Her milletin istikbali, kuşkusuz gençliğidir.
Ülkeleri idare eden kadrolar askeri, sivili ve siyasetçisi yeri ve zamanı geldiğinde yönetim nöbetini kendi gençliklerine devrederler. Onlar da kendilerinden sonrakilere.. Bu devridaim, her ülke için sürekli çalışmaktadır.
O halde, gençliğini çok yönlü ve kaliteli yetiştiren ülkeler,çağımızın gelişmiş ülkeleriyle her alanda yarışabilirler ve ülkelerinin at başı yarışını kazanırlar. Daha önemlisi uluslar arası temsilde öne çıkarlar..
Bunun için, çok iyi bir gençlik yetiştirmek her zaman görev başındaki kadrolara düşer. Ama iyi bir gençlik nasıl yetişir, biraz da ona bakalım...
Gençlik derken kimleri kast ediyoruz..? Önce ona bakalım: Belirli bir yaş grubunda olup tarımda, sanayide ve diğer çalışma ve iş sektörlerinde çalışan gençlik te okulda okuyan gençlik de aynı..O zaman bunları bütünüyle çağa göre yetiştirmek temel görevimiz..Bu görevimizi yapıyor muyuz? veya şöyle soralım Gençliği iyi yetiştirmek devletin temel görevi değil mi?
İsterseniz son sorudan başlayalım :Ülkede Eğitim ve öğretim devletin en hayati bir görevi..Ama mevcut sistem içinde devletin bu görevini yerine getirdiğine inanamıyorum.Çünkü eğitim ve öğretimimiz, üzülerek ifade edeyim ki param parça..! Bu alanda Özel ilköğretimler, özel liseler var.
Yetmiyor; özel üniversiteler ve vakıf üniversiteleri var.
Bunların ötesinde dershaneler, dershaneler, dershaneler...Devletin eğitim ve öğretim kurumları maalesef bunların çok gerisinde..! Bu yüzden devlet okullarında okuyan ve parası olmayan öğrenciler, özel okul öğrencileri kadar ne öğrencilik hayatında, ne de iş hayatında aynı şansa sahipler...
Zenginlerin gazabına uğramamak için bu parantezi bilerek açmıyorum.
Yazının baş tarafında da değindik; gençlik sadece okulda okuyan gençlerimizden oluşmuyor..Mecburi olan ilköğretimden sonra okumayan hatta kırsalda ilköğretim bile okumayan gençlerimiz de gençliğin bir parçası..Bunlar genelde köyde tarım, şehirde sanayi ve bedensel çalışma gerektiren diğer hizmet sektörlerin işçisi olarak çalışırlar. Bu sahadaki gençliğin yaygın ve çıraklık eğitimiyle yetiştirilip, işve meslek alanlarına kazandırılması gerekir.bu husus devlet tarafından sıkı bir şeklide yapılması gerekirken yapılmıyor...!
Haydı bu gençliği ihmal ettiğimizi kabul edelim ya mektepli gençlik.
O mektepli gençlik ki sayısı Allah'a şükürler olsun etrafımızdaki birçok ülkenin nüfusundan bile fazla...Yaklaşık 17 milyon.! Ülkemizin en büyük serveti..Dünyada nüfus oranına göre hiçbir ülkeye nasip olmayan mükemmel bir potansiyel...Geleceğimizin garantisi ve medarıiftiharımız...!
Ancaaak bu servetimizin değerini bilmiyoruz..
Onları bile bile bazen heba ediyoruz..Çocuklarımızı çağa göre hala yetiştiremiyoruz, onların karşısına idealize edilmiş hedefler koyamıyoruz.Onlara vizyon ve misyonlarımızı belletmiyoruz hatta onları üniversitelere koymayı,okumak isteyenleri okutmayı bile beceremiyoruz..
Her yıl sınavlara aldığımız 2 milyon öğrenciden sadece bir kısmını üniversitelere yerleştiriyoruz. Ya geriye kalanları..Onlar da sokaklara terk edilmiyor mu ?Okulsa okul olmadı, iş ise zaten yok..Peki ne olacak ordular haline gelmiş bu boş ve işsiz gençliğin haline..?Hanı Devlet Planlama Teşkilatımız var, hanı stratejik ve ulusal hedeflerimiz ve amaçlarımız var..Hanı muasır devletleri her alanda yakalamak için ulusal politikalarımız ve planlarımız var..?...
Allah aşkına! Çocuklarımızın değerini ne zaman anlayacağız ?
Onları şu ülkenin geleceği için ne zaman belirli bir plan ve politika içinde el alem gibi sıkı bir eğitim ve öğretimden geçirip hazırlayacağız? Biz de çok iyi biliyoruz ki okul dışındaki gençliği kendi haline bırakıp ihmal ederek, okuldaki gençliği bölük pörçük ederek bir yere varılamayacak..! Hiç düşündük mü?
11 yıl boyunca okullarda okutup üniversite kapısına kadar getirdiğimiz çocuklarımızı seçme sınavına sokarken niye öğrettiğimizden soru sormuyor, sınav yapmıyoruz da dershanelerin veya bu işin ticaretini yapanların sorularından sınav yapıyor ve devlet olarak onlara ram oluyoruz.
Ya öğrettiğimiz gibi soru sormamız veya soru sorduğumuz tarzda öğretmemiz devlet olarak gerekmiyor mu?
Dershanelerle okul müfredatı arasında gençliğimizi bunaltmaya hakkımız var mı?
Diğer yanda, parası olmayıp dershanelere gidemeyen sadece okul müfredatı ile kalan öğrencilere ne demeli.Eğitimde eşitlik bu mu? Eğitim ve öğretimde devletin görevi ve rolü böyle mi olmalı?
Üniversite sınavları ülkemizde hala büyük bir sorun olmaya devam ediyor..Okumak isteyenlerin tamamını okutamadığımız gibi, kabiliyeti ile veya almış olduğu profesyonel özel eğitimlerle öne çıkan çocuklarımıza da "sen filan fakülteye giremezsin, sen girersin, şurayı tercih edersen şu kadar puanın kırarım.." gibi oyunlarla ekarte etmeye çalışıyoruz..!Şimdi avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum..
Beyler, yazıktır yazık.!
Şu necip Milletin çocuklarını bu hale getirmeye asla hakkınız yok..
Gençliği bir bütün hale getirmek millet adına sizin boynunuzun borcu..
Onlara her ülkenin idarecileri gibi stratejik planlar, hedefler ve amaçlar tespit etmek, onlara akıl,bilim ve çağdaşlık çizgisinde bir yol haritası tayin etmek sizlerin temel görevi...
Daha yalın ifadeyle Allah'ın bize verdiği gençliğe sahip çıkalım...
Sahip çıkmazsak yarın Allah da bizden hesap sorar, Millet de, tarih de..!