MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Piyasa Mağduru Tabi ki Yine Vatandaş..
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
3 Ağustos 2009 Pazartesi

Piyasa Mağduru Tabi ki Yine Vatandaş..

Ülkemiz serbest piyasa ekonomisi modeline geçmeden önce, tüketicinin hizmetine sunulan her türlü satış malzemesi fiyat denetimi altındaydı. Özellikle gıda malzemesi olan her türlü yiyecek ve içeceklerle sebze ve meyveler belediyelerin zabıtası ve iktisat birimleri tarafından denetlenirdi. Esnaf, alış faturası üzerine yasal kârını ilave ederek malını satışa sunardı.

                    SONRA..

Ülkemiz 1985’den sonra serbest piyasa ekonomisine geçti.Bunun anlamı, ekonomik faaliyetlerinin tamamı  devlet müdahalesi olmaksızın serbestçe yapılır, fiyat mekanizması tam bir rekabet içinde belirleyici etken olurdu.Ayrıca arz ve talebin temel teşkil ettiği bu modelde, fiyat mekanizmasının iyi işlemesi lazımdı..Yine bu sistemde üreticilerin ve tüketicilerin pazarda aynı şartlar altında bulunduğu varsayılırdı . Pazara giriş ve çıkışlar sınırlandırılmaz olurdu..

Ama fiyat mekanizması arzu edildiği kadar iyi çalışmadı. Zaten sorun da buradan kaynaklanmış oldu. Çünkü sistemde fiyat belirleme yetkisi meslek odalarının inisiyatifine geçti artık.

Meslek odaları da gördüğüm kadarıyla kendi meslekgurubuyla iyi organize olmadıkları gibi, piyasanın tahlillerini yaparak reel verilerden ziyade, kendi meslek grubunun isteklerini önde tutmaya gayret etmiş oldular..

Piyasa kurallarına uymayan esnafa müeyyide olarak 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunun 12.Maddesi göre denetim getirildi. Satışa arz edilen malların üzerine etiket bulundurma mecburiyeti konuldu ve denetimi de belediye zabıtasına verildi. Ayıplı malların satışı hususunda da çıkan uyuşmazlıkların çözümü için, Ticaret ve sanayi Müdürlükleri yetkili kılındılar.

                         BUNLAR YETERLİ Mİ?

Şimdi size birkaç çok basit fakat yaşanmış ve yaşanan gerçeklerden derleme örnek sunacağım.Örneklerde müeyyide olarak konulan yasalarla veya teoride serbest piyasa ekonomisi için söylenen hususlarla vatandaşın mağduriyetine yol açan gerçeklerin birbirinden ne kadar farklı olduklarını göreceksiniz..

Erzurum’da hüküm süren korkunç kış için büyük bir mağazadan bir palto satın aldım. Paltom sırtımda bir resmi daireye ziyarete gittim. Oturmadan önce paltomu çıkarıp müdürün odasında olan askıya astım. Ancak askıda aynı paltodan bir palto daha vardı. Henüz ütüsü bile bozulmamış, belli ki oda benim gibi yeni almıştı.

Paltolar dikkatimi çektiği gibi, diğer palto sahibi daire müdürünün de dikkatini çekmişti. Bu yüzden hemen yanıma yaklaşarak hal hatırdan önce, palto muhabbetine başladık..Müdür gülerek,

-Sen de… Mağazadan mı aldın paltoyu?

-Belli olmuyor mu?

-Kaç liraya aldın deyince,

-Hayır, önce sen söyle..Kaç liraya almıştın?

-Vallah,mağaza sahipleri dostlarım,oldum olası oradan alışveriş yaparım.Bu yüzden bana özel ve büyük tenzilat yaptılar..

-Nasıl?

-Asıl fiyatı 435.oo Tl. İken, benim için peşin parayla 225.00TL ye indirdiler.

-İyi..Benimki de o civarda bir fiyat, dedim.

Oysa aynı paltoyu, aynı mağazadan ve aynı zamanda 125.00 TL.ye hem de taksitle almıştım..Üstelik arada ne dostluğum vardı,ne de sürekli müşteriliğim..

 

                   BİR BAŞKA ÖRNEK..

Mağazanın ismi yabancı, yüksek sesle çalınan müzik te yabancı olan başka bir giyim mağazasındayız.Dikkatimizi çeken yazlık spor gömleklerin üzerindeki etiket ..Asıl fiyatı 82.00 TL. yüzde 50 indirimli satış fiyatı 41.00 TL..

Mağaza sahibine soruyorum,

-Sen bu gömleği 82.00 TL.ye satarken para kazanıyordun, şimdi 41.00 TL.ye satarken de mutlaka para kazanıyorsun..O halde her iki fiyattı da izafi..Sahiden bunun gerçek fiyatı kaç lira?

-Alış fiyatını söylemem..Ama sana 15.00 TL.ye satabilirim deyince, piyasa hayatına olan güvenim hususunda gerçekten büyük tereddütler yaşamaya başladım..

                      MOBİLYACI

Alıcı ile satıcı 400.00 TL.peşinat konusunda sıkı bir pazarlık içindeler..Sonunda 1.400.00TL.lık oda takımı için alıcı, söz konusu peşinatı kabul etti.

Sonradan mobilyacıya peşinat kısmı için olan ısrarının sebebini sordum.

Sır olarak bana söylediği şey, O peşinat malımın maliyet fiyatıydı.Onu peşin alarak satışımı zarar riskinden kurtardım.Takside bağladığım mal bedelinin iki buçuk katı olan bakiye para ise, benim ticari kârım..Ne zaman ve nasıl gelirse gelsin çok umurumda olmaz demişti..

               İNANDIM Kİ..

Serbest piyasa ekonomisi, dar çevrelerde rekabete dönüşerek tüketicinin lehine gelişmiyor..Aksine kendi aralarında anlaşan meslek grupları, bağlayıcı kararlar alarak tek ve yüksek fiyatlarda mallarını ve hizmetlerini satabiliyorlar..Üstelik bu şekilde organize olabilmiş esnaf ve meslek gurupları, sırtını serbest piyasa ekonomisine dayayarak kendi odaları ve diğer zorlayıcı kuruluşlar karşısında da direnebiliyorlar..

Ama karşılarında rekabet edebilecek nitelikte devlet sektörü olsaydı ki KİT’ler böyleydi. O zaman “ Karma Ekonomi Sistemi “ dediğimiz tablo karşısında bu keyfilik ve dayatma olmazdı.

Birçoğumuz, yıllar önce Şişli Belediye Başkanı Fatma GİRİK’le bir programa katılan Van-Bahçesaray Belediye başkanının şu sözlerini hatırlayabildiğini sanırım.

Benim ilçem sekiz ay kar altında, dünyayla irtibatı kesik..Tek bir fırın var ilçede..Bir gün denetlemeye gittim.

Denetlememden hoşlanmayan fırıncı, ayrılırken,

-Başkanım,bir daha denetlemeye gelirsen fırınımı kapatırım,ilçe ekmeksiz kalır..demiş..

Ya bir de Belediye fırını olsaydı, fırıncı bu havaya girebilir miydi?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 ahmet dosdoğru
 3 Ağustos 2009 Pazartesi 06:06
üzülerek yazmak istiyorum... bizzat yemek yerken yaşadım... "bu olay erzurum girişinde havuzbaşı cıvarında pide türü satan dükkanda geçti ismini vermeyeceğim" ben yan masada yemeğimi söyledim...bekliyorum... üniversiteli sandığım bay ve bayan iki gençten erkek rahatsızlık geçirdi... henüz önüne gelen yemekten azyemişti diğeri el uaztmamıştı... ambulans geldi... gittiler...benim yemek geçikti...o telaşta... hastaneden teşşeküre gelen diğer sağlıklı genç.diğeri hastanede müşahedede centilmenlik olsun diye yiyemediği yemeğin hesabını sordu... cevapı hesap yok diye beklerken... bende kendi hesabımı vermek üzereyim.... lokantanın sahibi... içimemiş ayranın ve yemeğin fiyatını hiç tereddüt etmeden...kdv li aldı... dondum kaldım... böyle davranan esnafın hareketi ne derece etik.... sizlere soruyorum... şehri nasıl tanıtacağız yabancılara... bu esnaf bu zihniyetrle ne derece ilerler... önemli olan orda para değil nezakettir.parayı verdi gitti.taktir sizlerin
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi