MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dergideki Şehir…
Cahit Okcu
YAZARLAR
10 Eylül 2017 Pazar

Dergideki Şehir…

Hakikati cümlelerine sığdıramayanlar suskun.

Hakikat kapı açılmayan kış misafiri…

Rüya avcısı ve rüya yorumcusu kol kola… Sapandan hala karanlık damlamakta.  Güneşte sigara yakanlarla, devlerin gölgesinde serinleyenlerin dünyası.

Bir bilmece vardı bir zamanlar. Hanım içerde saçları dışarıda… Hoş bir bilmecedir. Yorduğun kadar yorulmazsın, akıl gibi. Sormazsan sorulmazsın. Kurcalamazsan aranmazsın. Hanım içerde saçları dışarıda… Ziyaret çalısı karıncaları mektup yazadursun kara çaputlara, ak çaputlarda şeytanların dilekçelerinden yer kalmadı (!)

Şehir ziyaret çalısı sessizliğinde. Çalıya boş cüzdanını asandan, vesikalık resmini asana…  Dahası, akıl asanı, çıkmaz sokağa lamba asanı, zalim merhamete gözyaşı asanı, ne ararsan… Bir temenni deliliğinde geçen yıllar. Sonuçta şehrin öteni değil çöpü olan insan… Deli bir huy müstemlekesi yada akıllı alışkanlığı… Asrın dili var, yaşa çekmek için, gözü var uyumak  için, elleri var el çarpmak için,ama var!.. Daha neleri var nereli olduğunu bilmeyen..

Her insan ispatının aptalı…

Her şey anlatılandan farklı olur. Öyle ya, cam arkasında hissedilen sadece sesidir, yağmurun. Bayramlık elbiseleriyle kapı süpürenler ıslanır, akvaryuma romantizm katsın diye sahaf rafından araklanmış kadim mürekkep balığı atanlar şaşırır… Çok şey olur, şehre dergiden bakanla şehirde yaşayan arasında..

 Birileri muska yazmak için besmele arıyor hala. Dedim ya, garip bir müstemleke alışkanlığı bu.

Gerçek tebessümün anlaşılacak cümlesi yoktur.

 Şimdi, dergideki şehrin yaşadığımız şehirle ne alakası var, anlamaya zorluyorum kendimi. Anlamaya zorluyorum gübreye konma ısrarını arının?

Acep boş boş bakan gözler ne çekiyor türbe tepesinden. Hangi albüm, kaç seçim yılı sonra kaç para edecek? Şehir fikre değilse neye benzer böyle? Bunca zaman, herkes en güçlü devin cücelerini gıdıkladı durdu, acıkana alafdar, kele berber, hastaya veteriner, semizleyene kasap olan yancı, yalaka, yalama yılları… Milli disiplin, yakılmış kolonyalı kâğıt kokusu, çöle düşen karınca gölgesi yada gölgede yatan güneş… Hükmün özeti.  Disiplin yeni alışkanlıklar kazandırılan devşirme çırak.

Hadise atta ama tarih yaya, yayını kadınla değişmiş çapkın bahadır için meşk yılları..

Mimarinin üst üste iskambil kağıdı gibi dizildiği, ceset estetiğinde hüzünlü mazi şarkıları dinlettiği, boyalı karga yuvalarına apartman dedik diyeli düzenin kat kat olması normal gelmeye başladı işte. Doğru konuşanın her biri ayrı bir Kuyucaklı Yusuf olup çıktı işte.

 Vicdan sabıkası kimseyi mahkum ettirmek için yetmedi.

Hakikatin canı vicdan.. İçinde dirisini kokutacak nispette sakladığı kadar dışında ölüsünü gömdü durdu hakikatlerimiz. Sazın telinden astı pas gözlü Emrahlar.

Zaman, servetine fötr örtmüş kovboyların zamanı.

Ucuz alt katların üzerine çömelmiş bir sürü akbaba tüyü takılmış fötr. Bir yanda o, sen, ben… Bir yanda o olmayan, sen olmayan yada ben olmayan…  Bu hengamede nasıl biriz yada biz? Hissettiğin kadar akıl çabuk değil elbet, yüreğine  fistan giydirmişlerin zamanı bu demek ola!..

Yekun bir boyacı zihniyet bu. Yekun bir siyah beyaz bakan boyacı idare. Üst mahallede yollar boyanmakta alt mahallede şeritler. Tıpkı Dadaşkent’te zift içirilmiş asfaltla yapılan kaldırımlar gibi. Karo şablonlu desenler ve yeşil boya medeniyeti… İdare eden yerel  cümlelere benziyor, her cümle birkaç kelimeye gebe yada kaç cümle var ki birkaç kelime ve tek meşhurun olmazsa olmaz zarureti. Serçenin kanarya rengine boyanıp duyguya sunulduğu, bıçağın ekmek kesemediği, kiranın suskunluk olduğu memur  medeniyeti bu. Cüzdan taşımayanların parası yetmedi bu vitrini değiştirmeye. Demirci tırnaklarını dövdü, merkep zebralara karışmak için tenini boyadı, aslan yelelerini süpürgecilere sattı…

Şimdi kim omuzu üstünde başım varsa beri gelsin, denilen zamansa, maalesef giden hiçbir Hamza henüz avdan dönmedi... Şimdi her Mekke’de bizi dövüyorlar…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Gürhan ÖZORHAN
 20 Eylül 2017 Çarşamba 14:40
Yüreği Mevlana, Yunus ve karacaoğlan olanın Kaleminin mürekkebi Okyanus olur.Baki selamlarımla.
 yakup
 20 Eylül 2017 Çarşamba 09:08
Rabbim sizi başımızdan eksik etmesin iyi ki varsınız ne kadar yollar aramızda engel olsa zaman gıcıklık etse de ışığınız, sıcaklığınız kalbimizde, kalp kadar yakın.Allah a emanet olun herkese selamlar elinize gönlünüze sağlık. Ellerinizden öperim.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi