Peygamberlerin anayurdu..Hak ve batılın mücadele alanı..Din ve mezhep çatışmalarının yaşandığı bir coğrafya Ortadoğu..
Bütün semavi dinlerin doğduğu,insanlığın ve medeniyetlerin kalbi sayılan bir yer Ortadoğu..Birçok kavmin her renk ve dilden ve her çeşit inanç biçimiyle yoğrulmuş renkli bir mozaiğin oluştuğu bir kültür ve uygarlık diyarı..
Hz. Âdem cennetten atıldıktan sonra eşine bu günkü Arafat dağında karşılaştı.
Hz. Musa'nın Yahudi kavmine bıldırcın eti ile kudret helvasını yedirdiği Sina çölü burada…
Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı,
Hz. İsmail'in kurban edilmek istendiği coğrafya yine burası,
Hz. Yusuf'un kuyuya atıldığı,
Hz. Muhammed'in (SAV) peygamber olduğu Ortadoğu..
Daha birçok peygamberin gönderildiği,peygamberlerle kendi kavimleri arasında mücadelenin süregeldiği belalı bir coğrafya..Daha sonra dinler arası ve mezhepler arası savaşların yaşandığı bir yer..Tarihte ve dini kaynaklarda iz bırakan Nemrutlar,Firavunlar,Şeddatlar,Ebucehiller hep bu coğrafyanın asi çocukları..Sayısı onu aşkın Haçlı seferleri burada oldu.Selahaddin-i Eyyübi " Büyük Komutan" unvanını burada kazandı.
PROBLEMLİ BÖLGE
Ortadoğu'da her problemin hem karışanı hem de karıştıranı çoktur. Küresel ve bölgesel düzeyde bölge her zaman yüksek derecede ve geniş kapsamlı problem potansiyeline sahip bir bölgedir. Herşeyi bir yana bırakırsak dünya Petrolunun yüzde 70 bu bölgeden çıkar. Gelişmiş ülkeler sürekli bu bölgeye olan ilgilerini bu yüzden hiç kesmediler.
Filistinliler son asrın en dramatik yaşantısına sahip, en acımasız zulme uğrayan mağdur topluluğu oldu. Yaşı ne olursa olsun bugün her Filistinli, kan-barut ve gözyaşı içinde büyüdüğünü bilir.
Dolaysıyla son asır özellikle Filistinlilere sürgün, askeri işgal, savaş ve soykırımdan başka bir şey getirmedi. İsrail'in Akdeniz sahiliyle Şeria Nehri arasındaki bölge üzerinde hak iddiası var. Bunun için 1897'den beri başlayan tartışma ve çatışma hala büyüyerek devam etmektedir. Yahudiler, her gün biraz daha savaşın şiddetini artırarak yol almışlar.
İSRAİL DEVLETİ
2000 yıldır bir türlü kurulamayan İsrail devleti, ilk kez Tel Aviv'de 14 Mayıs 1948 tarihinde kuruluyor. Karar, İngiltere askerinin bölgeyi terk ettiği ertesi güne rastliyor.Yanı İngiltere devleti,İsrail'e devir teslim yapıyor.
Bütün Araplar,İsrail devletinin kurulmasına tepki gösterirler.Nitekim Filistinliler,bu günü "Felaket " anlamına gelen "El Nakba " günü olarak anarlar..İsrail devleti ilan edildikten bir gün sonra Ürdün,Mısır,Lübnan,Irak ve Suriye orduları İsrail'e karşı savaş açtılar.Ama kısa sürede İsrail onları geri püskürtmeyi başardı.Çünkü,İsrail hem emperyalist ve sömürgeci devletlerden her türlü destek alıyor, hem de devletini ilan ettiğinde başına böylesine bir savaşın açılacağını tahmin ediyordu.O yüzden hazırlıklıydı.
FİLİSTİN KURTULUŞ ÖRGÜTÜ
İsrail devletinin kuruluşunu hazmedemeyen Araplar, kendi aralarında İsrail'e karşı koyacak lider posizyonunda bir devleti seçemediler..Araplar arasında rekabete dayalı bu çekişme 1964 yılına kadar devam etti.İsrail devleti daha da güçlenmiş,kendi varlığını koruyabilecek ordulara,modern silah ve donanıma sahip olmuştu.üçbuçuk milyonluk nüfusa sahip bir ülkeyken bütün Araplara karşı koyabilecek stratejik ve teknik bir güce sahip olmuştu.
1964'de Filistin Kurtuluş Örgütü kuruldu. Kudüste kurulan bu örgüt bütün Arap ülkeleri tarafından hemen tanındı. Ancak o günden bu güne kadar özellikle Amerika'nın Ortadoğu'daki jandarması konumunda olan İsrail tarafından kendilerine tat verilmedi.Kendi vatanlarında devlet olmalarına imkan tanımadı..
Zaman oldu ki Filistinlileri Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında aşırı sağcı ve Yahudi marabası Hıristiyan Falanjistlere toplu katliamlar yaptırıldı.
Zaman oldu ki mıntıka çatışmalarıyla her gün birkaç cinayetle ama yıllarca süren bir soykırıma devam edildi..
Zaman oldu ki evlerini başlarına yıkarak kendilerini toplu tutuklanmalarla hapislere atarken çoluk çocuklarını aç ve açıkta bıraktı.
Zaman oldu ki Filistin şehirlerini kuşatıp onları muhasara altında tuttu…
Hedef, öldürerek yok etmek,yıldırmak ve vatanlarından söküp atmaktı.. Üstelik dünyanın gözü önünde bu mezalimi yaparken kimseye aldırmıyor,kimseyi dinlemiyordu..
Birleşmiş Milletler Teşkilatının kararlarıymış,İşlediği cürüm savaş suçuymuş,Avrupa Birliği karşıymış,İslam Konferansı veya Arap Birliği istemiyormuş..Asla İsrail'in umurunda değildi..O, ne dünya milletlerini takıyor,ne de güvenlik örgütlerini..
Üstelik bu arsız ve yüzsüz devlete karşı dünya, kendi gezegenin onurunu kurtarmak adına da olsa, haksız tarafa güç kullanabilecek olan NATO gibi örgütlerinden de çıt yok..!
Ya bunu yapan bir İslam ülkesi olsaydı, onlarca ülkenin ordularından oluşan koalisyonlar hemen kurulmaz mıydı acaba..? Hemen Irak'ta, Afganistan'da olduğu gibi savaş konumuna geçmez miydiler?
Şimdi dünyanın önünde naaşları yan yana dizilmiş 1300'den fazla İsrail'in katlettiği masum insan var.. Namertlik adına 21.Yüz yıl dünyasının alnındaki en büyük kara leke..!