MENÜ
Erzurum 18°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Toplumsal Değişim -2-
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
19 Temmuz 2010 Pazartesi

Toplumsal Değişim -2-

Rahmetlik Özal bu değişim için küresel anlamda " transformasyon" yanı şekil değiştirme veya kabuk değiştirme anlamındaki tabiri kullanırdı.Biz millet olarak ta geniş ve kapsamlı bir transformasyondan durmadan geçiyoruz ama farkında bile olamıyoruz.Çünkü dünya durduğu yerde durmuyor ve hayat devam ediyor.Maddi ve manevi olarak durmadan değişiyoruz..Şimdi kendi kendimize birkaç soru soralım;-Yaşadığımız şehirlerimiz eskiden bu kadar mamur muydu?-Caddelerimiz bu denli geniş miydi? Binalarımız bu derece özenli miydi?

-Yapılarımızın katları ve büyüklükleri bu kadar muhteşem miydi?Tabii ki şehirlerimiz de böyle değildi, donanım ve görüntüleri de bu kadar çağdaş, uygar ve güzel değildi.O halde bazı değişikliklere dikkatinizi çekmeye çalışayım,Erzurum'a çocuk olarak geldiğim 1968 yılını ve sonrasını hatırlarım.Gez mahallesindeki Kuşkay binası şehrin en yüksek binasıydı. Dilden dile dolaşırdı, 14 katlı bina diye..Önünde durup defalarca katlarını saymaya çalıştığım olmuştu.

Şimdi şehir baştanbaşa bu tip fakat daha modern, çağdaş ve müreffeh binalarla dolu..Caddeler ve sokaklar dar ve giriftti. Belediye hizmetlerinden birçoğu at arabası vasıtasıyla görülürdü. Ama şimdi her şey iş makineleri ve motorize araçlara göre dizayn edilmiştir.Şehrin yolları günlerce kar altında kalır, araçlar çalışmazdı.

Havuzbaşından Gez mahallesine kadar olan hastaneler caddesi tam bir hafta sonra kardan temizlendiğini ve araç geçişlerine ancak bir hafta sonra imkan sağlandığını çok iyi hatırlarım.Ama şimdi eğer sabah namazından önce şehrin bütün caddelerini kardan, tipiden temizlemezseniz Belediye olarak sizi defe koyup çalarlar..

KIRSALDA TRANSFORMASYON DAHA HIZLI

Değişim tabii ki sadece şehirde olmadı. Köyde daha suratlı değişimler oldu. Köylerin düzgün yollarla şehirlere bağlanması ve motorlu taşıtların çoğalması sonucu köyler şehirlerin birer mahallesi haline getirdi. Öyleki şehirde ne varsa köyde de aynı şeyler mevcut..

Elektrikten evin içindeki akan su ve tuvalete kadar,beyaz eşyadan bilgisayara kadar..Hatta fırın ekmeğinden tüplü ocaklara kadar her şey şehirde nasılsa köyde de aynı..Beni sevindiren çok önemli iki şey daha..Köylerimizde meskenlerin ve hayvan barınaklarının üstü artık bir metreden fazla toprakla örtülmüyor.Sac kullanılıyor sac..Ve duvar harcı da beton artık..

Bu ne demektir biliyor musunuz?

Depreme karşı mal ve can emniyetleri artık güvende..Diğeri tarımın artık el yordamıyla veya hayvan gücüyle değil,tarımsal mekanizasyonla yapılması..Geçenlerde Erzurum'un güney ilçelerinden Tekman'dan geçiyorum.Yolun kenarındaki çayırda traktör ve üzerinde bir delikanlı..Ağzında sigarası,traktöre takılı çayır biçme makinesi,onun da arkasında ot toplama aleti..Bir anda hem biçiyor, hem de topluyor..Artık ne tırpan,ne tırmık..Üstelik 20 kişinin yapacağı iş bir anda yapılıyor; daha temiz ve daha itinalı..Üstelik yorulma yok..Şıpır şıpır ter akıtmak yok..İşte bu bir transformasyondur; hem köylü için hem kentli için...

MATERYALİZME NELER KAPTIRDIK?

Siz hangi gelişme ve sebeplere bağlarsanız bağlayın, ben materyalin yanı maddiyatın merhamet, acıma ve şefkat gibi manevi bağların önüne geçtiğini serbest piyasa ekonomisine geçtiğimiz 1985'lı yıllardan sonrasına bağlarım. .

Yakın çevremden bana ipucu veren ve size de belki çok basit gelen küçük olaylara şahit oldum.

Aşkale ilçemizde babacan ve itibarlı esnaftan bir Yemen Amca vardı. Köylünün yağ-peynir alışverişi Yemen Amcayla yapılırdı. Köylü sabahleyin Yemen Amcaya uğrar, getirdiği neyse dükkanına bırakır gidermiş, akşama doğru torbasını almaya giderken Yemen Amca çaydan şekerden torbasına ne koymuşsa onu alır gidermiş..Pazarlık yok,tartı yok, hesaplaşma yok.. Ama o yıllardan sonra Yemen Amca müşterilerinde büyük transformasyon..Bütün bunlar hesap, kitap işi oldu.

Zirai bir kuruluştaydım. Bu dönemde insanlar öylesine maliyet analizlerine girdikler ki hayretler içinde kaldım. 30 liraya bir tıpan alan köylülerin tırpanın biçeceği ot miktarına olan maliyet analizlerini kendi hesaplarına oturtunca hayretler içinde kalmıştım.

Bütün bu gelişmeler toplumu bir yere taşıdı..

Babayla-oğul, kardeşle kardeş arasındaki bağ artık babalığa, oğulluğa, kardeşliğe dayanmaktan ziyade materyale yanı maddiyata dayanan bağ oldu. Bu da bizi merhametten, şefkatten, acımaktan ve diğer manevi bağ ve bağlılıklarımızdan kısmen kopararak maddeye bağladı.Sonuçta maddiyatı öne çıkaran biraz materyalist bir toplum olduk..

Bilmem, yanılıyor muyum ?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi