Sosyal medya aracılığıyla kimi zaman topluma tutulan aynalar oluyor.
Çoğu kere ince zeka ürünü tespitlerle karşılaşıyoruz. Bunlardan birisi “Türk kimdir” etiketlemesiyle verilmişti.
Binlerce madde vardı. En çarpıcı olanlarından birisi de, “Türk kırmızı ışığı geçtikten sonra durup, boynunu kırarcasına arkaya kaykılıp yeşil ışığın yanıp yanmadığını görmeye çalışandır” şeklinde olanıydı.
O kadar doğru ve yerinde bir tespit ki..
Ülkemizin her tarafında bu hali görmek mümkün. Hele Erzurum’da.
Duyarlı olan sürücüler böyle yapıyor. Vurdumduymaz olanları ise umursamıyorlar bile, ışıkları 40, 50 santim geçip “yeşil yandığında arkadan korna çalınır” rahatlığıyla burunlarını karıştırıyorlar.
Her halükarda rahatsız edici bir durum.
Tabi, sürücü dışında fiziki şartlardan doğan “ışıkları görememe” gibi pozisyon hataları da olabiliyor.
Yolun hemen yan tarafındaki ağaçlandırmalardan tutun da, köşelere konulan direklere varıncaya kadar görüş açısını kapatan mevki koşulları.
Can sıkan, sürücüleri depresif ruh haline iten vaziyetler.
Neyse ki, çözüm için kafa yoranlar da var!
Vahap Munyar’ın “Ön Cam Akıllı Trafik Lambası” başlığını görünce dikkat kesildik ve “Otomotiv Tasarım Yarışması”ndan topluma sunulan tasarımdan öte harika icatlarla karşılaştık.
***
“Ön Cam Akıllı Trafik Lambası”, iki değerli öğrencinin iddialı sloganıyla sunuluyor…
Sistemin işleyişini şöyle izah ediyorlar: Araç kırmızı ışıkta durduğunda öndeki köşe direkleri bazen trafik lambası görüşünü kapatır. Yeşil ışığı görmek için başımızı ileriye uzatıp yukarıya bakmaktan yoruluruz. Projeyi, bu sorunu çözmek için geliştirdik.
Sistemin ön cama doğru şekilde yerleşmesi sürücü gözünü yoldan ayırmadan rahatlıkla trafik ışığını izler. Ayrıca, sürücü kırmızı ışığa rağmen yavaşlamıyorsa, bir başka ışıkla veya sesle uyarılır.
Bu öğrenciler çalışmalarını daha ileri düzeye çekiyorlar ve “Trafik lambasını ön cama yansıt, kırmızı ışık ihlali biter” sloganıyla şöyle bir projeksiyon da sunuyorlar.
İleride üretilecek araçlara konulacak “Ön Cam Akıllı Trafik Lambası”, trafik kontrol merkeziyle irtibatlandırılır. Böylece, MOBESE kamerasının olmadığı noktalardaki kırmızı ışık ihlalleri takibe alınır. Bu sayede kırmızı ışık ihlaliyle yaya geçitlerinde oluşan trafik kazaları azalır.
Yine bu fasılda bir başka tasarımdan da bahsediliyor.
Bunlardan birisi de işitme engelliler için yapılanı.
Bunun çalışma tarzı “aracın etrafına yerleştirilen ses algılayıcı sensörler, korna, ambulans, itfaiye sireni gibi önemli sesleri algılamasına” ayarlı düşünülmüş.
Algılanan sesler, aracın içindeki ekranda görüntüye dönüşüyor. Yaklaşan bir ambulans varsa, ekranda simgesi görünür. Simgeye ses dalgası görüntüsü eşlik eder. Aynı anda birkaç ses varsa, sistem öncelik sıralaması da yapıyor.
Yine bir başkası araçların kedi köpek türü hayvanlara çarpmasını önleyen çalışma…
Buradaki işleyiş ise ses dalgalarıyla ilintilendirilmiş.
Ön tamponun iki yanına monte edilecek “hayvan savar”, başta kedi-köpek olmak üzere hayvanları uyaracak ses dalgası yayıyor. İnsan kulağının duymadığı bu titreşimleri fark eden hayvanlar araçların önüne aniden çıkmamış oluyorlar!
***
Bunlara benzer daha onlarca çalışma.
Topluma fayda adına kafa yoran herkese şükran duymalıyız.
Hayatı başkalarına kolaylaştırma çabaları en yüksek dünyevi payeleri hak ediyor.
Aslında bizim kültürümüz buna ilişkin binlerce yıllık öğretilerle ön plandadır.
“Yol’a düşen taşı kaldırma” eylemi için sunulan uhrevi rütbeyi hatırlayalım.
Bu noktada yazar-çizer takımına da bir not düşelim.
Eleştirel bakışa elbet evet.
Topluma ayna tutmak budur!
Ne ki, şık olanı, aksülamel bulanı çözüm teklifiyle birlikte sunulanı.
Temennimiz, aktardığımız tasarımların bir an önce hayatiyet bulması.
Emeği geçenleri kutluyoruz!
KAYNAK: http://www.gazetepusula.net/yazarlar/30/hayatimizi-kolaylastiran-adamlar-adimlar_1514.html