MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Maskaralıklar
Ahmet Göksan
YAZARLAR
4 Temmuz 2009 Cumartesi

Maskaralıklar

Kıbrıs’ı bir tatil beldesi olarak görmeyi alışkanlık haline getirenler, havanın ısınması ile birlikte, adaya akın etmeye başladılar. AB’den başlayıp Birleşik Amerika Devletlerindeki önde gidenler adada idiler. Boş durmamak için de bir dizi görüşmeler yaptılar. Ayrılırken de 2009 yılının sonlarına doğru çözüme ulaşılabileceğinin türküsünü söyleyerek ülkelerine döndüler.

Bu tür gezileri ayrıntıya girmeden kırıntı haber olarak da görmemek gerekiyor. Bu güne değin söylediklerini kırılmış plak gibi yinelemiş olsalar bile, üzerinde durmak gerektiğine inanıyoruz. Dikkatlerden kaçmaması gereken ziyaret ise Avrupa Toplulukları (Adaletsizlik) Adalet Divanı Başkanının ziyaretidir. Bay Başkanın mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenleri olan ilişkileri de ilginçtir.

Bay Başkan (Vassilios Skouris)’a  son ziyareti sırasında mendilci başılar madalya vererek, kendisini hizmetlerinden ötürü onurlandırdılar. Orams davasının kesin karara bağlanması süreci devam ederken, resmi çağrılı konuk olarak mendilcilerin ülkesinde idi. Yaşanan bu gelişmeler, oynanmakta olan orta oyununun bir parçasıdır.

Diğer yandan Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi Yasal İşler Komitesi’nden bir grup Rum önde gideninin  13 Mart 2009 gününde ATAD’ın önde gidenleri ile resmi görüşmelerde bulundukları saptanmıştır. Bu nedenle alınan karar yeni bir hukuksuzluk örneğidir. 

Tüm bu gelişmelerden sonra Linda David Orams çiftinin savunmanları, ATAD’na 23 Haziran 2009 gününde bir mektup gönderdiler. Mektubun ekinde, Bay Başkanın Rum Yönetimi ile olan yakın ilişkilerini belgeleyen yazışmalar ve haberler yer almaktadır. Bu durumun, yürütülmekte olan davanın bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürdüğü vurgulanmaktadır.

Kıbrıs Türkleri de haklı olarak tepki veriyorlar. Buna karşın başarılı olacaklarını beklememek gerekiyor. Çünkü Türkiye’deki basında konuya ilişkin olarak hiçbir habere rastlanmamaktadır. Bu yaklaşım bazı soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir. İngiliz çiftin konuyu İngiliz Temyiz Mahkemesi’nin değerlendirmesine sunma çabalarının da sürdürülmekte olduğunu sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 35. yılını kutlamaya hazırlandığımız bu günlerde, ders alınması gereken bir durumla karşı karşıya mıyız ne…

Geçtiğimiz ayın başında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonuçları, aradan geçen süreye karşın tartışılmaya devam ediliyor. Bu sonuçlar, ırkçı yaklaşımların yükseldiğinin bir göstergesi olmasının ötesinde de anlam içermektedir. Katılım oranlarının düşüklüğü, bu ülkelerde yaşayanların halen kendilerini Avrupa Yurttaşı olarak da kabul etmediklerini gösteriyor.

Ortak para kullanmanın beraberinde getirdiği pahalılık ve işsizliğin bu sonucun alınmasında birincil etken olduğu görülmüştür. 2010 yılından itibaren, kendi ulusal paralarını kullanma hazırlıklarının da yapılmakta olduğu biliniyor.

Ekonomik daralmaya koşut olarak artan işsizlik, korumacılığı da ön plana çıkarmıştır. Küreselleşme olgusunun çöktüğü noktada yaşanan bu sıkıntılar, AB’nin dağılma sürecini tetiklemektedir. Ayrıca genişleme süreci de durma noktasındadır. Slovenya Hırvatistan’ı, Yunanistan Makedonya’yı ve mendil büyüklüğündeki ülke ise Türkiye’nin üyeliğinin önünde takoz olma görevlerini başarı ile sürdürmektedirler.

Yaşanmakta olan bu gerçeklere karşın, boyalı kutularda boy gösteren bazı AB severleri, gerçeklerden uzak yaklaşımlarla kamuoyu ile bir anlamda alay ediyorlar. Buna hakları olmasa gerek. Ulusal kurtuluş savaşı sırasında ortalık yere çıkan İngiliz severlerle ortaklıkları mı var ne…

Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında Hollanda’da oylarını büyük oranda arttıran Özgürlük Partisi’nin, kısa dönem sonrasında ortalık yere koyduğu yaklaşımları tehlike yaratmaya başlamıştır. Bu ülkede yaşamlarına devam etmekte olan Müslüman nüfusun kendilerini tehdit altında görmeye başladıkları haberleri gelmeye başladı bile.

28 Haziran 2009 gününde mendil büyüklüğündeki ülkede yayınlanan Alithia gazetesinde ilginç bir değerlendirme yapılıyor. Değerlendirme görev süresi dolmuş olan Kıbrıs’taki İngiliz Yüksek Komiseri Bay Millet’e aittir.

Bay Komiser kendisine, “Nerede ise Temmuz ayına girdik. Sayın Bağış, hala iki halk ve iki devletten söz ediyor. Türkiye’nin bilinen tezlerinden geri adım atmadığı görülüyor. Olaylar bu kadar kısa süre içinde nasıl ilerleyecek” sorusunu Bay Millet;

“Uzlaşma yönünde ilerlemeye gerçekten hazır olup olmadıkları, kamuoyu önünde yapılan açıklamalarla değil, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde belli olacaktır. Bu bir test olacak. Her halükarda varacağımız şey karşılıklı ödünler olacak” diyordu. Karşı tarafın ödüne yaklaşmadığı noktada ne gibi yaptırımların uygulanacağına ilişkin hiçbir bulguya rastlanmamaktadır.

İngiltere’nin “Birleşik Federal bir Kıbrıs, (AB içinde olacak olması nedeniyle) kesinlikle bölünmez olacaktır. Biz bunu istiyoruz. Ayrılmaları hiçbir zaman olanaklı olamayacak ‘iki oluşturucu’ devletçiğe sahip (states) Federal bir Kıbrıs istiyoruz. Bu da AB içinde bir siyasi güvencedir” vurgusunu yapıyordu.

Bir hanımın yarım hamile olamayacağı bilindiğine göre, ‘Oluşturucu Devlet’ de ne ola ki… İngilizlerin Ananın Belgesi ile uydurdukları yeni bir tanım mı oluyor ne…

SEVGİYLE  kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi