MENÜ
Erzurum 11°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir Bayram Türküsü Biliyorsan Onu Söyle de Dinleyelim!..
Cahit Okcu
YAZARLAR
27 Haziran 2017 Salı

Bir Bayram Türküsü Biliyorsan Onu Söyle de Dinleyelim!..

Ama sen yine içinde çağı zarflayan bir bayram türküsü biliyorsan onu söyle de dinleyelim!..

Ömrün sılası bayramlar.. Gurbetleri günah mahallelerinde geçen yıllar.

‘Hoş geldin’ tebessümü  çiçek renklerinin ressamı olan anlayış… Mendil sermiş hoşgörüye bozuk taş atan yıllar arasından hoş geldin. Sılada fakir düşmüş yamalı anlayışlar, fiske lambasında hafızlık eden hücre hakikati sende. Yüreğe sigara dumanı kadar dahi yakın bir sevda kaldı mı acep? Derdin kozası insan, şifanın tozu yine insan. Her cümle bir sitem kapısında döker yükünü. Gök gürültüsü baharı pazarlar. Bir şarkı sızar kağnı arabası mazısından. Bu yokuşlara güneş sığarda bir türlü insanlar sığmaz. Bayramlıklarını eskitenler bu bayram ne giyer bilmem. Kuyusuna sal kapatan suyu saklayabilir mi onu da!.. Yine aynısı olacak ne olmuşsa?.. Gözünde doğacak sular, yüreğinde göl olacak. Alın yazısı yokuşlar kağnı gelini hasretin ıslak sine yazmasında ter gibi güneşe abanacak, günleri saymadan bayram yapan özgürlük gibi, gurbetlerini sırtlamış diyar gibi, yada rengi kaçmış bahar… Birikerek demet olmak, verenin ten renginde, alanın gönül…

Başka ne ki?..

Farabi gibi uzun konuşanı kısa dinlemek lazım. Ama yapamıyoruz işte, zaman çalanlar usta, edebiyatçı, belagat ehli.. Bunlar yalanın sanatları desem, olmaz!... Bayramın cümleleri yine kelimesiz. Mazi büyüdükçe bizim küçülmemiz ondan mı acep, hikayemiz öz ama kısa?.. Acep ben ezeli bir mağlubum diyen kaç insan var?... Cemil Meriç’in ifadesiyle: Bütün kitaplar yavan, bütün şiirler soluk, bütün şarkılar ahenksiz. Zirvelerdesin, büyük mustariplerin, büyük ermişlerin, büyük ruhların kanat çırptığı zirvelerde. Ve kendimden utanıyorum, ben toprağım, sen arş. Ben ten’im, sen gönül. Ben alev’im, sen ışık…

Demek var ya, o ka(dar) kolay ki!.. Demek var ya,  herkesin kendini okuyacak hikayesi için mutlaka içinde bir öğrenci var!.. Ve mutlaka içimizdeki hâkimler çocuk yaşlarda, suçlular bin dedeli sülale yaşlarında. Demek, mutlak mahkemeden önce çok mahkeme kurulur da, ne suça ad verilebilir, ne suçluya hüküm işler.

Ömrün sılası bayramlar…

Dalkavuğun kavuğunu dala asan, avuçlarını şerbet bardağı gibi parlatmış, dudaklarıyla davul çalan, en fakir mütefekkir cümleleriyle bahşiş toplayan insana her ‘çıkar’, bir bayram, her yalan, her iftira, her hıyanet bir bayram. Yalanın bayramı her gün..

Bayram; hasta serçelerin öksürdüğü diyarda güneş olmakta var ya, bayram; yayı hilal kaşlardan gerili,  kirişi elif kirpiklerden kurulu bahadır ananın dualarında olmakta var ya, bayram; dünyada ne kadar çığlık varsa sahibi olmakta, kuru gönülde çeşme, sulu gönülde teselli, zalim bağrında mermi olmak var ya, O aslında.. Yoksa, Neyzen’in Mazhar Osman’a verdiği cevaptaki gibi;  ‘ Üstat, biz fakir adamız.. Bulunca içki içeriz, bulmayınca and içeriz…’ türü oyalanır dururuz böyle. Böyle böyle hep andımız bahar, akıbetimiz kış oldu. Tesellileri naylon çiçekler gibi yada ata dede mezarına naylon çiçekler diker dururuz böyle. Ruhsuz ve renkli, ilimsiz ama sarıklı, özelliksiz ama çalımlı… Evi kiralık ama sokağın külhanbeyi türünden.

Bu gün ne kadar bayram türküsü hatırladıysam, dilim dönmedi fısıldamaya. Hepsi kötürüm hediyesi kırık asalar gibi. Hiçbir asa  Süleymanlarımızın cinlerini ürkütmedi. Sanırım garip gelip, garip gitmek buydu. Bu gün az bir şey hakikate benzedim…

‘ Neşet Ertaş’ı hatırladım şimdi…

Kalmış gurbet elinden 
Acı türkü dilinden 
Garip olmayan bilmez 
Gariplerin halinden..’ 

 Keşke sadece koşunca çarpsaydı yüreğim, desem anlar mısınız beni?.

Oysa insanların günleri hep bozuk paralara benzedi durdu. Ömür boyu harcadı durdular işte. Bu şiir pazartesi, bu roman Cuma’nın… Günler estetik yaptırmış. Pinokyo günler artık estetikli… Vesselam; yıl çıkmazları sokakları çıkmadı.

Sıla adresi belli arayan terelelli!..

Ne türküyü yavuklu duydu, ne çığlığı namlu

Hislerim bugün buydu, ömrün sılası bayramlar dedim ama sanırım yine gurbet kaldık…

Ama sen yine için çağı zarflayan bir bayram türküsü biliyorsan onu söyle de dinleyelim…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi