Ülkelerin önüne çıkan ve aşılması zor olan sorunlar, öncellikle üç kesim tarafından göğüslenmelidir; siyasetçiler, bilim adamları ve din adamları..!
Bu gün insanlık, birçok sorunla karşı karşıya..
Biraz açalım;
Gelir adaletsizliği var: Dünya nüfusunun yarısı aç..
Küresel kriz var: Ekonomiler çıkmazda..Zenginler fakir olma korkusu ve telaşındalar..
Sosyal bulanımlar var: Herkes birbirini aldatmaya başlamış, merhamet,yardım, dürüstlük gibi ortak paydalar nerdeyse yok olmuş,
Etnik çatışmalar ve sürtüşmeler dünyamızın huzurunu kaçırmış, iki cihan savaşları da zaten bu yüzden çıkmıştı..
Ama ibret alan yok gibi..
Din ve mezhep çatışmaları artmış, bu yüzden birçok ülke cadı kazanına çevrilmiştir. Irak, Afganistan, Filistin ülkelerindeki iç ve dış çatışmalar bu yüzden değiller mi?
Dünkü dizi dizi haçlı seferleri bu yüzden olmadılar mı?
Coğrafi sorunlar dünyamızın önünde dizi dizi..Yakında uzay paylaşımı veya paylaşmazlığı bile söz konusu olabilir..Küçük bir ada olan Kıbrıs sorunu bile yarım asırdır çözülemiyor..
Felsefi sorunlar var: Dünyamızda yarım asır cirit atan kominizim yıkıldı, yıkıldı da ne oldu? Bu sefer materyalizim dünyaya hâkim oldu.
Artık gören gözler sadece maddiyatı gören gözler oldu. Babayla oğul, oğulla baba, kardeşle kardeş arasındaki en güçlü bağ, günümüzde ne kan bağı, ne yakınlık bağı..
Sadece maddi bağ oldu.
Ahlaki erozyon doruğa çıktı. İzzet, iffet, ar, namus itibar edilmez şeyler oldu.
Siyaset yozlaştı: Hizmet için öne atılanlar "Harun gibi gelirler Karun " gibi ayrılırlar.
Sonra Mahalleye seçilen "Muhtar " gibi bütün mahallelinin muhtarı olmazlar. Sadece elit bir kesimin emrinde olurlar. Geniş halk kitlelerinin derdinden ve geçiminden haberleri olmaz, olsa bile çok umursanmazlar.
İstisnalar her zaman hariçtir.
Hak hukukun ölçüsü kuvvette aranır oldu. Adalet son planda kaldı. Güçlü düdüğünü öttürerek zayıfı ezer oldu.
Kötüler çoğaldı. İyiler azaldı. İyiler kötülerin yaptıkları kötülükleri artık önleyemez oldular. Zaten maddi ve manevi felaketleri de ondan sonra yaşamaya başladık.
Dünyanın başına deli, ruh hastası insanlar geçti. Etraflarını kan gölüne çevirdiler ve o kanın içinde boğuldular.Hitler,Musolin,Stalindaha yakın tarihte Saddam, Bush, Karaziç gibi acımazsızlar..Dünyamızı çok kötü kullandık.Bu yüzden küresel ısınma problemimiz gibi problemler var..
BÖYLE BİR DÜNYADA..
Sorunları millet ve devlet adına göğüsleyenler var; bunlar o milletin kahramanlarıdır.Kurtuluş savaşımızı düşünün..Anadolu baştan başa paylaşmış düşmanların işgali altında..
Bu bir milletin kader sorunudur.
Bu sorunu göğüsleyip düşmanları Anadolu'dan süpürüp atanlar ve kendilerine düşen sorumluluğu yerine bihakkın getirerek bu ülkeyi bize yeniden kazandıranlar o günün Atatürk’üydü, İsmet Paşasıydı, Mareşal Fevzi Çakmak’ıydı, K.Karabekir’iydi, M.Akif Ersoylarıydı ve daha nice nice bu ülke için kalbi çarpan sayısız kahramanlarıydı..!
Sonradan da ülke yönetimini formüle ederek bizi çağdaş ülkeler seviyesine getirmek için her türlü çabayı gösterdiler.
İşte bunlar, sorumluluk ve sahiplilik sevdasında olan siyasi insanlarımızdır.Siyasetle uğraşan ve ülke idaresine sahip kadrolar da sevk ve idare etmede önemli bir faktör oluştururlar.
Halkı temsilen seçilirler,milletvekili,bakan,başbakan,cumhurbaşkanı olurlar.Yerel anlamda belediye başkanı,meclis üyesi ve muhtar olurlar. Sonuçta seçilir ve seçerler. Ülkeyi idare ederler, problemleri çözerler..
Çağımız bilgi çağı..Çağın önüne bilgiyi hazırlayıp koyan da üreten de bilim adamları..Dünyada her gün akla, mantığa ve bilimselliğe uygun yeni yeni icatlar ve keşifler yapılıyor.Mevcut olanlara her gün yeni fakat daha gelişmişleri ilave ediliyor. Sonuçta sanayi ve teknoloji dediğimiz bu yeni icatlar yığını makineler, tezgahlar ve silahlar kendi millet ve devletlerine güç kazandırıyor..
Bir Edison'u düşünün elektrik olmasaydı dünyanın hali ne olurdu ?
Din adamları başka bir faktör..
İbadet,ahlak ve davranış bakımından toplumları müspet formasyonlara sokarlar. İlahi emir ve yasakları her vesileyle insanlara anlatmak suretiyle peygamberlerin varisi olurlar.Onların yaptıklarını yaparak insanlara doğruları ve yanlışları öğretirler.Din ve ahlak adamları genelde barışı, hoşgörüyü ve sevgiyi öne alırlar. Sevgi, kurtuluş, irşat ve rızayı ilahi onların temel amaçları..
Yunus Emre, Ahmet Yesevi, Mevlana gibi insanlarımızı düşünün..
Veya Erzurum'da provoke edilen toplumsal hareketlenmelerde din damları hemen imdada koşmuş, galeyana gelen halk kitleleri ancak emniyetle birlikte din adamları tarafından engellenebilmiştir..
Bu anlamda dün Erzurum'da merhum Naim Hocamız ünlüyken, Minik Musa'nın hunharca öldürülmesi olayında da Veli Hocamız Emniyet Kuvvetlerimizin yanında yer almıştır. Sorunlarımızı göğüsleyen ve Milletimizin manevi km. taşı sayılan bu seçkin ve iz bırakmış insanlarımıza Millet olarak şükran duyuyor,sayısının artmasını Allahtan diliyorum.