İklimler değişti ama biz hala ayak uydurmakta zorlanıyoruz.
Karakışlar artık gözümüzü korkutmuyor.
Eskilerde hava sıcaklığı sıfırın altında 30- 40 derece arasında oynardı.
Karın yüksekliği için 'dam boyu' denirdi.
İlkbahar çok güneşli ve sıcak geçerdi.
1 Mayıs bahar bayramında piknik yapılırdı.
Şimdi soba yakılıyor.
19 Mayıs'ta Gençlik ve Spor Bayramına katılanlar, resmen güneşten kararırdı.
Mayıs güneşsiz geçti, Haziran'da güneşe hasret kaldık.
Kırk ikindi yağmurları ‘sakız’ gibi uzadı.
YAYAYA TAŞLARDAN KÖPRÜ
Her gün yağıyordu ama 14 Haziran günü akşam saatlerine doğru bol sulu bir yağmur yüreklerimizi ağzımıza getirdi.
Yağış 10-15 dakika kadar sürdü.
Yine caddeler su ile doldu, taştı.
Bunun üzerine vatandaş pratik çözümler üretti.
Hemen akıntı üzerine bir bank koydu veya taş dizdi.
Gelenler taşlara basarak suyu geçti.
OTOYA İTFAİYE YARDIMI
Vatandaşın sıkıntısını yerinde görmek için yola çıkan gazeteci arkadaşlar ilginç fotoğraflarla döndüler.
İşte geçtiğimiz Salı günü yağan yağmurun ardından Büyükşehir Belediyesine ait Aziziye Geçidinin durumu.
Sanayi tarafından gelenlerin Palandöken ilçesine çıkmak için kullandığı Aziziye Geçidi'nin göl olduğunu sürücü son anda fark etti.
Fark ettiğinde otomobilin bujileri ıslanmış ve motoru susmuştu.
İyi ki göle girmemiş, pardon Aziziye geçidine.
Her halde suyun derinliği yarım metreden fazlaydı.
Geçit trafiğe kapatıldı, İtfaiyeden yardım istendi.
İtfaiye, geçitte mahsur kalan otomobili kurtardı.
Saatler sonra su çekildi ve Aziziye geçidi ulaşıma açıldı.
Peki bir şeyi çok merak ediyorum.
Her yağıştan sonra mutlaka kentin birkaç yerinde benzer sorun yaşanıyor.
Acaba bu yağmur ve sellerin, deneyim kazanmak açısından bir faydası oluyor mu?