MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kuyudaki Uyku!..
Cahit Okcu
YAZARLAR
25 Eylül 2017 Pazartesi

Kuyudaki Uyku!..

Kimse çaresiz olmayı hak etmez. Ama her dönem birileri hep çaresiz hissetti kendini. Kuşlar hep üst dallara kondu konalı, avuçlar karlı alınlarını kürüyemedi ya;  göz yüreğin, söz öfkenin, şöhret emeğin azadı oldu…

Umutlar prangalara benzedi..

Her dönemin ayrı bir diyeti var şüphesiz. Ağlarda yârini gören balık elbette denizi çalkalar. Rafadan insanların çay saati yüzyılın özelliği buydu… Şiiriyle, edebiyatıyla, siyasetiyle çay kaşığından çadır direği kuran yıllar. İstiklal marşı halen kundakta, özgürlük, refah, kıta iktidarı manifestoları halen kundakta. Bu bebek bir türlü büyümedi. Bebeklerin annesi saklandı. Hani bilirsiniz, annesiz bir yavru kimin yanına salınır yada yatırılsa onu anne beller ya, mesela kuzu merkebin ardından gider, kaz helikopterin, öyle bir şey…  Sıcaklığı, kokusu, yaradılış şefkati, meşrebi başka can başka…

 Ortadoğu şifreleri, bir türlü ortadan kırılamayan doğulular…

Korkular ve endişeler üzerinde, yeşili yamak küfünden ibaret bir düzen sürüp gitmekte. Zaten efendi doğmuş bir ırkın efendi olma gayreti, yay gerememe, taş sıkamama, ilim damlayamama hayıflanmasında daha heba olmaktan ibaret.

Mum çiğneyen ateş böcekleri sürekli vaat vaazında...

Şu hale bakın, şu yalnız dünyaya… Kırk kulplu kazan, kırk kulpu kırkıda yılan omurgasından, tutanı ısıran, karıştırana iştahlanan kazan tamahında. Yalan her gün başka gelinlik giymekte.

 Sükûtun nabzı yine endişe, yalan halen büyük enişte…

Güneşten saklanan bir dünya…

Su hep yukardan bulanır ya, şimdi tüm arızalar yakın tarih ustalarına mal edilmekte. En büyük zaaf hatıranın. Kolu kırılan silahşor önce kendine tarihten bir emsal hazırlar. Burnunu karıştıran siyaset, emsal bulamazsa, yarını dün yapacak tedbirler alır. Önce önündeki adamı yardan itekler, sonra cankurtaran çağırır, sonra ne kadar insanlık varsa, ne kadar yardım varsa  sayar, döker.. Geleceğin yemlenmesi, yarını düne giydirme hadisesi budur.

Günleri birbirine yapıştırıp duruyoruz. Cumayı al, geri tüm günler yapıştırma. Ön saflardan arka saflara doğru artan saffet ve asalet. Her halde geçmişte de böyledir. Sakalları mihrabı göstermeyecek kadar geniş ve gür ön saflar herhalde düne değil yarına benzemek içindi.

Fikrin kıyısı mı güzel deniz mi?

Umut sabahı deniz der, uyku akşamı kıyı!..

Kafes olacak ağaç dallarına, buluta batan ressam fırçaları gibi bakmak mahkum geleneklerimizden.

En dik yaşayanlar tuhaflıklar.

Tepeden kuruyan alaçamlar, kafese boyanmış kuşlar koyan tüccar kuşçu, yandaşa tarife vatandaşa otorite kesilen idare..

 Sonuç,  yılları haftalayın gitsin, meramı yaftalayın gitsin..

Gerisi ne ki?

Cehenneme su döken mazlumlar, masumlar, tarifeli vagonlara yüklenen umutlar…  

Özet…

Süsleyiciler çiçeklerden daha kıymetli.

Oysa..

Genzimdeki sızı sedası, dünyadaki bütün mazlum ve ezilen insanların feryadıdır. Göğsü haritalar gibi yırtılan şehitler, inanç ahlakına erememiş bu kabadayı Asyalılardan elbette davacı olacaktır. Safa girmek için önündekini ittirip kaktıran, safa girince ayeti unutan sofu tipi bu hakkı elbet anlamayacaktır.

Tarih şimdilerde hatıranın önünde.. 

Tarih, ‘kim var?’ Diye, sormakta… İnanç ahlakında, ırak boyunda, izan parlaklığında...

 

Kim var?

 

Bir dünya görüşü olan, eşya ve hadise sislerine karşı aklını her güne bir kandil gibi ekmiş,  Büyük Doğu tarihini yaşatacak ve okutacak insan, iyiden güzele, güzelden doğruya, hasılı; kemal  ilklerinin irfanına yar hisseden,  yar adamlar artık ‘buradayım’ deme zamanı…

 

Veselam..

İnce ince fikirlendikçe rahle önünde yaşlanmayan başka miskin kalmadı bizden başka  … İpi inceldikçe yırtık büyüdü ve keyiflendi…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Gürhan ÖZORHAN
 27 Eylül 2017 Çarşamba 16:32
Aydınlık yarınlarımızın pak kalemi, pas tutan gönülleri, görmeyen gözleri tedavi edici pansumanlarınızın bir sonuç vereceğine, geç de olsa inancım tamdır.Kaplumbağa sırtında gezinen siyasilere söylenecek çok sözüm var, "kurbağanın dediği gibi ağzıma su dolir" Baki selamlarımla.
 Tevhit Gülseven
 26 Eylül 2017 Salı 19:45
Üstadım kaleminizin mürekkebi yüreğinizin derinliklerinden gelince irfan karşınızda saygıyla egilmekten başka yol bulamıyor. Ya biz? Saygıyla ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi