Çok hızlı bir değişim döngüsü içindeyiz; ama asla bunun farkında değiliz. Bu değişim ve dönüşümü birkaç boyutuyla ve müşahedelerime dayanarak açıklayacağım..İçinde yaşadığımız hayatin süratle değiştiğinin farkında olamıyoruz.Bu değişikliğe uyum sağladığımızın da farkında olamıyoruz.Yanımızda yöremizde değişen şeyleri bile fark edemiyoruz veya fark edip önemsemediğimiz oluyor..İşten eve döndüğümüzde sitenin ortasındaki refüjlere fidan dikildiğini görüyor fakat önemsenecek kadar belleğimize işlemiyoruz. Karşımızdaki parka ihata duvarı çekildiğini görüyor, algılıyor ama ikinci gün sanki yıllar önce zaten bu duvar varmış gibi önemsemiyor ve hemen varlığına alışıyoruz.
HİZMET SEKTÖRÜNDE
Şu anda, Erzurum gibi büyük bir kentte yaşıyorum. Ortaokula başladığım1970'li yılları hatırlıyorum; lokantada garsoniye hizmeti acınacak haldeydi. Masaya servis yapılırken çatal-kaşık yüksekten masanın üzerine bırakılır, etraftakilerin irkilmesine neden olacak şekilde ses yapılırdı. Yine masaya sürahi hızla konulurken içinde çalkalanan su,sürahiden dışarıya dökülürdü. Tabii ki lokantalarımızın geneli böyleydi.Güzelyurt gibi seçkin resturantlarımız, o gün de bu genellemenin dışındaydı.Yine lokantada otururken patron tarafından çağırılan garsona para vererek,Git , bir kğ. Bezelye getir dediği ve biraz sonra garsonun ellinde bir kutu vazelinle döndüğüne şahit oldum.Hizmet sektöründe bu gün, böylesine biçimlenmemmiş tek bir elemana artık rastlayamazsınız. İster yerel kültür deyin,ister ulusal kültür deyin ve isterse evrensel kültür deyin bu gün hizmet sektörümüzün tamamına yakını kaliteli ve kalifiye elemana sahip..Hele turistik yörelerimizdeki hizmet artık evrensellik kazanmış boyutta..
BAŞKA BİR BOYUT
Yine yetmişli yıllarda İlçemiz Hınıs'a Şubat tatiline giderken,otobüs biletini birkaç gün öncesinden almak şartıyla ancak yer bulabilirdik. Marguris otobüsüyle 150 kilometrelik yolu sekiz saatte ancak Erzurum'un kış şartlarında alabiliyorduk. Otobüste kalorifer yoktu.
Motorun üzerine konulmuş küçük bir gazyağı ocağıyla ısınıyorduk.İki adımda bir otobüs kara saplanıp stop ediyordu. Hurra herkes dışarıya fırlar, otobüsü iteklemeye başlardık. Otobüsü itelerken ekzos borusundan çıkan dumandan ve içerde yanan gazyağı ocağının isinden yüzümüz zenciler gibi simsiyah olurdu.
Ben bunu fiilen yaşayan birisiyim.Ama öylesine her şey değişti ki bugün aynı yol yaz-kış azami 2 veya2,5 saatte alınır, yolda son model minibüs ve otobüsler çalışır.Daha genel olarak düşünürsek ulaşımımız, gelişmiş ülkelerin ulaşımı seviyesinde..Otobüsten uçağa,trenden metrolara kadar envai çeşit kara,hava ve deniz ulaşım taşıtları var; hem lüks, hem de bol..Giyim kuşam eskiye göre baştanbaşa farklı ve lüks hale geldi.
Dilerseniz çarpık ve esperili bir örnekle bu konudaki eskiyi tanımaya çalışalım;Adamın normal bir paltosu var, yıllarca giymeye devam eder. Palto olarak artık giyilemeyecek konuma gelince terziye götürür ve ondan bir ceket yapmasını ister. Adam bu sefer ceketini de yıllarca giyer ve onu da eskitir. Adam yine terzinin karşısında.. Bu kez ceketten bir yelek yapmasını ister.Nihayet yelekte diğerleri gibi bir gün eskimeye yüz tutunca, bu sefer adam yelekten takke yaptırıp başına örtmeye başlar.Bir gün açık arazide ve bir nehrin kıyısında namaz kılarken rüzgâr başındaki takkeyi düşürür ve sürükleyerek nehre ulaştırır. Adam Selam verinceye kadar da, su takkeyi bir hayli uzaklaştırdığını görür ve takkenin peşinden hazin hazin bakarken kendi kendine,Ben senden daha birçok şey yapardım. Ama sen ellimden erken çıktın..diye söylenir.
Abartılı de olsa bu dünkü giyim ve kuşam anlayışımızdı.Ama bu öylesine değişti ki yediden yetmişe herkes hem ucuz, hem de kaliteli giyim imkanına sahip..Hele kot elbise, yaşı otuzun altında olan herkes için artık ortak giysi.!
( Devamı Haftaya )