MENÜ
Erzurum
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Erzurum Sevdasının Söylettikleri…
Baki Gezmiş
YAZARLAR
26 Mayıs 2010 Çarşamba

Erzurum Sevdasının Söylettikleri…

Gözlerini kaparsanız Erzurum üstüne güzelleme yapmak kolaydır..

Mazideki Erzurum..

Düşlerle karıştırılmış, mazisi masallaştırılmış, geçmişi destanlaştırılmış Erzurum güzeldir..

Aslında Erzurum her haliyle güzeldir..

Değil mi  ki Alvarlı Efe vardır ziynetinde..

Değil mi  ki Solakzadeler, Taşkesenliler, Hazıklar..

Ve değil mi ki…

Abı hayat akan çeşmeleri kurusu da, havası dumanlansa, suyu renk değiştirse de güzel Erzurum..

Türkü söyleyen Türkülerin çağıldadığı mahallelerini bir bir kaybetse ve yarışırcasına yıkılsa da tarihle yıkanmış evleri…

Abdestli zamanlara hasret kalsa da demleri..

Erzurum adıyla güzeldir..

Bugün yazarı bilinmeyen,  Erzurum üstüne yazılmış bir denemeyi ekledim yazıma…

İstedim ki, sizinle paylaşayım..

Diyor ki  bir dadaş, diyor ki:

“Zamanın uykusunu aldığı demlerdi…

Ne gün yorgundu, ne insanlar..

Adı Selim’di ya da Nuri..

Ağzında birinci sigarası, önünde arasına peynir konulmuş ekmek ve üstünde umutlar gibi yükselen buğularla demli çay..

Bir hoşça selam eşten dosttan..

Kız erlik olmuştu, oğlan askerlik..

Hele bir bahar doğsundu mevsim mevsim Erzurum üstüne..

Bir  teneke bahar yağı, bir  teneke civil peynir..

Sonra tandır egişine sevdalı lavaş..

Ve bir türkü süzülsündü  semadan..

Erzurum dağları kar ile bora..

İnce bir sızı vursaydı genzini..

Göz pınarlarından Akpınar gibi süzülseydi yaşlar..

Gençliğim eyvah gençliğim eyvah..

Kışı sürünerek geçirmiş ayakkabıya sızmış nem üşütse  de ayağını,  şal çoraplarının tabanına yamalanmış kalın çadır bezinden geçmeyecekti ya..

Şükürdü..

Oğlan bir işin ucunu tutardı nasıl olsa..

Kız kendini bir kocaya attı mı..

Asri’de babasının  çökmüş mezarını yaptırdı mı hele..

Kar yoktu ya..

Şorak çayırın otu para ederdi bu yıl..

Bıldırın otunu çürütmüştü bacada..

Bu yıl biraz eme yarardı herhal..

İkinci çaya da parası çıkıyordu nasıl olsa..

Ve şükürdü zaman ve şükür..

……

Zamanın uykusunun kaçtığı demlerdi…

‘Huzur’ Tanpınar’ın romanında kalmıştı ya..

Ekmeklerin tuzu yoktu haylidir..

Selamlar namazda kalmıştı..

Musaffalar  pazarlıkta..

Sarılar hastaydı, kırmızılar kan..

Maviler soğuktu, yeşiller mide bulandırıcı..

Beyazın akı gitmiş, siyahın karası kalmamıştı..

Gece uykusuzdu..

Gündüzler yorgun..

Dedelerini Google’da arıyordu çocuklar..

Şahsiyetini nüfus cüzdanlarında..

Ebeler karışmıştı..

Kürsüde vaaz riya makamında, tespih çekenler mal hesabındaydı.

Küresel iftira sağanaklarından koruyamıyordu şemsiyeler..

Anahtar açmıyor, kilitler kapanmıyordu..

Şorak çayırın üstüne bir HES  kurulmuştu..

Kız  kocaya kaçmış, oğlan rant sokağında kaybolmuştu..

Ayakları deri çizmeler içinde üşüyordu..

Ve Erzurum dağlarında ne kar vardı ne bora..

Egiş lavaşa küstü..

Ve hayıftı zaman ve hayıf..”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 MÖKKEM DADAŞ
 31 Mayıs 2010 Pazartesi 00:48
BAKİ Bey duyarlı bi yazı kutlarım selam saygılarla ALLAHA emanet olun
 Dadaş ilo
 27 Mayıs 2010 Perşembe 12:50
başka söze ne hacet üstat. ağzına sğlık kalemin devamlı bereketli olsun
 mahfuz Yeşilay
 27 Mayıs 2010 Perşembe 11:44
Beğendim yazılanlar sonuna kadar doğru ve yerinde. Şiiri yazan her kimse belli ki kaliteli birisi ve iyi bir gözlemci.
 ender makili
 27 Mayıs 2010 Perşembe 11:43
nefis birsyazı olmuş. tebrikler.
 Kadir Suci
 26 Mayıs 2010 Çarşamba 23:29
Baki Abi Yazdığın çok güzel bursa gemlikten sevgi ve saygılar.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi