Köşe taşını bilirsiniz…Somut olarak, bir binanın birbirine dikey iki duvarının birleştiği noktada bulunan, binanın sağlam durmasını sağlamak üzere özel bir boyut ve şekilde hazırlanarak yerine konulan taş.
Herhangi bir duvar taşına oranla farklı özellikleri olması gerekir.
Örneğin bir duvar taşının karşılıklı iki yüzeyinin kesinlikle pürüzsüz olması gerekirken, köşe taşının birbirine bitişik iki yüzü pürüzsüzdür.
Binaların olduğu gibi şehirlerin de köşe taşı kıvamında simgeleri vardır…
Bunlar kimi zaman bir mabed, kimi zaman tarif edici bir kavram…
Bazen de somut bir insan, bir isimdir…
Bu tanım çerçevesinde, Erzurum’u ifade eden köşe taşlarına birkaç örnek verelim mesela…
Türk’ün mührü anlamına, Ulu Cami, Çifte Minareli Medrese, Yakutiye…
Yahut… Dadaş kavramı…
Veya… Rahmeti Rahmana ulaşmış, İbrahim Hakkı Hazretleri, Alvarlı Efe Hazretleri… Solakzade Hazretleri vs…
Yaşayan, yüksek ahlak ve iman sahibi Ödüklü Yunus Kaya Hocaefendi, Veli Velioğlu Hocaefendi… Fetullah Gülen Hocaefendi… Kırkıncı Hocaefendi gibi…
Kahir ekseriyetin ittifakıyla bu mabedler, bu kavram, isimler birer köşe taşı hükmündedirler…
Bir de, renk verenler vardır…
Bunlar da, her dönem şehir hafızasına kendilerini kaydettirir, şehri daha yaşanabilir hale getirirler…
Yanı başınızda dururlarken kıymetlerini pek bilmezsiniz…
Hayatı size kolaylaştıran bir unsur, bir objedir; lakin bu hal, O’nun doğal görevidir diye bellerseniz…
Taa ki, yoklukları söz konusu olur…
O vakit, koyu bir karanlıkla baş başa kalırsınız ki…
Ah vah… hikayedir… Bulunduğu muhite renk veren şema kaybolmuştur artık…
Gitti gül gitti bülbül makamında takılı plak durumuna düşersiniz…
Buna son örnek ise Dr. Recep Almacı’dır…
Palandöken Devlet Hastanesi Başhekemi…
Tayinle İzmir’e gidiyor…
Haberi duyduğumdaki çağrışımı giderek rengi kaçan Erzurum’a bir kert daha vurulduğu duyumsaması oldu.,.
Ölene tabut, doğana beşik bir ağabeyimiz daha Erzurum’u terk ediyordu…
Kelimenin tam anlamıyla Dadaş göçüyordu…
Üzüldük elbet…
Hem çok…
Ne ki, yaşıyor ya…
Görüşmek, yine; hem de çokça nasip olur inşallah…
İzmir’de bizim vatanımız nasılsa…
İzmirliler de bizim… Varsın birazda onlar Almacı’nın güzel, sıcak yüreğinden hisselerine düşeni alsınlar…
Onlara da helal olsun…
Bizim muradımız, dileğimiz ise, sevgili ağabeyimizle yeniden mülaki olabilmek…
Erzurum kıvamında, Erzurum renginde yeniden sohbetlerine iştirak edebilmek…
Üzerimizde hakkı çoktur…
Helal etmesi talebimizle, Allah’a emanet olsun!
Her daim var olsun…