MENÜ
Erzurum 15°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kadına Karşı Şiddet-2
Zülküf Usanmaz
YAZARLAR
16 Aralık 2011 Cuma

Kadına Karşı Şiddet-2

Kadınlar iş hayatında gittikçe varlıklarını daha da öne çıkarmaya çalışıyorlar. Artık kadın her yerde işçidir, memurdur, yöneticidir, işverendir kısaca kadın iş hayatının içindedir ve erkeklerle her yerde hızlı bir yarış içindedir.
Buna rağmen durum hala çok farklıdır; evdeki Pazar çarşıya uymamaktadır. Görüntüyle realite birbirine uymuyor. Kadına olan baskı devam ediyor ve dünyanın idaresi ve hâkimiyeti hala bütününe yakını erkeklerin ellindedir. Bırakın bu hakimeti elde etmek için uğraşmak, kendilerine tahsis edilen haklarını korumak için bile büyük bedeller ödemek zorundalar. Nitekim geçen yazımızda kadınlar dünyada ilk defa 1857 yılında Amerika’da toplu halde yaptıkları grevin polis tarafından bastırılması, 129 kadının hayatına mal olduğunu belirterek açıklamıştık..
Bu grevin üzerinden tam 120 yıl geçtikten sonra, Birleşmiş Milletler Teşkilatı 1977 yılında 8 Mart gününü “ Dünya kadınlar günü “ olarak ancak ilan etmiş ve kadınlara eşit haklar verilmesini karara bağlamıştı.
MÜSİAD RAPORU
2005 yılında yayınlanan raporda Türkiye’nin toplam işgücü şöyle açıklanmış;
2005 yılının iş hayatında 35 milyon insanımız var,
Bu sayı 2025 yılında 47 milyona,
2050 yılında ise 51 milyona ulaşacağı bekleniyor.
Buna mukabil 2005yılında 35 milyon çalışan içinde kadın sayısı de 6.5 milyon,
Bu sayı 2010 yılında 9,2 milyon,
2025 yılında ise 18.3 milyon olacağı tahmin ediliyor…
İŞSİZ KADIN SAYISI TABLOSU
2005 Yılında 633 bin, 2010 da 835 bin, 2025’de ise 1,3 milyon olacağı tahmin ediliyor. Ayrıca önümüzdeki yıllarda işsizlik grafiği kadınların aleyhinde yükseleceği bekleniyor.
KADINA KARŞI BASKI
-Aile içi şiddet hala devam ediyor,
-Toplumsal ve kültürel baskılar var,
-Yeterli eğitim ve öğretimden mahrum,
-Çalışma imkânından tam yararlanmama,
-İş alanında gelir ve davranışta ayrımcılık yapılıyor.
-Töre cinayetlerine dayanan olaylar, genelde Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde olmaktadır.
 POZİTİF AYRIMCILIK
Konuyu tek taraflı olarak işleyip kamuoyuna sunmanın da yanlış olduğunu biliyorum. Hayatta kadınla erkeği bir elmanın iki yarısı gibi düşünürsek, kadının da erkeğe karşı sorumlu olduğu, bazen sorumluluklarını yerine getirmeyip hatta yaptığı hatta suç işlediği hususlar ve zamanlar vardır. Biz onları burada sıralamak istemiyoruz.
 Bunun yanında kadının aile içinde ve dışında hem bireysel, hem de toplumsal olarak sahip olduğu bir çok imtiyazı vardır; Onlara da dikkat çekmek istemiyoruz. Hatta onları kadınların kazanımları olarak sayarak kendi haline bırakıyoruz. Sadece daha iyi anlaşılsın diye şu örneği vermekle yetiniyoruz.
 1936 yılında Dünya Çalışma örgütü ( İLO ), Kadınların yeraltında ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasını yasaklamıştır. Ama erkekler için böyle bir imtiyaz yoktur.
                  İŞ ALANINDA KADIN
Şimdi konunun asıl kısmına geçelim: Kadınlar, iş hayatında varlıklarını gittikçe daha fazla duyurmaya başladılar.Artık bütün iş alanlarında hem işçi,hem yönetici konumundalar..Erkeklerle her yerde at başı yarışı içindeler.Ama evdeki Pazar hala çarşıya uymamaktadır.
Bu ilk kadın grevinin üzerinden tam 120 yıl geçtikten sonra, Birleşmiş Milletler Teşkilatı 1977’de 8 Mart gününü “ Dünya Kadınlar Günü “ olarak ilan etti ve kadınlara eşit haklar verilmesini karara bağladı.
                 EŞİTSİZLİĞİN RAKAMLARA YANSIMASI
2005 yılı rakamlarına göre bir buçuk milyar insan yoksulluk sınırında yaşarken bunun yüzde 70’ını kadınlardan oluştuğu belirtiliyor.Oysa Birleşmiş Milletler Teşkilatının tespitlerine göre dünyadaki küresel üretimin yüzde 66’sı kadınlara ait..Ve bu büyük üretimden kadınlara düşen pay sadece yüzde 10..!
Bu eşitsizliğe bir yenisi daha.. Dünyada çalışan kadınlar, erkeklere göre yüzde 20 daha az ücret aldıkları ifade ediliyor..!
Ülkemizdeki çalışan kadına gelince, Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre çalışabilir konumundaki kadınların ancak yüzde 25’ı işgücüne katılabiliyor. Sadece kent bazında düşünüldüğü zaman bu oran, yüzde 17’ye kadar düşebiliyor.
Siyasi alanda da müspet olarak farklıyız.. Kadınlara ülkemiz, ta 1934 ‘de seçme ve seçilme hakkı verirken Avrupa’da kadın, ancak 1960’larda bu hakkına kavuşmuştur.
Farklı bir şey daha..Bu gün ülkemizde akademisyenlerin yüzde 36’si kadın iken hatta fen bilimleri alanında bu oran yüzde 40’lara varırken, Almanlarda bile bu oran, yüzde 20’ler seviyesinde kalmaktadır.
 KADIN HEM İŞE GİDER HEM DE EV İŞİNDE ÇALIŞIR..
Yakın çevremden mühendis olmuş,öğretmen olmuş bayanlar var..Birçoğunun Okul hayatları yoksullukla geçmiş insanlar..Biran evvel Okul bitirip çalışma hayatına atılmak ve para kazanmak için can atmış olmalılar ..Ama daha mesleğe atanmadan evlenip çocuk sahibi olduklarında, iş için aynı ilgiyi duymadıklarına hatta çalışmaktan vazgeçip ev işine ve çocuklarına bağlandıklarına şahit oldum.Çünkü sosyolojik ve psikolojik olarak mutlu bir evlilik,sıcak bir yuva ve gözü gibi büyütmeye çalıştıkları çocuklar onlar için daha cazip oluyor ve onları daha sıkı aile ortamına bağlıyor..
Bunu kanıtlayan önemli ve resmbir sonuç şöyle: Ailesinde çocuklarının başında bulunmak amacıyla kendi isteğiyle işten ayrılan kadınların yüzde 70’ı bu kategoriyi oluştururken, işveren tarafından işiyle ailesi arasında sıkışıp ikilem yaşayarak işine son verilenler ise yüzde 20 oluşturuyor.
Çünkü aile ve çocuk sahibi annenin çalışması halinde, fiziksel ve ruhsal olarak yıprandığı, iş veriminin düştüğü ve iş kazalarına yol açacak davranışlara sebep olduğu tespitleri yapılmıştır.
 ÜLKEMİZ İÇİN BİR DEĞERLENDİRME..
TÜSİAD, ın hazırladığı bir raporda şu çarpıcı bilgilere ulaşılmıştır. Ülkemizin toplam işgücü rapora göre şöyle: Türkiye’de 35 milyon kişi işte çalışıyor. Bu sayı 2025 yılında 47 milyona, Ve bu sayı 2050 yılında ise 51 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Kadınlara ait tablo ise şöyle: 2005 yılı itibarıyla toplam iş gücündeki kadın sayısı 6 buçuk milyon kişi,
Bu sayı 2010 yılında 9,2 milyona, Ve 2025 yılında ise 18,3 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor..
Ayrıca aynı dönemde kadınlar için işsizlik tablosuna da bakalım,
2005 yılında 633 bin kişiydi, 2010 yılında 835 bin kişi, 2025 yılında ise 1,3 milyon kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde de işsizlik oranı kadınlar aleyhine gelişme kazanacağı bekleniyor.
NOKTASINA BİLE DOKUNMADAN AŞAĞIDAKİ ALINTI TABLOYU DİKKATLERİNİZE SUNUYORUM…
            ( ÇOK ÜZÜLDÜM..)
• Yoksulluk sınırındaki 1,5 milyar insanın yüzde 70’i kadın,
• 85 milyon kız çocuğunun eğitim olanağı yok,
• 700 milyon kadın yeterli su ve yemeğe sahip değil,
• Dünyadaki her 3 kadından biri şiddete maruz kalıyor,
• Dünyadaki işlerin yüzde 60’ını yapan kadınlar, toplam gelirin yüzde 10’una; dünya üzerindeki mal varlığının ise yüzde 1’ine sahipler,
• Mültecilerin yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyor,
• Dünya genelinde okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin yüzde 67’si kadın.
Türkiye’de durum
• Her 4 Türk kadınından birisi okuma yazma bilmiyor,
• Kadınların sadece yüzde 3,9’u üniversite mezunu,
• Meclisteki kadınların oranı yüzde 4,4,
• Kadınların kazancı, erkek kazancından yüzde 40 daha az,
• Türkiye’de yılda 2 bin 500 kadın anne olmak isterken ölüyor,
• Çalışan nüfus içindeki kadın oranı yüzde 30, aynı oran kentlerde yüzde 17 seviyelerinde,
• AB’deki KOBİ’lerin yüzde 18’i kadın girişimciler tarafından kurulmuş, Türkiye’deki oran ise yüzde 7.
(Kadın Çalışmaları Dergisi, cilt 1, Sayı 3, Eylül-Aralık 2006)
 
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi