken bitik olarak sahneleniyor,-Aileler karargahlara alınıyor, operasyon bölgesinden gelen haberler telsizlerin başındaki komutanlar tarafından birlikte öğrenilip takip ediliyor..Bu yanaşık düzenden dolayı da aileler sık sık komutanlara,-Biz çocuklarımızı size teslim ettik,size güvendik ve size emanet ettik.Siz emanete böyle mi sahip oluyorsunuz..tarzında sert çıkışlarda bulunuyorlar. Komutanlar ise aileler karşısında buruk ve cevap vermede çaresiz bırakılıyor.
-Komutanlar genelde karargahlarında, asker, subay ve astsubayları ise,çarpışma hattında gösteriliyor..
-Asker, mayın döşeme, tuzak kurma, pusu atma gibi beceriler hususunda deneyimsiz ve beceriksiz gösteriliyor.
-Canlandırılan olayların tamamına yakını az veya çok fiilen yaşanmış hadiseler olup, yeniden canlandırılmasıyla taraf ailelerin yeniden aynı acıyı yaşamalarına sebep olunuyor..-Bu sayede aileler arasındaki kin ve nefretin daha da derinleşmesine neden oluyor, husumet ve düşmanlığın pekişmesine yol açıyor.
KARDEŞ KAVGASI
Ortada bir dava var.Davalısı de davacısı de bu milletin ta kendisi..Birbiriyle kavga eden bir babanın iki oğlu gibi..Biri aileyi korumaya çalışırken,diğeri ise aile içinde isyan çıkararak aileyi dağıtmak ve zarar vermek istiyor..Kol kırılır yen içinde kalır diye bir sözümüz var. Başımıza salınan bu kavganın üstünü çok açmak sonuçta gidip taraflara yanı uçlara dokunur. Birlik ve beraberliğin dokusunu bozar. Sosyolojik ve psikolojik travmalara yol açar. Bu yüzden hala sıcaklığını korumaya devam eden bu trajedinin dizi halinde topluma seyredilmesini doğru bulmuyorum.
Karargâhlarda, telsizlerin başında, ailelerde kısaca toplumun her kesiminde gerilim doruğa çıkarılmıştır. Toplumu bu kadar germeye kimin ne hakkı var..!
Bu alelade bir film değil, bu milletin hayatında derin yaralar açmış ve hala fiili olarak devam eden önemli bir hadise..Bu önemli ve büyük hadiseyi film yaparak hizmet olarak değil, ibret verici olarak değil, bir tarafın hezimeti olarak diğer tarafın zaferi olarak veya her iki tarafın kanlı kavgası olarak sahnelemenin neler kazandıracağını veya neler kayıp ettireceğini hesaplamak lazım..,Çünkü toplumsal sonuçları çok önemlidir.Dizi yapımcılarının genel düşüncesi, dizide sanat önemli,erdemlik,iyilik veya toplumsal yararlılık önemli değil şeklinde..Bu dizide de aynı yaklaşımı görüyorum.Bilinmelidir ki bir millet, kendisine karşı zafer kazanmaz, yine kendi kendine yenilmez. Kavga edenler sonuçta bu milletin parçaları..
Gazetelerde bir oğlu Selimiye kışlasında asker, diğer oğlu dağda olan Diyarbakırlı yaşlı adamın halini düşünebilir miyiz? Oğullarından biri diğerine düşman.. Bu yüzden adamcağız köyünden, kentinden, insanlardan küsmüş.. keçileriyle baş başa şurada burada yaşıyor..Dileğim odur ki Cenabı Allah ülkemizi bu beladan bir an evvel kurtarsın ve bundan böyle de acısı millet olarak ciğerlerimize işlenmiş bu tür felaketlerden korusun...
Amin..!