“Bu davayı kazanmak artık bizim için bir onur meselesi olmuştur. Büyük Türk milletinin kanını taşıyan biz yüz bin Türk ne bugün ne de yarın atıldığımız ve ant içtiğimiz bu zorlu uğraştan gerileyecek değiliz”.
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Kıran kırana geçen bir seçim dönemi artık gerilerde kaldı. Yedi adet adayın katıldığı seçim sonrasında hepsinin ipi göğüslemesi elbette olanaklı değildi. Adanın bilinen tarihinde dokuz adet kral tarafından yönetildiğinin unutulmaması gerekiyor. Köprülerin altından akan sular ve oluşan yapılar şimdilerde bu kadar kralın olmasına izin vermemektedir. Demokrasinin bir güzelliği de bu olsa gerek.
Geçtiğimiz Pazar günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılmış olan cumhurbaşkanı seçimini Dr. Derviş Eroğlu kazandı. Bu sonucu şaşırtıcı bulanların olması son derece doğaldır. Doğal olmayan ise yapılan bu seçimi, Ankara’nın bir ilçesindeki seçmen sayısı ile karşılaştırmaktır. Bunun ötesine geçerek boyalı kutularda boy göstererek sonucu küçümsemektir. Destek verdiğiniz aday bu seçimi kazanmamış olabilir. Böyle bir sonuç hiçbir kimseye seçimi küçük görme hakkını vermez. Bu yaklaşımı saygısızlık ötesi olarak bile alamıyoruz.
2004 yılında yapılmış olan referandum sonrasında verilen sözlerin tutulmamış olması bu sonucun çıkmasını sağlamıştır. Bu günlere gelineceği, bir yıl önce yapılmış olan milletvekili seçimlerine de yansımıştı. Aradan geçen zaman diliminde mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenlerine söz geçiremeyen AB, bu sonuçların oluşmasını tetiklemiştir.
Yine bu dönemde AB, Yeşil Hat Tüzüğünü, Yeşil Halt Tüzüğüne çevirmiştir. Bunun ötesine geçerek Kıbrıs Türklerinin onuru ile oynanmıştır. Seçim sonrasında tüzüğü görüşeceklerini ilan ettiler. Gelinen bu noktada, Brüksel’deki lahana tarlalarında gezinmekte olanların adada var olan bu hukuksuzluğu ortalık yerden kaldırmaları gerekiyor.
Bu günlere gelinme nedenlerinin başında AB’nin anti demokratik yapısının geldiğini de söylemek olasıdır. İrlanda İşçi Partisi üyesi Pedraig Mennion, bu yaklaşıma açıklık getiriyor. Birliğin güçlü olan ülkelerinin sömürgeci geçmişleri ve büyük ekonomileri ile geniş bir AB içinde güçlerinin azalmasını istemiyorlar görüşünü öne çıkarıyor.
Sömürgeci geçmişleri yadsınamaz olan AB ülkelerinin böyyükleri, mendil büyüklüğündeki ülkenin başına bir türlü söz geçiremiyorlar. Rum Yönetimi de bu sömürgeci yaklaşımlardan fazlası ile etkilendiğinden olacak, “tek egemenlik ve tek devlet” diyerek ortalık yere çıktı. Bu ısrarlarına Kıbrıs Türkleri oyları ile şamar gibi bir yanıt verdi.
Bunun ötesine de geçerek uluslararası topluma da almaları gereken mesajı da verdiler. 1970’li yılların ortalarından başlayan görüşmelerde iki ayrı devletin kurulması olgusu öne çıkarıldı. Nedeni ise Kıbrıs Rumlarının Yunanistan’ı da arkalarına alarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmalarıdır. Bu nedenle uluslararası toplum da iki devletli yapıyı kabul etmek durumunda kalmıştır.
Aradan geçen zaman diliminde AB ülkeleri yeni bir hukuksuzluğa da imza atmaktan çekinmedi. Mendil büyüklüğündeki ülkeyi kendi içlerine aldılar. Bunu yaparken de uluslararası anlaşmaları yok saydılar. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olan İngiltere ile Yunanistan’da suçüstü yakalandılar. Şimdilerde de Türkiye Cumhuriyeti’ni bu suçlarına ortak edebilmek için çabalarını sürdürüyorlar. AB’ni hukuksuzluk merkezi olarak görmek gerekiyor mu ne…
Türkiye Cumhuriyeti’ne bu nedenle “Kıbrıs uyuşmazlığını çöz” diye her toplantıda ve fırsatta baskı uyguluyorlar. Hiçbir Türk hükümetinin böyle bir tuzağa düşmeyeceğinin de artık görülmesi gerekmektedir. Anadolu’nun güzel insanları, hükümetlere kurulan bu tuzakları her zaman bozmuştur. Bundan sonrada bozacaktır.
Anadolu’nun ayrılmaz bir parçası olmaktan büyük bir onur duyan Kıbrıs Türkleri, bu güvence ile oylarını kullanmışlardır. Kıbrıs adasında kalıcı olduklarını bütün dünyaya kanıtladılar. Dünya ile nasıl ve hangi koşulda bütünleşeceklerinin de mesajını verdiler. Önümüzdeki yeni dönemde, ekonomilerini güçlendirerek, kimseye muhtaç olmadan aydınlık yolda yürüyeceklerdir.
Ulusal egemenlik bayramını kutladığımız bu günlerde, Kıbrıs Türkleri, ulusal egemenliğin ne olduğunu, verdikleri oyları ile gösterdiler. Ülkelerine de sahip çıktıklarını da gösterdiler. Verilen bu dersin doğru okunması gerekmektedir…
SEVGİ ile kalınız…