Kabahat İneklerin
9/14/2008
Şükrü Paşa
8/25/2008
H |
Hafızlar, önlerine kurulu bu bilgisayarın ekranından okusalar Kur’an-ı Kerim’i…
Okunan ayetler, Caminin uygun yerlerine monte edilmiş olan bu iki dev LCD ekran vasıtasıyla cemaate izlettirilse…
Hatta bir okuyan olmadığı zamanlarda da güzel sesli hafızların CD’lere okudukları sureler yayınlansa…
İsteyen mukabelesini önündeki Kitap’tan isteyen de bu dev ekranlardan yapsa…
Dinleyenler, hafızın kimi zaman hiddetli kimi zaman da yumuşak okuduğu ayetler ile manaları arasındaki ilişkiyi idrak etse…
Okunan ayetlerin Türkçe mealleri altyazı olarak bu LCD ekranlardan Arapçası ile eşzamanlı yayınlansa…
Cami’den çıkan sıradan birisi de, dışarıda gezen ve okunan Kur’an-ı Kerim’den etkilen bir turistin, “Ne diyor Allah okunan bu ayetlerde?” sorusu karşısında apışıp kalmasa…
Ve bizim Lalapaşa, teknoloji donanımlı cami olarak bütün ülkeye nam salıp, örnek olsa…
Mesela yani…
* * *
ADAMIN biri, kötü yoldan kazandığı parayla bir inek almış, ama yaptığından utandığı için çok da pişman olmuş. İyi bir şey yapmak için de ineği, o zamanlar aşevi işlevi de gören dergahlardan birine bağışlamaya karar vermiş.
Gitmiş Hacı Bektaş Veli’ye; anlatmış durumunu…
Hacı Bektaş Veli:
“- Bu inek helal değil; biz kabul edemeyiz.” diyerek, reddetmiş hediyeyi.
Bunun üzerine adam da, Mevlevi dergahına gitmiş.
Ama Mevlana kabul etmiş.
Adam, aynı ineği daha önce Hacı Bektaş Veli’ye sunduğunu ama onun kabul etmediğini, söylemiş Mevlana’ya.
Mevlana:
“- Biz, bir karga isek; Hacı Bektaş Veli, şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz! O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz de, o etmeyebilir.” demiş.
Üşenmemiş adam, kalkıp tekrar Hacı Bektaş Veli’nin dergahına gitmiş ve Mevlana’nın hediyeyi kabul ettiğini söylemiş:
Hacı Bektaş Veli de:
“- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzen bir damlayla bizim gönlümüz bozulabilir, ama onun engin gönlü kirlenmez. Bunun için hediyeni kabul etmiştir.” demiş.
* * *
BİRBİRLERİNİ yermeyen, kırmayan; dostlarının sözlerini iyiye yoran, yücelten; böylesine bilge insanlar nerede şimdi?