MENÜ
Erzurum 13°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Fodulun Keli
Ahmet Göksan
YAZARLAR
4 Mayıs 2012 Cuma

Fodulun Keli

“Şimdi soruyoruz: Biz Türk halkının bu kadar senedir ezilen ve gasp edilen bütün hak ve hukuku, Rum halkının takip etmekte olduğu siyaseti taklit etmediğinden mi ileri geliyor? Biz artık idarecileri daldıkları uykudan uyanmaya, tuttukları yanlış siyaseti terk etmeye, biz Türkler hakkında besledikleri yanlış düşünceleri bir tarafa bırakmaya davet ediyoruz. Evet isyan etmiyoruz, kanunlara hürmet ediyoruz fakat bunlar ne miskinlik ve ne de acizlikten ileri gelmiyor. Büyük kimseler olduğumuzdandır. ”1955
  
    Dr. Fazıl KÜÇÜK
 
            Dünyayı etkisi altına almış olan ekonomik açmaz ülkeleri yeni arayışlara doğru yönlendiriyor.Amerika başta olmak üzere Avrupa-İngiltere ve Çin’i yönetenler ekonomilerini yeniden canlandırma önlemleri adına 4 yılda 15 trilyon dolar harcadıkları açıklandı. Açıklama Global Asset Management’in yönetim kurulu başkanı Hans Black tarafından yapıldı. Genel kanı durumun 1930’larda yaşanmış olan açmazdan daha kötü olduğunu da gösteriyor. Dünyayı yönlendiren ve yöneten kapitalist sistemin çöktüğünü de söylemek olasıdır.
            Avrupa anakarasında Yunanistan’la başlayan çöküş şimdilerde AB’nin geleceğini de tehdit eden boyuta taşınıyor. Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz, Avrupa’nın durumunu “vahim” olarak değerlendiriyor. Kemer sıkma baskısı ve politikalarının, bölge için ‘intihar’ olduğunu belirtiyor. 27 AB ülkesindeki siyasetçilerin borç açmazının çözümü konusunda toplamda 450 milyar Euro’luk kemer sıkma önlemlerini uyguladığına da dikkat çekiyor.
            Bay Stiglitz, hiçbir büyük ülkede başarılı bir kemer sıkma programının uygulanmamış olduğunu da anımsatıyor. AB ülkelerindeki bu yaklaşımın da bunlar arasında en kötüsü olduğuna işaret ediyor. Bu konuma düşürülmüş olan AB’nin üyesi olsanız ne yazar olmasanız ne yazar. Nasıl olsa yaşanmakta olan ekonomik açmazlar ülkemizi teğet geçiyor. Hiç etkilemiyor. En azından açıklamalar bu yönde.
            Duvara toslamış olsa da Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm bulma arayışları parmak arkasına saklanarak yapılıyor gibi sunuluyor. Adanın her iki bölümünde yaşayan halklar arasında çözümden yana umutlu olmadıklarını ve böyle bir beklentilerinin de olmadığını sıklıkla yineliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan Görüşmeleri sırasında masadan kalkmış olan Türkiye’nin kazanımlar elde ettiği biliniyor. Bir yandan görüşme masasına eğreti oturan mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenleri diğer yandan silahlanmaya devam ediyorlar. Bay Hristofyas’ın döneminde silah alımı için harcanan paranın miktarının 2,5 milyar dolar olduğu açıklanıyor. Sıklıkla yinelediğimiz gibi aldıkları bu silahları Kıbrıs Türklerine karşı kullanacaklarsa çok fazladır. Hayır, biz bu silahları Türkiye’ye karşı kullanacağız diyorlarsa çok azdır.
            Mendil büyüklüğündeki ülkenin ekonomik açmazla boğuşuyor yaklaşımını aldatıcı buluyoruz. Mantıken ekonomik açmazla boğuşuyorsa silah alımına bu kadar yatırım yapmaması gerekiyor. Bazı bölge ülkeleriyle ve Yunanistan’la savunma işbirliği anlaşmalarını da yaptıkları biliniyor. Bir yandan ortak savunma anlaşmalarını yapacaksınız diğer yandan alabildiğine silahlanıyor olacaksınız. Kargaları bile inandırmaktan uzak bir oyunun oynanmakta olduğunu kaydetmek istiyoruz.
            Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenleri AB dönem başkanlığı görevini gerdeğe girecek gelinler gibi bekliyorlar. Buna karşın Rum basınında Türkiye’ye karşı kışkırtıcı haberlere geniş olarak yer veriliyor. İngiliz Times gazetesi ise İngiltere’nin “Kıbrıs görüşmelerinin başarıya ulaşmasını hiç istemediğini” yazıyor. Bir başka belgede de İngiltere’nin Kıbrıs’ta Başpiskopos Makarios’un yine eski İngiliz sömürgelerinden Seyşel Adalarına sürgüne gönderilmesini örnek olarak sunuyor.
            “Makarios’un Aralık’taki çözüm görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Mart 1956’da sürgüne gönderildi. Ancak sömürge idaresinin Seyşel Adaları valisine Eylül 1955’te gönderdikleri mektupta Makarios’un sürgüne gönderilmesi planından söz ediliyor. Times gazetesine  göre bu belge İngiltere’nin görüşmelerin başarıya ulaşmasını hiç bir zaman istemediğini gösteriyor.”
            İngiltere’nin evet demeyeceği bir çözümün adada geçerli olmayacağı gerçeği ortalık yerlerde sürünüyor. Bu noktada ikili görüşmeler de anlamını iyice yitirmiş oluyor mu ne…
 
SEVGİ ile kalınız…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi