Biz iki ülkenin dostluğu, çok eskilere dayanan bir dostluktur ;yaklaşık sekiz asırlık eski bir hukuk.Üstelik iki ülke bu uzun sürede ne birbirlerine karşı savaştılar, ne de şavaşan devletler arsında birbirlerine karşı taraf oldular.Hep dost kaldılar..Hatta 19.yüz yıldan itibaren iki devletin ilişkileri sadece diplomasi ile de kalmadı İki ülke daha da yakınlaşarak Askeri,ekonomi,kültürel ve çalışma alanına yayılmaya başladı.
Her iki ülke bir çok projede işbirliğine gittiler. Konya ovasının sulama kanallarının projesi,Anadolu-Bağdat demiryolunun yapımı ve 1881'de Deutche Bank'ın İstanbul-İzmir arası demiryolu yapımı gibi önemli projeler işbirliğimizden sadece bir kaç örnek..Her alanda iki ülke gönül ve işbirliği içinde dostluğunu sürdürürken,19.yüz yılın başlarında önemli gelişmeler oldu.Bizim için en önemlisi Fransa,İngiltere ve Rusya gizli planlar yaparak Osmanlıyı kendi aralarında bölüşmeye yeltenirken,Almanya'ya yine Osmanlı'nın yanında dost kaldı.
ÖNEMLİ BİR DOSTLUK BAĞI DAHA
Almanya'nın başına geçen ve ırkçı histerisi yüzünden dünyayı kan gölüne çeviren Hitler zamanında bile, biz iki ülke dost ve müttefiktik olarak kalabildik..Ondan önce Kasier 2.Wilheim zaten samimi bir Türk dostuydu.Üç kez İstanbulu ziyaret etmiş ve bu dostluk adına Sultanahmet meydanında "Alman Çeşmesini " devlet hediyesi" olarak yaptırmıştı...Bilindiği gibi İlk dünya savaşında düşmandan kaçarak İstanbul boğazını geçen ve Osmanlı limanına sığınan iki Alman savaş gemisi, Osmanlının başını derde sokmuştu ;limanımıza sığınan Alman gemilerini düşmana teslim etmek, Osmanlı’ya yakışmayan bir prestij olurdu.
Osmanlı en hazırlıksız zamanında bile, Alman gemilerini düşmanına teslim etmeyi akılından bile geçirmedi. Bu kolay bir şey değildi.İtilaf devletlerine karşı durmak,Alman savaş gemilerini korumak savaş nedeni sayılabilirdi. O halde durumu kurtaracak bir yol bulmak lazımdı. Bu uygun yolu da buldular : Gemilerin Almanlardan satın alınacak, isimleri değiştirilecek ve Bayraklarımız gemilere çekilerek limanlarımıza alınacak..Öyle de yaptılar.Ancak gemilerin mürettebatlarını değiştirmediler.Bu küçük hata da Osmanlının savaşa girmesine neden oldu.Çünkü aynı müretebat bu yeni gemilerimizle,hükümetin müsaadesi ve haberi olmadan İttihat Terakkicilerin desteğiyle Rusya'ya saldırdılar. Osmanlı, bu emrivakiyle savaşın içine sürüklenmiş oldu.
YAKINLIĞIMIZ SADECE BU DA DEĞİLDİ..
Tarihe damga vurmuş ve tescillenmiş bu dostluğumuz yanında , son yarım yüzyıl içinde , onlara evlatlarımızı işçi olarak göndermek suretiyle kadim dostluğu canlı olarak günümüze kadar taşımış bulunduk...Bundan da biz her iki ülkenin herhangi bir şikayeti olmadı..Ama Almanların son zamanlarda Türk ailelerine karşı düzenledikleri kundaklama eylemleri ile Avrupa Birliğine olan üyeliğimize karşı duruşu, ne eski dostluğumuza yaraşır cinsten bir duruştur, ne de yeni yaklaşımlar için bir gelişmedir..!Doğrusunu söylemek gerekirse takınılan tavırlar ve yapılan eylemler çirkin bir düşmanlıktır düşmanlık..! Hele polis karakoluna alınıp dövülerek komaya sokulan Türk gencine ait eylem ise, ırkçı ve nefretçi akımın devlet mekanizmasına kadar sızdığının açık bir göstergesidir..
SON YARIM ASIRDA..
Almanya,bundan yaklaşık 50 yıl önce( 1961 yılında ) Türkiye ile çalışma alanında işbirliği yaparak Türk işçilerini Almanya'ya davet etti.İşçilerimizi,devlet törenleriyle karşılayarak kabul ettiler.Kabul esnasında erkeklik durumlarını bile doktorlarına muayene ettirerek sapasağlam aldılar,çalıştırdılar. Zaten İki ülkenin çalışma işbirliği aktif olarak1961'de başlar . ilk kez ülkesine 6.800 kişi Türk işçisini alır.Bu sayı yıldan yıla artarak devam eder.
Öyle ki ;1971 de 652 bin kişi1981'de 954 bin kişi,1991'de 1.780 bin kişi,2001'de 2,5 milyon kişi olmuş..Resmi kayıtlara göre bu gün Almanya'da iki buçuk milyon Türk, resmi olmayan rakamlara göre ise üç buçuk milyon Türk var.Ama birçoğu artık vasıflı ve işveren konumunda..50 bin Türk işveren olarak 230 bin kişi çalıştırıyor. Resmi rakamlara göre yıllık ciroları 23 milyar avrodur.
İki ülkenin ticari ilişkileri öylesine gelişti ki en fazla ihracat yaptığımız ülke olmuş..2003 yılındaki ihracatımız 17 milyar avro..Bu da toplam ihracatımızın o yıl için yüzde 17'sini oluşturmuş...Yine 2003 yılında Türkiye'ye üç buçuk Alman turist gelmiş..Başka bir boyut daha..Almanya'da 400 bin Türk seçmen oy kullanıyor,Türk milletvekilleri var,Belediye başkanları var,meclis üyeleri var kısaca siyasi hayattaki yerlerini almış bulunuyorlar..Ayrıca Almanya da üç buçuk milyon müslüman var.Bu yüzden 300 den fazla Cami bu ülkenin sosyal hayatında yer almış.
Diğer tarafta 25 bin Türk öğrenci,Alman okullarında tahsil yapıyor..İşçilerimiz, Almanların en zor sektörlerinde tertemiz alın teri döktüler.Emek verdiler,enerji harcadılar,güçlerini ve ömürlerini tükettiler.Onların sayesinde Alman sanayisi gelişti ve ekonomisi büyüdü. Öyleki Sanayi sektöründen otomotiv sektörüne, inşaat sektöründen dokuma sektörüne,hizmet sektöründen imalat sektörüne kadar her alanda katma değer sağladılar
TAVSİYEMİZ
Size tavsiyemiz tarihi gelişmeye paralel olarak yine dost kalalım..Emin olun ki, sizin bize olan ihtiyacınız kadar, bizim size ihtiyacımız yoktur.Dünya dünkü dünya da değil..Aklınızı başınıza toplayın; ülkenizdeki vatandaşımıza sahip olun..Avrupa Birliğinde yanımızda olun,bilin ki Atalarımız nasıl size zarar vermedilerse, bizde size zarar vermek istemiyoruz..Çünkü,biz başka milletlere asla benzemeyiz..!