Dostoyevski “Tanrı yoksa her şey mübahtır” diyor…
İmamı Rabbani ise Tanrı’yı ötelerin ötesi olarak tarif ediyor…
İnananlar kutsuyorlar…
Halbu ki…
Kut’un bizatihi kendisi Tanrı…
Kutsalın kaynağı…
Bu yüzden de…
Kutsanan her ne varsa, kaynağı ilahi olduğundandır…
Zamanlar… Mekanlar… İnsanlar…
Bir müddettir Erzurum’un tarihi kesitlerini aktarıyoruz…
Türbeleri, camileri, çeşmeleri vs…
Hasılı kutlu yerleri…
Ciddiye alıyoruz…
Bir filozof, taşları tarif ederken…
“Kaya, insanlığının güvencesizliğini aşan bir şeyi; mutlak bir varlık tavrını gösterir. Sağlamlığı, hareketsizliği, büyüklüğü... hepsi bir defada, cezbeden, korkutan, çeken ve tehdit eden bir şeyin huzurunu bildirir…Bu sözcükleri Latince fascinans ve tremendum'a koyarsak, Rudolf Otto’nun kutsal için sözcüklerini elde ederiz. Normal bir taş dikkatimizi çekmeyecektir; kutsal bir taş ise huşu ve korku doğurur” diyor…
Bu sadette tarihi eserlerimize bakmaya ne dersiniz…
Öyle değil midir?
Günümüzde ciddi ölçekte para akıtıp yaptırdığınız bir çeşmenin karşısındaki tutumunuzla, tarihi olanı kıyaslayınız lütfen…
Kutsadığınıza haşyet ile yaklaşırsınız…
***
Gürcü Kapı semtindeki Hacı Mehmet Çeşmesi de (Gürcü Kapı Çeşmesi) bu kıvamda değil midir?
Yönelenler hissedeceklerdir…
Üzerinde çok güzel bir kitabe bulunuyor…
10 satırdan müteşekkil…
Şunlar kayıtlı…
Bu çeşmeyi yaptıran, hayır ve iyilikler sahibi Hacı Mehmet İbn-i Ali'dir.
Allahın rahmeti onların üzerine olsun. Büyük ihtiyaçlardan dolayı ve “her şeyi sudan yarattık” hükmünce Allahın rızasını kazanmak gayesi ile Ayaz Paşa Güher. Yurdu ve havalisinde yer kazarak elde ettiği suyun Deyya-ı pınar yakınında yaptırdığı, Savacaktan akmasını şart koşarak ve adı geçen şehrin sur dışında ve etrafında, Hasankale’sinde bazısını tamir ettirdiği ve bazısını yeniden yaptırdığı 12 ve toplam 60 adet çeşmeler yaptırdığı, ayrıca 5 de Su mecrası yaptırmış ve yeniden 2 Mescid, namazgahlar ve abdesthaneler ve tuvaletler yaptırmıştır. Gelirleri bunlara ve Hasankale’deki evkafına sarf edilmek üzere Erzurum’da Tebriz ve Gürcü Kapılar dışında 142 adet dükkân ve han odaları, ambarlar da yaptırmıştır. Zaman geçtikçe vakfedilen bu hayır ve içtimai yardım müesseseleri tamire (muhtaç), olursa o civardaki halkın hepsi bunlara nezaretle ve kontrolle mükelleftir. Bunu yapmazlarsa Vâkıf’ın laneti (onların üzerine olacaktır). (Bu taşa yazılanlar) Evkaf İdaresi’ndeki Anadolu Muhasebesi’nde kayıtlı bulunan vakfiyesinde hulâsa edilmiştir. (Hacı Mehmet Evkafını) M.1723 yılında tesis etmiştir.
***
Okuyunca “Mâşaallah, bârekallah” demekten kendinizi alamıyorsunuz…
Hacı Mehmed Ağa’nın Erzurum’da pek çok çeşme, abdesthane, tuvaletler gibi su ile ilgili hayır müesseseleri tesis ettiği gibi mescid ve namazgâhlar da inşa ettirdiği anlaşılmaktadır.
Yaptırmakla da yetinmiyor, bunların yaşatılabilmesi için de çok sayıda dükkân ve han odası vakfediyor…
Başta söyledik ya…
Kut’un kaynağını keşfetmişlerden Mehmed Ağa…
Bu çeşmenin Erzurum çeşmeleri içerisinde ayrı bir özelliği bulunuyor…
Tek mermer kitabesi olanıdır…
Bir çok kısmı hasar görmüştür…
Vakfiyede önemli bir kayıt bulunuyor…
Maksadın dışına taşılması, yahut hakkıyla sahip çıkılmaması durumunda ilgilileri vakfın lanetine uğrama sonucuyla muhatap kılmıştır…
Ne büyük mesuliyet…
Günümüzde şehir şebekesine bağlı olarak suyunun akıtılması böyle bir sonucu doğurur mu?
Öyle ise…
Sorumlusunun vay haline…