MENÜ
Erzurum 14°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Aile Yapımızı Korumak Zorundayız..
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
19 Aralık 2009 Cumartesi

Aile Yapımızı Korumak Zorundayız..

İnancımıza göre beşeriyetin babası Hz. Âdem, anası ise Hz. Havva idi.Bunlar birbiriyle evlenmek suretiyle aile kurdular. Çocukları oldu, çoğaldılar ve o günden bu güne kadar olan insanlığın atası oldular.

Evlilikle başlayan aile oluşması, tarih boyunca toplumların temel taşı oldu. Ruhen ve bedenen sağlam yetişen nesillerin temeli, sağlam ve mazbut aile sayesinde atılmıştır. Pekiştirerek tekrarlıyorum; toplumlar ailelerden meydana gelir.

Ailelerin bütününden de milletler oluşur. Vücudun en küçük parçası nasıl hücreyse, toplumların en küçük parçası da ailedir. Hücreler hastalandığında nasıl vücudun organları da hastalanırsa, aileler bozulduğu zaman da toplumun tamamı bozulmuş olur.

ÜLKEMİZDE AİLE GİTTİKÇE BOZULUYOR MU?

Birçok Üniversitemizin aile üzerinde yapmış oldukları sosyolojik çalışmalarda, Türk aile yapısının gittikçe dejenerasyona uğradığını,aynı aile içinde yaşayan büyükanne-anne ve torun gibi üç kuşak arasında davranışta, giyinişte ve yaşayışta birlikteliğin kalmadığını ve herkesin ayrı bir telden çaldığı gerçeğini öne çıkarmışlar..

Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hocalarından Prof Dr. Celal Kırca bir Alman papazından şunu dinliyor. "Değerli hocalarım, siz de ben de din adamlarıyız. Size bir tavsiyem olacak. Bizim yitirdiğimiz ama sizin hala sahip olduğunuz iki önemli şey var. Bunlara mutlaka sahip çıkıp koruyun. Biri aile diğeri de cami cemaatiniz. Biz kilisede cemaatimizi kaybettik, Almanya'da aile çöküyor, yok oluyor." demiş..

Evlilik önemli bir akittir. Tabir yerindeyse "Pazardan mezara" kadar olmalı. Eşler ölünceye kadar her tasada ve kıvançta birlik ve beraber olmalı.Hayatın zorluklarını birlikte sırtlanmalılar.Bunun için Anadolu'da kız verilirken "Koca evine duvakla girer, kefenle ancak çıkar.." denir. Veya " Bir yastıkta kocasınlar " temennisi yapılır.

ESKİ EVLİLİKLER...

Bunların ötesinde eskiden evlilik, aile tarafından gerçekleştirilirdi.Aile, maddi durumu, sosyal ve kültürel seviyesi hatta meslek ve sanatı kendisine uygun ailelerden kendi çocuğuna kız beğenir ve uzun araştırmalardan sonra talipli olurdu. Daha sonra kız ailesiyle temasa geçilir, bu sefer kız ailesi aynı araştırma ve soruşturmayı yaptıktan ve çocuklar birbiriyle görüştürüldükten sonra her şey yolunda uygun gitmişse, o zaman evlilik işlemi örf adet çerçevesi içinde gerçekleştirilirdi. Bu yüzden de yapılan evlilikler, çok sağlam olurdu. Boşanmalar hemen hemen yok denilecek kadar az olurdu.

YA ŞİMDİ...

Ama şimdi evlilik çok farklı bir kulvarda gerçekleşiyor..

Önce gençler birbirlerini beğenirler.Aileden habersiz olarak araştırma ve soruşturma yapmadan, birbirlerine genellikle okulda, bakkalda,kaffede,barda ve sokakta, veya daha değişik mahfillerde tesadüfen rastlaşır, tanışır ve anlaşırlar.

Aileler arasında denklik aranmadığı, araştırma yapılmadığı için de yapılan evlilik çok sürmez.

Çünkü aileler devrede yok..

Gençler anlaşmış ve evlilik kararı almışlar.

Onlar bunu sonradan duymuşlar. Ayrıca onlar isteseler de istemeseler de gençlerin kararı karşısında bir önemi yoktur. Dolaysıyla eskinin tersine başta olması gereken aileler teması, en sona bırakılmış olur. Eşler arasında olması gereken maddi, sosyal ve kültürel denklikler aranmaz olur. Boşanmalarda bu yüzden artıkça artar.

Boşanmalara gösterilen sebepler tabiî ki sadece bundan ibaret değil..Bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu diğer sebepler de şöyle; Aile içi yetki paylaşımı ve rol çatışmaları, Eş aileleri arasındaki kendi tarafına çekme çatışmaları, Kayınpeder, kaynana veya eşlerle birlikte kalan eş yakınlarından duyulan rahatsızlık, Eşler arasındaki kültürel, sosyal, ekonomik ve inanç farklılıkları, Eşlerden birinin uyuşturucuya müptela olması, uzun süre mahkûm olması veya aldatması gibi nedenler de sıralanabilir.

Ülkemizde bütün bu nedenlere bağlı olarak günden güne aileler çöküyor, boşanmalar hız kazanıyor. Bu da en başta toplum bilimcilerini korkutuyor.

Elde ettiğim 13 yıllık şu istatistikî tabloya lütfen bir dikkat edin..!

 1986'da 60 865,- 1987'de 60 140,- 1988'de 80 158,- 1989'da 75 820,- 1990'da 77 233,- 1991'de 85 132,- 1992'de 88 788,- 1993'de 88 877,- 1994'de 95 495,- 1995'de 103 203,- 1996'da 104 851,- 1997'de 110 119,- 1998'de 114 322 Adet aile, Adliye kapılarına giderek boşanma talebinde bulunmuştur.

Buna rağmen milletimizin sahip olduğu milli ve manevi değerler sayesinde, büyük çoğunluğu mazbut aile yapısını hala korumaya devam ediyor. Bu yüzden de birçok ülkeye göre boşanan aile yüzdesi oranımız oldukça düşüktür.

Buna da küçük bir istatistik verelim isterseniz; İspanya'da yüzde 4,8, İtalya'da yüzde4,7, ABD'de yüzde 4.57, Mısır'da yüzde 1.55, Almanya'da yüzde 2.04,Yunanistan'da yüzde 6,9, Türkiye'de ise yüzde 0.47 olarak boşanma oranı gerçekleşmiştir.

Aile bizim için çok önemli..

Onun için hedefimiz bu oranın daha da aşağıya çekilmesi..

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Baki Usanmazoğlu
 22 Aralık 2009 Salı 15:30
ŞinasiBey, Eleştirilerinize teşekkür ederim.Erzurumla ilgili konulara ağırlık vermek tabii ki lazım..Önce İl,sonra bölge,ülke ve dünya..Ama bunları yazanlar hatta tv'lerde sabahtan akşama kadar ahkam kesenler zaten var..Şehrimizin bütün sektörleriyle tükendiği hususundaki düşüncenize tamamen katlmıyorum.Zayıflayan hatta kapanan işyerlerimiz ve sektörlerimiz var.Şehrimizin sorunları çok..Bunlar birer gerçek..Ama umutsuzluk yok..Bu şehir neler yaşamamış ve neler atlamamış ki..! Bunları da aşar.. Ben de zaman zaman ellimden geldiği kadar Erzurumla ilgili yazılar yazıyorum.Bunlar daha fazla olabilir. Yazı yazmama gelince, millet ve devlet için olan hizmet havuzuna bu yolla bir damla katkım olursa kendimi mutlu hissederim. Bunu siz de yapabilirsiniz lütfen yapın..! Esen kalın..!
 Şinasi
 20 Aralık 2009 Pazar 00:17
Sayın Baki bey; Yazdıklarınız güzel iyi de. Ne kadar gündem dışı konulara değindiğinizin farkındamısınız? Siz bu memlekette yaşamıyormusunuz? Şehrimizde onlarca sorun varken ve siz de bu sorunları görüp değerlendirebilecek bir makamı işgal ediyorken ve hatta bu sorunların en azından bir kısmını çözebilecek yetkiniz varken siz bunları hiç yazmıyor sadece gündem dışı şeylerle ilgileniyorsunuz. Size bakınca işte tam bir erzurum lu diyorum. Çünkü ancak erzurumlular kendi şehrine bu kadar duyarsız ve ilgisiz olabilirler. Şehir elden gidiyor. Esnaf batıyor. Yöneticiler vurdum duymaz. Devlet kurumları halktan bi haber. İsraf başını almış gidiyor. Siz bunları yazın bunları. Yada mümkünse hiç yazmayın. Lütfen.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi