MENÜ
Erzurum 18°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Yılın Yarısını İşgal Eden Cinayet
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
5 Ekim 2009 Pazartesi

Yılın Yarısını İşgal Eden Cinayet

Bu tür konuları yazmak hiç içimden gelmiyor. Hatta içimi karartıyor. Ancak insanın dayanma gücünü aşıyorsa bu sefer yazmak zorunda kalıyorsunuz. Münevver Karabulut’un cinayeti de bu tür bir olay oldu.

İçinizi karartmamak için emniyetin belirlediği olayın işleniş biçimini anlatmak istemiyorum.

              MEDYA ÖLDÜRÜCÜ GÜCÜNÜ KULLANDI

Menfur cinayet, öyle bir aşamaya taşındı ki herkesin dayanabilme sınırını aştı. Tv. Kanalları aylardır bu haberle kalktılar ve bu haberle oturdular. Öylesine bıkkınlık oluştu ki adeta televizyonlarımızı açamaz olduk. Son dakika haberleriyle her gün ailelerini orta yere çekerek didiştirmeye ve işi çığırından çıkarmaya başladılar.

Bu uğraşma, inanıyorum ki mezarında kızcağızın kemiklerini sızlatmıştır. Bir taraftan da bu manevi işkence hem mevtanın arkadaşlarını, hem ailesini ve hem de toplumu aşırı derecede rahatsız etmiştir.

Abartmanın bu kadarı artık fazlaydı. Cinayeti akıl almaz derecede afişe etmeye başladılar. Medya adeta “ Zengin oğlan, fakir kız “ kurgusunu yaptı. Bunu dramatize ederek gaddarca çok uzun süre detaylara indi. Ülkenin dev gibi sorunlarını bir kenara iterek varsa da bu olaya, yoksa da bu olaya dört elle sarıldı. Artık ne ülkenin ulusal sorunları, ne küresel sorunları, ne de ekonomik krizgibi sorunları kimsenin umurundaydı. Bu cinayetin sırtından reyting getirisi düşünüldü.

Olayın bu çerçeve içinde topluma sunulmasının ayrıca psikolojik ve sosyolojik tahribatları da oldu. Uzmanlara göre bu sunuş biçimi, çok çirkin ve vahşi bir olay olmasına rağmen model olarak başka benzer cinayetleri tetikleyebileceği tehlikesine dikkat çektiler. Çünkü bu cinayet, kendi faillerini meşhur konuma getirirken hiçbir artistin, hiçbir mankenin böylesine uzun bir süre medyanın en üst köşesinde kalamadığı tespitleri yapıldı.

Öyle bir hale getirdiler ki ölen zaten ölmüş Allah rahmet etsin, ailesine gelince çevresiyle birlikte malzeme yaparak aylarca süren bir manevi işkenceyle mahvettiler, Maktulenin babasını TV. lerden seyrettim. Allah kimsenin başına vermesin adamcağızın içi kavruluyor, bitik vaziyette, üzerine üzerine giderek adamcağızı çıldırtacak radiyeye getirdiler.

Üzüldüm, acıdım.

Diğer yanda aynı rahatsızlık karşı tarafta.. Katil zanlısı firarda( şimdi hapiste ),babası hapishanede,anası Amerika’da,amcası mahkemede..Aile paramparça, dağınık..!

Bir dana bir nahırı berbat eder tarzında bir atasözümüz var. İnanıyorum ki Garipoğlu ailesi yediden yetmişe toplanarak genç kızımızı parçalayarak öldürmediler. Büyük bir ihtimal cinayet kızın sevgilisi olan çocukları tarafından işlendi. Sonra çocuklarını saklamaya çalışarak adalete teslim etmediler.

Olay, onlar için de kolay değil..Nitekim Hayyam Garipoğlu Mahkemeden çıkarken feryat tarzındaki şu açıklaması dikkat çekiyordu” Allah kimsenin başına vermesin kolay bir iş değil.7 aydır ailemiz medya tarafından linç edildi.Kızcağızı biz öldürmedik.Ailesi de öldürmedi.Ama medya hep bizimle uğraştı” diyordu. Doğru söylenen bu sözlere;

Üzüldüm, acıdım.

Şimdi can alıcı soruyu sorayım: Her iki tarafa bu işkenceyi reva görenler, aynı şey kendi ailelerinden birisinin başında olsaydı, acaba yine böyle mi yapardılar? Hanı “ Önce iğneyi kendine, sonra çuvaldızı başkasına batır “diye bir atasözümüz var ya..

                      HERKES ÜZÜLDÜ

Münevver Karabulut’un vahşi bir cinayete kurban gitmesi ülke olarak hepimizi derinden üzmüştür. Ölüm, öldürme vakaları olur ama böylesi kafası gövdesinden ayrılarak ve vücudu parçalanarak çöp bidonuna atılması hem insan vücuduna karşı saygısızlıktır, hem de işleniş biçimi çok vahşi bir şekilde olmuştur..

Bu yüzden cinayet toplumun infialine yol açmıştır.

                            TESELLİ İÇİN..

Bu hususta iki şey arz etmek isterim; birincisi insan öldükten sonra vücudunun parçalanması ölen kimse için bir şey ifade etmez. Hissetmez, acı duymaz. Çünkü asıl olan ruhtur. O da ölüm esnasında zaten vücudu terk etmiştir.Birçok kazada vücudu parçalanmış,parçaları birbirinden kopmuş insan cesedine rastlamak mümkün veya savaşlarda yine bedeni bölük pörçük olmuş hatta yanarak kül haline dönüşmüş vücutlara rastlamak mümkün..Şöyle de düşünülebilir, ölen birçok insan vücuduna doktorlar tarafından otopsi uygulanır.Bazen vücut baştan başa yarılır ve parçalanır; sonra dikilerek defin edilir. Böylece veya başka şekilde parçalanmış,dağılmış vücutlara bakanlar ister istemez irkilirler, ürperirler ama ölen insan, bunları da duymuyor..

Bütün bunları acılı ailemizin acılarını dindirmek ve teselli bulmak için yazmaya çalışıyorum.

İkincisi, genç bir kızımızın cinayetine bütün ülke üzülmüştür. Bir bakıma herkes annesi ve babası kadar bu cinayetten nefret etmiş ve utanç duymuştur. Başka bir ifadeyle kocaman bir ülke, ailesinin kederini ve üzüntüsünü paylaşmıştır. Bu da mağdur ve yakınları için manevi destek olarak büyük bir dayanak oluşturmuştur.İlaveten şöyle bakmakta da  fayda var: Ülkenin 24 saat içinde cereyan eden olaylarının listesine bakın veya dünyanın günlük olay listelerine bakın buna benzer birçok olaya rastlamanız mümkün..

 Yanı bu menfur olay dünyada ne ilktir, ne de sondur..Olmuştur,olacaktır.

Allah,hepimizi böyle olaylardan ve daha beterinden korusun..!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi