YAZARLAR

5 Ağustos 2012 Pazar

ÇIRÇIRLILAR; sokaklarından aynı gün üçüncü defa geçen bir delikanlıyı, muhitlerinden bir kıza takıldığı ihtimaline karşı, mahallenin “namus bekçileri”ne ihbar eder, bir güzel ifadeye çektirirlerdi; tabi mahallenin namusuna zeval getirdiği düşünülen kızlarını da…

Hal böyle olunca, delikanlılar da göz koydukları kızların kapısından günde en fazla iki kere ve mümkünse hep aynı saatte geçerlerdi.

Kız güzelse, trafik bir o kadar fazla olur; hemen her saat başı sokaktan farklı bir delikanlı geçerdi.

Kızlarımız da uyanıktı ha... Yazın “tırhıç”a, kışın da “koltuk pencere”lere yakın oturur, bir taraftan çeyizliklerini yapar, diğer taraftan da tırhıçın arasından yahut tül perdenin arkasından sokaktan geçen delikanlıları süzerlerdi. Ola ki hoşlarına giden olursa, perdeyi azıcık aralar, ona “işmar” ederlerdi.

Hoş, Çırçır’ın adı çıkmış; her mahalle böyleydi ya…

* * *

RAMAZAN hilalimiz de aynen kızlarımız gibiydi.

Bir sürü adam gözlerdi de, o sadece bir kişiye “işmar” ederdi.

Merhum “Abdulgafur Efendi”ye…

Tövbe; başka kimse göremezdi.

Diğer bütün hilaller hesaplı kitaplı hareket edip, yörüngesinde oturup kalkarken; bu Ramazan hilali ne eder eder, galaksideki bilumum güneş ve yıldız taifesini atlatır, kaşla göz arasında bizim Abdulgafur Efendiye işmar ederek; astronomi hesaplarını altüst ederdi.

* * *

HEMEN her Ramazan ikiye bölünürdü Erzurumlular:

Abdulgafur Efendiciler…

Ve bir de, Diyanetçiler…

Birinci grup, Abdulgafur Efendi’nin gözlerine; ikinci grup da, astrologların teleskopuna itimat ederdi.

Bunlar, sandığınız gibi cahil cühela değil, bilakis kelli felli adamlardı; ama… Mermi sıksan, iki grubu aynı günde Ramazan’a başlatamaz, aynı gün Bayram ettiremezdin.

* * *

ŞİMDİ bakıyorum da…

Mahallelerin namus bekçileri çekip gidince, bütün kızlarımız da cadde ve sokaklara dökülmüşler.

Birçoğu delikanlılarla yüz yüze, göz gözeler. Pencere perdesinden sevdiğine işmar eden kalmamış.

* * *

RAMAZAN hilalimize de bir şeyler olmuş… Abdulgafur Efendi göçünce, o da zamana uymuş.

Salmış kendini gökyüzüne, uluorta.

Gözler önüne.

Herkese görünmüş olmalı ki, bu yıl baktım, Erzurum bir bütün olarak hep beraber oruca başlamış; muhtemeldir ki, hep beraber de Bayram edecek.

* * *

BEN bu yazının sonunu bir yere bağlayacaktım da… Yerim kalmadı.

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

*Adınızı girmelisiniz. *Bu alanı doldurmak zorunludur. Yorumunuz: *Yorum çok kısa. *Bu alanı doldurmak zorunludur.

Gönder

avinç  4 Ekim 2012 Perşembe 10:56 Sayın Sarı Bir de şu ramazan davulcularına değinseniz iyi olur.Eskiden davulcular meslek edinmişlerce zurnası ile beraber yapardı bu işi.Şimdi imsaktan 3 saat önce davuldan sadec ses çıksın milleti rahatsız edeyim diye yapılıyor bu iş ve her haftanın son gününde apartmanın 8.ci katında benim bahşişimi verin diyen bu işi ilgili mercilerden vasıfsız dahi olsa iznini koparmış işsiz takımı yapıyor maalesef.Kısacası ramazan davulu işine de yazdığınız mesele gibi bölücülük girmiş.Ramazanların bir gözden geçirilmesi gerekir diye düşünüyorum.Neden derseniz önümüzdeki yıl daha kısa ve sıcak gecelere denk gelecek ve hemen herkes sahuru daha çok uyanık bekleyecek.Dolayısı ile 03.00 teki sahur vaktine 01.00 da davul çalmaya başlanmasına gerek kalmayacak gibi.Nerdeee o uzun kış geceleri.....

Serap Durmazpinar  8 Ağustos 2012 Çarşamba 01:25 Sn.Sari, Ekseriyetle tum mahalleler birbirine benzer. Hatta boyle mahallelerden ulke'nin tum il'lerinde, ilçe'lerinde ve koylerinde tipatip gorebilmemiz mumkundur. Ancak siz de kabul edersiniz ki, simdi çag iletisim çag'i ve kisiler çok seye muktedir olabiliyorlar. Simdi "ismar" teknolojiye uygun seikilde yapiliyor. Internet'te kizlar ismar ediyor, erkeklerde mail atarak hoslandigi bir hanimla sohbet edebiliyorlar.Tercihlerini bu yonde kullananlar çok oldugu gibi, koskaca bir dunya'yi içine alabilen bu teknoloji harikasini daha iyi, daha faydali islerde yine o oranda kullananlarda olacaktir. Mesela facebook dusunce ve fikirlerimizi paylasabilecegimiz harika bir platform ama ne kadar kullandigimiz ortada maalesef! "Degisim" ile "Eskiye ozlem" birbirini karalamistir hep! Hâl boyle olsa da, DEGISIM her zaman ustun gelmistir! Erzurum'un içinden de olsa eger degisime karsiysa bir kisi, muhakkak bu iki çatisma arasinda kalir, degisimi kavrayamadigi için "ah eski gunler" diyerek her zaman geçmisin ozlemini çeker. Yeniligi, degisimi, iyi ile kotu ve dogru ile yanlis arasindaki farki gorebilen herkeside elestirir donup bir kendine bakacagi yerde! Iyilige guzellige yonelik elestirileri de kavrayamaz. Hos bunu kavramalarini bekleyip onlari zor durumda birakmakta dogru olmaz ) Yenilik onerip, erzurum'un degismesini ve gelismesini isteyen herkese de "dusman" kesilir adeta. Inaniniz bu hiç okumamis cahilinden, okumusuna kadar boyledir! Bu yuzden hep derim; " Ben en çok okumus cahilden korkarim " diye. Isin en kotu ve en garip tarafi da bunlarin içinde bazi kendini bilmez, iki kelimeyi biraraya getirip cumle kuramayan egitimcilerimizinde olmasidir! Velhâsili degerli hemsehrim, Allah boylelerini bu mubarek Ramazan ayi yuzu suyu hurmetine islâh etsin diye dûa edelim ) “Umudu Az Olanın,Hüznü Çok Olur.” yazinizi okurken hem gulumsedim hemde huzunlendim. O zamanin kosullari kisitli da olsa guzeldi. Biraz da bakis açimizla alâkali bir durum bu! Herseyi zamanina, yerine ve kosullarina gore degerlendirip oyle bakarsak o derece guzel gorunur gozumuze... Yorumumun sonunu soyle baglayalim) degisim suresiz ve sinirsiz olsa da bazi seyler vardir ki degis(e)mez, degismemelidir! çookkk uzaklardan soyle bir baktimda Erzurum'a ne yalan soyleyeyim ahh nerde o eski ramazanlar dedigim olmadi degil..! Eskiden de hersey guzeldi, bugun de guzel..!!! tesekkurlerimle... Serap Durmazpinar Kuruhasanoglu / France

Ahmet Bilmez  6 Ağustos 2012 Pazartesi 15:57 Ne güzel bir yazı bir an film şeridi gibi geçmişi hatırladım.Mutlu oldum ve tebessüm etmeme vesile oldu. Demek ki değişim bizim insanımızı da etkilemiş artık bilimsel takvimde bir araya gelip birlikte hareket etme becerisini kazanmışız umutlandım yarınlar için..eline sağlık değerli dostum.