Devlet politikalarına eyvallah..Kimsenin diyeceği fazla bir şey yok..İşin uzmanları öyle uygun görmüşler veya devlet büyüklerimiz öyle rıza göstermişler, o yüzden öyle yapılmış deyip geçiyoruz.
Bu adam neden bahsediyor deyip sakın yılgınlığa düşerek yazıdan kopmayın, bakın nelere şahit olacaksınız..
Yazının sonunda eminim ki devletin harcamalarına benden daha fazla hayıflanacaksınız ve benim kafamda oluşan istifhamların aynısı sizin kafanızda yer edinmiş olacaktır. Bir örnek sunacağım;
Yıl Ağustos 1966 ..Varto depremi.. Konutu oturulamaz duruma gelen hak sahipleri için 43 yıl sonrada olsa, deprem konutları yapılmıştır.
Başka yerlerde nerede ve nasıl yapılmış bilemem ama, benim yapıldığına şahit olduğum yer Erzurum’un Hınıs ilçesi..Şehrin Muş istikametine olan çıkışın arka tarafında geniş bir düzlüğe yapılmış..
Eskiden bu alanda at yarışları yapılıyormuş..Yüzlerce konutlardan oluşan bloklar, gruplar halinde ayrı ayrı yapılmış..Birbirlerinden farkı, kimisi iki katlı, kimisi de 3 katlı olarak yapılmış, bir de dış yüzeye kullanılan farklı renkteki boyalar farklı..Meğer her blok gurubu, bir köye ait konutlarmış..
Yanı birçok köy, deprem konutlarını kendi köyleri yerine şehir merkezinde bu geniş düzlüğe yapılmasını istemişler...Asıl problemde zaten buradan ortaya çıkmış..Çünkü evdeki Pazar çarşıya uymamış..!
ŞİMDİ DE KÖY YAŞAMINIA VE GEÇİMİNE BAKALIM
Köylünün klasik olarak devam ede gelen kalıplaşmış, standart bir yaşama ve geçinme biçimi var. Aynı zamanda gelişen çağa göre, çağın getirdiklerine göre klasik yaşamına kattığı yenilikler olur.
Köylünün köyde oturduğu konutu olur, konutunun yanında ve yöresinde hayvanların barındığı değişik ölçeklerde küçük ve büyük baş hayvanlar için ayrı ayrı ahırları var. Ayrıca hayvan için yem olarak kullanacak ot, saman, küspe vesaire için yapılmış merekler olur merekler...
Köylü beslediği yüzlerce hayvandan tabii ki sütünü,yağını,peynirini kendi geçimi için temin eder,fazlasını ise satarak kendi yıllık gelirine katar..
Köylünün uğraşı alanı sadece bu kadar mı?
Hayır..Kapısının önünde genelde “Ahpun “denilen verimli ve bakımlı tarlası olur tarlası..
Bu tarlaya bostan eker,her türlü sebze ve meyvesini taze taze bostanından koparıp sofrasına taşır, fazlasını pazarlara götürür..Yine köyün yanında ve yöresinde harmanları olur, ot tayaları olur.
Kısaca herkesin köy sınırları dâhilinde kendisine yetebilecek miktarlarda tarları ve çayırları olur. Bütün bunların bakımı ve dikimi köylünün nasırlı elleriyle ve alın teriyle meydana gelir.
Görüldüğü gibi köylünün geçimi, hayvancılığa ve tarıma dayanır. Dolaysıyla günlük olarak, sezonluk olarak ve yıllık olarak köylü kendi yaşamına bir standart getirmiştir. Hangi işi ne zaman, nerede ve nasıl yapacağını bilir.
KÖYE TAŞINAN ŞEHİR USULLERİ..
Diğer tarafta şehir merkezine yakın olan köyler ile ulaşım sirkülâsyonu yaşayan köyler kendi hayatlarına ilaveten şehirdeki yaşam için gerekli olan birçok şeyi de zaten köye getirmişler.
Artık birçok köyde tandırda veya saçta ekmek pişirilmiyor, şehirden fırın ekmeği geliyor. Yemek pişirirken katı yakıt kullanılmıyor, tüplü ocaklar veya cereyanlı fırınlarda yemek yapılıyor. Temizlik konusunda artık deterjanın envai türlüsü kullanılıyor, mendil, peşkir yerine kâğıt peçeteler kullanılıyor.
Çalı süpürgesi yerine süpürge makinesi, leğen veya çamaşır teşti yerine çamaşır makinesi, kiler yerine buzdolabı var, bulaşıklar bile artık çeşme başında değil,bulaşık makinesinde yıkanıyor..
İşte köyümüzün ve köylümüzün dünüyle, bu günüyle hayat tablosu bu.. Köylüyü bu hayattan koparırsanız,yanı hayvancılığı ve tarımı ellinden alırsanız sudan çıkmış balığa döner balığa..Şehirde yaşaması için ya ellinde sermayesi olacak, ya da mesleği..!
BU NASIL BİR ANLAYIŞ..
Yapılan konutlara köylüleri köylerinden kopararak getirip yerleştirmeyi bir düşününüz..!
Üstelik sadece bir köy değil..Onlarca köyü belirli bir alan içine yerleştiriyorsunuz..
İnşaatları hala devam edenler de var, belki daha hakkını kullanmamış bir çok köy de buraya taşınmış olacak.Kocaman tarlasız-Çayırsız ve hayvansız bir mega köy..Tarım kent değil, köy kent değil..Şehir kent desek, bu da köye ve köylüye uymaz..
Peki bu yapılan yüzlerce deprem konutuna köylü bu durumda köyünden koparak gelip oturamıyorsa kim oturacak..?
İşte boşluğa attığımız taş bu..yerini bulamamış..
Ve gördüğüm kadarıyla yüzlerce konut kapı penceresi kırık ve boş olarak beklemektedir.
Üstelik alt yapı adına hiçbir şey yok..Ne kanalizasyon, ne su dağıtım şebekeleri, ne de yol..
Yine olan milli servete oldu; devlet kasasından çıkan çuvallar dolusu paraya yazık oldu paraya..!