MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Boşluktaki Barış
Ahmet Göksan
YAZARLAR
1 Ağustos 2009 Cumartesi

Boşluktaki Barış

“Ey Kıbrıs Türkü!

            En ulvi vazifen, ilim ocağımızın imdadına koşmaktır. Biliyorum, aşacağımız çok sarp ve çetin maniler vardır. Fakat unutma ki, bizim neslimiz, aşılmaz zannedilen yollarda yürüyerek gayesine varan bir milletir. Bu dava, memleket davası, gençlik davasıdır. Bizi kurtaracak milli bir mücadeledir”.

                                                                                                                 Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Kıbrıs sorununa çözüm bulma görüşmelerinde bulunduğumuz nokta konusunda farklı açıklamalar yapılıyor. Bu tür açıklamalar, iki toplum arasında var olan ve her geçen gün erozyona uğrayan güven bunalımını da körüklüyor. Bunun nasıl aşılacağı konusunda çok ciddi çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Karşılıklı geçişlerin başlatılması ile bunalımın aşılacağı umut edilirken tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. İlk günlerde meraktan kaynaklanan dürtülerle sınır kapılarında yoğunluğun yaşandığı biliniyor. Çok kısa bir süre sonra umutların yeşermeden solduğu görüldü.

Bire bir ilişki ve görüşmelerde her şey tozpembe görülüyordu. Abartılı da olsa gerçek bu idi. İlişkilerde sorun yaşanmadığına göre sorunu çözmek  de kolay olacaktı. Beklentilerin en üst noktaya  ulaştığının sanıldığı anda, toplum temsilcileri barış adına masaya oturmak zorunda kaldılar.

Soruna dıştan bakanların baskıları ile 03 Eylül 2008 tarihinde görüşmeler başlatıldı. Dıştan bakanlar, aslında sorunun parçası idiler ve sorunu kendi lehlerine çözmenin çabasında idiler. Büyük beklentilere karşın Rum tarafında yapılan bir kamuoyu araştırması pişirilmekte olan çözüm aşına buz gibi suyun dökülmesine neden oldu.

Filelefteros gazetesinde yayınlanan bir araştırmaya göre, ankete katılanların %72’si iki temsilci arasında yürütülmekte olan müzakerelerden sonuç alınamayacağına inanıyorlar. 18 yaş üzerinde 623 kişi arasında yapılan bu anketle gerçekler de su yüzüne çıkmış oluyor. Daha da ileri gidilerek doğrudan müzakerelerle çözüme yaklaşılamayacağı görüşünde birleşiyorlar.

Benzer bir çalışmanın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de yapılması sonrasında benzer bir sonuçla karşılaşmak olasıdır. Yaşanmakta olan güven bunalımının temelinde mendil büyüklüğündeki ülkenin başı olduğunu yinelemek durumundayız.

Bay Hristofyas görüşme masasından kalktıktan sonra soluğu Kilisede alıyor. Faneromeni Kilisesinde papaz olarak değil öğütmen gibi konuşuyor. Konuşmasında, “Kıbrıs Türk tarafının çözüm sonrasında oluşacak devletin şekline ilişkin görüşlerinin Kıbrıs Rum tarafındakinden taban tabana zıt olduğu  bir gerçektir. Türk tarafının bu tezinin olduğunu biliyoruz ve bunu kabul etmiyoruz” diyordu.

Gelinen bu noktada çözüm umutları, ortalık yerden kalkmış oluyor mu ne…

BM adına görüşmeleri izlemekle yetinen Genel Sekreterinin Özel Temsilcisi son günlerde basına sıkça açıklamalarda bulunuyor. Yine aynı gazetedeki açıklamasında, “Kıbrıslılar geleceklerine kendileri karar vermelidirler. Ben Avustralya’lıyım, bu sorun bitiği zaman kendimi rahat hissedeceğim ve ülkeme döneceğim” diye konuşuyordu.

Bay Downer, ilginç bir kişidir. En azından görüntüsü böyledir. Bir yandan Özel Temsilci görevini sürdürüyor diğer yandan da ticari ilişkilerine ve bağlantılarına devam ediyor.

Kıbrıs’taki mülkiyet konusunun çözülemeyeceğine inanıyor. “Kimse küresel bir kriz ortamında mülkiyet konusunu çözmek için 20 milyar dolarlık bir çekle kapınızda olamayacak. 20 milyar dolar Kıbrıs’ın tümünün iş anlamındaki değeridir” diye konuşuyordu.

Mülkiyet sorunu çözülmeden Kıbrıs sorununun çözülemeyeceği genel bir kanıdır. Bu nedenle görüşmecilerin çabalarının boşa çıkmakta olduğunun şimdiden kabul edilmesi gerekmektedir. Bay Downer’e göre Zimbave’de Darfur’da insanlar açlıktan ölürken Kıbrıs’a mal mülk için para ayırmak BM’in gündeminde olmayabilir.

Birleşik Amerika Devletleri Dışişleri Bakanlığı Müsteşar yardımcısı Mattheus Bryza ise Kıbrıs’ta yürütülmekte olan sürecin çökmesi halinde yeniden dirilmesinin zor olacağına inanıyor. 50 yılı aşkın süredir yapılan tüm görüşmelerin çöküş nedenlerini anlamış mı ne…

Dora Bakoyanni uzun süredir sürdüğü sessizliğini sonunda bozdu. Yunanistan’ın Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğini söyledikten sonra, “Türkiye anlaşmaları uygulamak zorundadır. Türkiye Aralık ayında tüm AB ülkeleri tarafından denetlenecektir. Ancak kabadayılık Avrupa’da işlemez” diye ekliyordu.

SEVGİ ile kalınız…

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi