YAZ gecelerinin sıcağından mıdır, yoksa Ramazan’ın cazibesinden mi; nedir; Erzurum’da bütün ahali iftardan sonra sahura kadar sokaklarda…
Eskiden de sokaklara dökülürdü insanlar yaz gecelerinde, ama bu seferki farklı. Zira sadece genç erkekler değil, genç kızlar da sokaklarda. Analar, babalar, yaşlılar… Çoluk, çocuk… Tesettürlüler, başı açıklar… Tarikatçılar, cemaatçiler, semazenler… Pala bıyıklılar, badem bıyıklılar, bıyıksızlar…
Cümbür cemaat…
Hani o, sadece Ramazanın son günlerinde Bayram alışverişleri için dökülürdü ya sokaklara aileler…
İşte aynen öyle!
Ama her gece…
* * *
BU bir başarıdır.
Ve başarının sahibi de çeşitli etkinliklerle caddeleri şenliğe çeviren, başta Ahmet Küçükler ve Ali Korkut olmak üzere “Belediye Başkanları”dır.
Ve bir de emniyet mensupları…
* * *
EMEĞİ geçenleri kutlarım.
* * *
NİÇİN mi?
Bir kere, uzun bir kış mevsimi münasebetiyle başta hanımlar olmak üzere, evlerinde hapis hayatı yaşayan bütün Erzurumluları açık havadan nasiplendirdikleri için…
* * *
DİKKATLE baktım.
Hiç kimse tedirgin değil!
Güven içinde olduklarının farkındalar ve bunun verdiği rahatlık yüzlerinden okunabiliyor.
* * *
DEĞİŞTİLER mi, yoksa herkesin anası bacısı sokakta olduğundan mıdır; o zıpır gençlerden de eser kalmamış.
Ne ulu orta çirkin sözlü konuşmalar yapıp, eşlerinin yanında gezen erkekleri mahcup ediyorlar; ne de etrafa sarkıp, genç kızları rahatsız ediyorlar.
Herkes kendi dünyasında…
Parklar bahçeler insanlarla dolu.
* * *
ELEŞTİRİLECEK tarafı yok mu?
Var, elbette.
Bir kere, gürültü had safhada… “Bu kadarı da fazla”, dedirtecek kadar…
Organizasyonun birinin gürültüsünden kaçayım derken, diğerininkinin ortasında buluyorsunuz kendinizi. İki çift laf edemiyor, kafanızı dinleyemiyorsunuz.
Nitelik ise, “Yok!” denecek kadar az.
* * *
YA, esnaf?
Hiç değişmemiş!
Yine aynı:
“Kopyacı”…
Olur, olmaz her köşe başına devasa bir semaver kurup, işgal edebildikleri kadar kaldırımlara yayılmasından belli…
* * *
AH bir de Erzurum halkı geçtiği yeri çöplüğe çevirmese…