Fetih Camii’nin öyküsü hayli ilginçtir…
Burası çok önceleri bir Ortodoks kilisesi…
Ahalinin ibadeti için ihdas edilmiş değil, Rus işgali dönemlerinde kilise olarak bir müddet işlev görmüş…
Onun dışında da hiçbir zaman ibadete açık olmamış…
Erzurumluların bir çoğu burayı bilmezler bile…
Demirciler çarşısı içinde, etrafında demir hurdacılarının yoğunlukla bulunduğu bir mekan…
1997 yılında dönemin Yakutiye Belediyesi tarafından bütün restorasyon masrafları karşılanarak Camii haline getirilmiş, o günden bu yana da, aralıksız olarak Fetih Camii adıyla Müslümanların ibadet mekanı olarak işlev görmekte…
***
Burayla ilgili anlatılan ilginç bir hikaye vardır…
Derler ki, bu muhite yakın yaşayan yaşlı iki Erzurumlu vardır…
Birisi bayan diğeri erkek…
Yaşları yetmişi aşkın…
Birbirlerini tanımazlar…
İkisi de oldukça inançlı, ibadetlerini ve taatlerini eksik etmeyen tipler…
Bunlar üç yıl Ramazan ve Kurban Bayramlarının ilk günü aynı rüyayı görürler…
Öyle ki…
Çok açık, çok net…
Bir zat bunları evlerinde ziyaret ederek, falanca adreste şu isimde bir şahıs var, Ona git benim selamımı söyle, birlikte Fetih Camii’nin olduğu yere gidin ve 41’er tane Yasin-i Şerif, 41’er tane de, Fetih suresini okuyup niyazda bulunun…
Niyazınız şu olsun: “Allah’ım rüyamızda bizi yönlendirenin hatırı için burayı Müslümanların secdegahı yap”
Evet…
İki farklı insan, ikisi de üç sene aynı rüyayı görürler ve ancak üçüncüden sonra birbirlerini bulurlar…
Rüyaları aktarırlar ve derhal söyleneni yaparlar…
Birkaç sene öncesine kadar hayatta olan bu şahısların anlattığına göre, bundan hemen sonra metruk ve bakımsız haldeki bu yer, belediye tarafından restore edilerek Camii şekline çevrilir…
***
Olaydan Belediye Başkanı dahil, hiç kimsenin haberi olmamıştır…
Yaşanan bu hadise sonrası çok sıkı yakınlık kuran bu iki güzel insan, uzun süre bu sırrı saklamışlar; bir gün ortak bir dostlarına anlattıktan sonra olay aşikar olmuştur…
Bu yüzden de, bu camide namaz kılmak bu rüyayı ve ardından yaşananları da düşününce fazileti yüksek olarak kabul edilmektedir…
Camiinin bu hale gelmesinde katkısı olanlardan Allah milyon kere razı olsun…
İbadet edenlerden de…
Yapının inşa tarihi belli değildir…
Sadece bir kitabenin son kısmında belli belirsiz bir 1850 tarihi okunmaktadır…
Ki, bu da bizim tezimizi doğrular mahiyettedir.