MENÜ
Erzurum 17°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Pehlivanın Yalancısı
Ahmet Göksan
YAZARLAR
30 Nisan 2010 Cuma

Pehlivanın Yalancısı

“Bizlere miras bırakılan enkazı temizlemek pek kolay olmayacaktır. Ancak geceyi gündüze katarak çalışacak ve bizden sonraki nesillere sağlam temeller üzerine kurulmuş bir istikbal vereceğiz”.

                                                                                                                  Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde genel kanı ve göstergeler Dr. Derviş Eroğlu’nun kazanacağı yönünde idi. Kıbrıs Türkleri, oyları ile bu beklentiye kıl payı ile de olsa olumlu yanıt verdiler. Şimdilerde de tarihin akışını değiştirdiler. Kendi gelecekleri konusunda söz sahibi olduklarını, bütün dünyaya ilan ettiler.

Seçim sonuçları hem içerde hem de dışarıda beklenenin ötesinde geniş yankı buldu. Bir kısım kurumlarla kişilerin sopalarını ellerine aldıklarını da belirtmek istiyoruz. Ki bu tür davranışlara haklarının olmadığının da bilinmesi gerekiyor. İçerideki eleştiri ve tepkileri kızgınlıkla olsa bile demokrasinin bir gereği olarak almak durumundayız.

60 yıla yaklaşan süredir çözülemeyen uyuşmazlığın 2010 yılı sona ermeden mutlaka çözülmesi gerektiği belirtiliyor. Bu görüş, anlaşılır olmanın ötesindedir. Bu söylemle ortalık yere çıkan siyasetçilerin uyuşmazlığı doğru olarak algılamadıklarını söylemek de olası değildir.

Rumlarla Yunanlıların bilinen tutumları nedeniyle uyuşmazlık bir türlü çözülemiyor. Kıbrıs Türkleri ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerine çözüm adına yapılan baskıların küçük bir kısmı karşı tarafa da yapılmalıdır. Uluslar arası toplum böyle bir baskıyı yaptığı takdirde Rumlar, zaman yitirmeden masadan kaçacaklardır. Bunun ötesinde dünyayı kandırdıkları bir kez daha ortalık yere çıkacaktır. Ortalık yerde dolaşanların, yalancı pehlivan oldukları da görülecektir.

Dr. Derviş Eroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi, yalancı pehlivanların saldırılarına neden oldu. Yunanistan’da yayımlanan Ta Nea gazetesi, Türk dış politikasının alınan bu sonuçla darbe yediğine dikkat çekiyor. Yürütülen komşularla sıfır sorun politikalarının iflas ettiğinin de altı çiziliyor.

Bu güne değin Türkiye ile birlikte yürütülen politikaların, seçimin sonucu ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı kabul edilmelidir. Şu anda değişen tek husus uyuşmazlığın çözümüne ilişkin olan bakıştır. Bu sonucu da doğru okumak gerekmektedir.

Kıbrıs Türklerinin verdikleri bu kararı uzlaşmazlık olarak okumamak gerekmektedir. Bu sonuç, adada Türk varlığının sürekliliğinin sağlanmasına yönelik bir duruştur.  Buzağının altında öküz aramalarına gerek olmadığını bilmeleri gerekiyor.

Guardian gazetesi yazarlarından Simon Tisdall ise, “Kıbrıs sorununu çözmek, Türkiye’nin AB üyeliği için ön koşul ise, Kıbrıs Türkleri Pazar günü yaptığı tercihle bu üyeliğin önünü tıkadılar” diye yazıyordu. Bay Tisdall, Türkiye’deki siyasi iktidarın bazı gereksiz tartışmalara girdiğini, bazı konularda kurumlarla kavgalı olduğunu belirtiyor.

“Türkiye’nin AB üyeliği umutlarının soluklaştığı bir dönemde, Başbakanın bir hamle yapması gerekiyor. Kıbrıs sorununu bu yılın sonuna kadar çözmek üzere tek taraflı olarak atacağı bir adım, cesur bir başlangıç olurdu doğrusu. Hatta bunu gelecek ay Atina’ya yapacağı ziyarette bile açıklayabilir” diyerek yol göstermeye kalkışıyor.

Geçtiğimiz haftanın sonunda İzmir’de bir dizi güzel etkinliğe katılmış bulunuyoruz. Balkan ülkelerinden gelen yazarlarla değerlendirmelerde bulunduk. Anadolu coğrafyasının dışında Türk olarak yaşamanın zorlukları biliniyor. Buna karşın arkadaşlarımız mücadelelerini sürdürmekte kararlı olduklarını dillendirdiler.

Yugoslavya dağılmadan önce Sırplar ve diğer unsurların ağır baskılar uyguladıklarını dillendirdiler. Dağılma sonrasında oluşan yeni yapılarda baskıların azalması bir yana her geçen gün daha da arttığını belirttiler. Sırplarla Amerikalıların baskılarını örnekleri ile anlattılar.

Kıbrıs Türkleri ise dışarıdan yapılan bütün baskılara karşı direnmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı seçiminde alınan sonuç, bu direnişin en somut göstergesidir. Devletleri tanınmıyor olsa bile Kıbrıs Türkleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, Balkan coğrafyasına göre özgür olarak yaşıyorlar.

Dün yaşananları unutmadan oylarını kullanan Kıbrıs Türkleri, uluslararası topluma da gereken mesajı verdiler. Bundan sonra yapılması gereken, uygulanan bütün dış baskıların kırılması ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıtılması olacaktır.

Rum Ulusal Konseyi’nin cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu günlerdir değerlendiriyor. Toplantı sonrasında aldıkları bir kararla, Rumların Mal Tazmin Komisyonuna başvurmaması isteniyor. Başvuruyu da çok tehlikeli bulduklarını açıkladılar.

Seçim öncesinde Kıbrıs Türk Ulusal Kurulu’nun oluşturulacağı açıklanmıştı. Bu kurulda görev yapmak bizler için büyük bir onur olacaktır. Ulusal Kurul’a işlerlik kazandırmak zorunluluktur. 

Gelinen bu noktada uluslararası toplumun Kıbrıs Türklerinin haklarını teslim etmeleri gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi