TUNCELİLERİN aldığı yardımların, önümüzdeki mahalli seçimlerin arifesine denk gelmiş olması, kimine göre bir “tesadüf”, kimine göre de “seçim özendirmesi”… Bu denk gelmeler devam ederse, sırada hangi ilimiz var acaba?
Eğer hakikaten bir tesadüfse, darısı bizim fakir fukaranın da başına; ama eğer seçim özendirmesiyse, “çantada keklik” olduğu için bizim Erzurum’un pek şansı yok gibi…
* * *
İSTER tesadüf olsun, ister seçim özendirmesi; sonuçta beleş buzdolabı, beleş çamaşır makinesi, beleş elektrikli süpürge…
“Beleş”; yani alın terinin mahsulü değil!
* * *
İKİYE bölünmüş buralardakiler: Bir kısım, beleşçiliğe karşı; bir kısım da, devletin taze zenginler tarafından nasıl sömürüldüğünü vurgulamak için diyor ki:
“-Biraz da fakir fukara yesin!”
* * *
SİZİ bilmem ama…
Benim kulağıma pek hoş geliyor; bu “Biraz da fakir fukara yesin!” iğnelemesi…
Fakat şu “beleşçilik” gelmiyor mu aklıma… Fukarada olsalar, hazmedemiyorum alın teri içermeyen kazanımlarını.
* * *
DÜŞÜNMEDEN edemedim…
Bu yardımların içerisine az biraz dahi olsa “alın teri” karıştırılamaz mı acaba?
* * *
MUSTAFA Elmacı adında, Seydişehirli bir arkadaşıma sordum:
“-Bu yardım işlerine alın teri nasıl katılabilir?” diye…
Meğer onu da rahatsız ediyormuş. O da çok kafa yormuş. Dedi ki:
“-Ağaç ektirilebilir.”
* * *
DAĞITSALAR onar onbeşer fidan her eve…
Bunları dikenlere, bir buzdolabı… Bunları seçime kadar sulayanlara, bir çamaşır makinesi… Bunları gübreleyenlere, bir süpürge…
Neden olmasın?
* * *
BIRAKINIZ bir tarafındaki kılları ağarmış kocamışları… Alın teri ile kazandığını yemenin keyfi tattırılsa sadece körpe çocuklara, bu bile yeter.
Yani, “beleşçiliğe alıştırılmasalar” çok küçük yaşlarda… Bir işe yaradıklarını hissetseler; özgüvenleri gelişse…
Emek verdirerek, yaşadıkları toprakları daha da sevmelerine vesile olsak…
* * *
BOŞVERİN, biz yine ta en başa dönelim:
“-Biraz da fakir fukara yesin!”